A.T ~ 8

17.6K 1.3K 52
                                    

Öncelikle bir açıklama yapacağım . Yasak bittiği için artık Aşka Tesadüfü yazmaya tam anlamıyla başladım . Ama bu hikayenin yanı sıra Zeynel'in hikayesinide yazıp paylaşacağım . Bu arada bu hikaye kısa soluklu bir hikaye olacak . 20-25 bölüm falan :)

Keyifli okumalar ..

....

2 ay sonra ..

"Ben anlamadım hiçbir şey . Şimdi bu adam iyi mi kötü mü ? " derken elime tabaktan biraz patlamış mısır alıp ağzıma attım. Bakışlarım televizyon ekranından yanımda oturan Aytuğ'ya kaydığında onun da bana baktığını fark edip, gülümsedim.

"Bilmem . " diyerek sorumu cevaplandırdığında .  "Sen de mi filmi anlamadın ? " dedim.

Gözlerime bakıp gülümserken , başını olumsuz anlamda salladı. "Ben film izledim . "

"Neden ? Beğenmedin mi ? Beğenmediysen değiştirebilirdik. Zaten bende anlamadım . "

"Hayır . Sen filmini izle bende kendi filmimi izleyeceğim . " 'Ne?' diye sormak için dudaklarımı aralamıştım ki onun bana hâlâ dikkatli bir şekilde baktığını fark edince ne demek istediğini anladım. Ve kıpkırmızı kesildim. Filmden kastı beni izlemek miydi ?

Zorlukla yutkunurken onun gülümseyen yüzünden bakışlarımı çekip boş boş odada dolandırdım. Şuan suratına bir alev topu patlamış gibi hissediyordum. Tamam Aytuğ her zaman açık sözlüydü. Bir şey söyleyecek ise hemen söylerdi . Ve bana bir çok kez seni seviyorum da demişti ama biranda gelen bu iltifatla utanmıştım.

Aytuğ'nun kahkahasını duyduğum da elim kalbime gitti . Bu adam benim kalbimi yerinden çıkarmaya and içmişti anlaşılan . Belki lösemiyi şuanlık atlatmış olabilirdim ama Aytuğ bana böyle güzel sözler söylemeye devam ederse kalpten gitmem içten bile değildi.

Evet , lösemiyi atlatmıştım. Şuanlık . Donör olmayı kabul eden benim yaşlarımda bir kız ile sağlığıma kavuşmuştum. Doktorlar her gün tahlillerimi yapıyor ve vericinin ilik naklini vücudumun benimseyip benimsendiğini izliyordu. Şuanlık bir sorun yoktu. Her şey iyiydi ve bende kendimi oldukça iyi hissediyordum . Ama tam emin olmak için 6 ay geçmesi gerekiyordu . Eğer bu süre içinde hastalığa dair bir belirti olmazsa iyileştim demekti. Geride bıraktım zorlu ve yorucu iki aydan sonra şimdi önümde dört ay vardı ama ben umutluydum . İyileşeceğimi düşünüyordum . Zaten Aytuğ'nun destekleri ile en umutsuz insanın bile kalbi umutla doluyordu. Fakat umutlu olsamda benim kalbim umut dolu değildi . Benim kalbim Aytuğ ile doluydu . Tabiki de bunu ona söylememiştim. İyileşmeden doktorlardan temiz raporu çıkmadan da söylemeyecektim . Yine de onu sevdiğimi bildiğini biliyordum . Belki dile getirmemiştim ama o anlıyordu . O beni her şekilde anlıyoru .

Biz Aytuğ ile iki farklı beden de tek kalp gibiydik .

Bazen şaşırıyordum onun sevgisine . İnanmak istemiyordum mesela . Onun gibi genç , hayat dolu , zengin bir adamın benim hasta bir kızla olmasına anlam veremiyordum işte . Bu inanaması güç bir rüya gibiydi . Ama sanki Rabbim bana Aytuğ'yu dayanma gücü olsun diye göndermişti .

Gözümün önünde salanan ile daldığım düşüncelerimden sıyrılırken , Aytuğ'ya döndüm. "İyi misin Meleğim ? Daldın gittin . " Yüzüm acıyla kasılırken elim yine kalbime gitti . O böyle  Meleğim  derken nasıl iyi olabilirdim ki ?

Bana hep böyle sesleniyordu ama bir türlü alışamamıştım işte .

Aytuğ'nun bakışları buruşturduğum yüzümden elimi tutan kalbime giderken kaşları çatıldı. O ana ne bakıyorsun ! Kalbim senin yüzünden yerinden çıkacak  diye bağırmak istesem de sessiz kaldım . Sıcak elleri kalbimin üzerine koyduğum elimi avuclarının arasına hapsederken , "Ne oldu Meleğim ? İyi misin ? Kalbin mi ağrıyor ? "diye endişeli bir şekilde sorunca onu korkuttuğumu fark edip gülümseyerek onu rahatlatmaya çalıştım .

AŞKA TESADÜF  ( Aşkın Serisi * 3 ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin