"Bilmiyorum!" diye bağırdı. "Kaç gündür bana öyle kötü davranıyorsun ki, hiçbir şey bilmiyorum ben!"

"Saçmalama Berfin! Kötü davranmasam ne olacak? Sanki seninle olabileceğiz?! En azından geri çekilmen için, benden uzak durman için yapabileceğim tek şeyi yapıyorum!"

"Yapma! Sen benim için hiçbir şey yapma!" diye bağırdı Berfin. Karan da aynı şekilde cevap verdi.

"İyi! Yapmam! O Bülent denen pezevenk sana bir güzel yapar yapacağını!"

"Terbiyesizleşme!"

Karan ileri atılıp tuttu Berfin'i kollarından. "Eğer gerçekten terbiyesizleşmiş olsam, seni şu koltuğa yatırmış, bir güzel-" derin bir nefes alıp durdu genç adam. 

"Ne? Ne yapardın? Bir güzel ne yapardın?" Ona doğru dayadı vücudunu. "Ne yapardın Karan? Söyle."

"Berfin..." omuzları düştü genç adamın ama vücudunu da bastırdı kadına. Onun ateşi yanmıştı yine içinde. "Yanlış yapıyorsun. Buraya hiç gelmemeliydin..."

"Haklısın, gelmemeliydim."

"Evet... Gelmemeliydin." Yaklaştırdı yüzlerini.

Karan'ın dudaklarına baktı Berfin. "Gelmemeli miydim?" dedi. Ne olmuştu Allah aşkına? Daha bir dakika önce kedi köpek gibi hırlıyorlardı birbirlerine. Şimdi ise dudak dudağaydılar. 

Karan iyice yaklaştırdı yüzleri. "Evet. Gelmemeliydin." 

"Karan... Ne yapıyoruz yine?" derken sesi çaresizdi Berfin'in.

"Bilmiyorum koca dudak... Ama sanırım seni öpeceğim." dedi ve sertçe esir aldı o dudakları. Hemen sarılmışlardı birbirlerine. Berfin de aynı sertlikle karşılık verdi. Dillerin birbirine karışması zaman almadı. İkisi de acı çekiyordu. Bu öpüşmeden çok daha fazlasını istiyorlar, ama bunun yasak olduğunu da biliyorlardı. Hayatın en büyük ceremesi bu olmalıydı. Berfin iyice sarıldı ona. Bırakmak istemiyordu onu. 

"Karan..." dedi bir nefes aralığında ama hemen yine yapıştı o dudaklara. 

"Koca dudak..." Derin bir öpücük kondurdu. "Söyle güzelim."

"Sen..." Bir öpücük daha. "Benden uzaklaşacak mısın?"

"Asla." Başka güzel bir öpücük. "Seni bırakmam ben."

Berfin gülümsedi. "Güzel. Bırakma sakın."

Karan da gülümsedi. "Tamam. Bırakmam."

O şekilde dudakları acıyana kadar öpüştüler. Abarttılar, karşısındakinin de abartmasına izin verdiler. Oturmadılar. Eğer otururlarsa, işler ilerleyebilir diye korktular. Sadece yasladılar vücutlarını. Yanıyorlardı. Dokunma, çıplak teni hissetme hasreti çekiyorlardı ama olmazdı, yasaktı.

Öpüşme, küçük öpücüklerle sona erdiğinde sarıldı Berfin, Karan'a. Genç adam da onu sımsıkı sardı. "İyi misin?" diye sordu.

"Dudağım acıyor." dedi Berfin hafif bir muziplikle. Karan gülümsedi. 

"Benimki de acıyor ama ben laf etmiyorum."

"Ben laf etmedim ki. Sadece söyledim."

"İyi, bundan sonra öpmem seni, bir daha canın yanmaz."

Berfin koyduğu göğüsten başını kaldırdı. "Hahh! Hemen laf sok tabii. Geri kalma sakın!"

Karan yüzünü ona yaklaştırıp dudaklarına baktı. "Dudakların morarmış."

Berfin dehşete düştü. "Ne? Nasıl? Cidden morarmış mı? Ama ben bu halde eve gidemem. Annem, babam anlar hemen..." Dudaklarına parmaklarıyla masaj yapmaya çalıştı. "Belki yakın bir zamanda geçer."

❀Yasak❀Tamamlandı❀Where stories live. Discover now