Bölüm 22:

3.8K 139 2
                                    

NOT: BU BÖLÜMÜ BEN YAZMADIM.

Siz hiç üşüdünüz mü? hava yanıyor olamasına rağmen içiniz , kalbiniz üşüdü mü? Herkesin yanında yalnız hissettiniz mi? aileniz en güvenilen inanlar olmasına rağmen onlara değilde bir katile güvendiniz mi? onun kolları arasında mutlu oldunuz mu? Ondan uzak durmanız gerektiğini bilmenize rağmen yinede ona sığındınız mı?

Gözlerinin içine baktım oda benim gibi şaşkın gözüküyordu neden bilmiyorum ama baya baya şaşkındı. Ve yine ifadesizdi. Bu ifadesizliğini ne zaman atacak cidden merak ediyorum!

Bakışlarımı Aras'dan çekip Emre'ye baktım. Bana sırıtarak bakıyordu. Cidden bu çocuk ne bokum yapmaya çalışıyor hiçbir fikrim yok. "Sen miydin beni gözetleyen?" 

Ben bunu der demez Aras Emre'ye tam bir yumruk geçirecekken Emre "Hey sakin ol tamam mı bende sizdenim her şeyi anlatacağım." 

Kaşlarımı çattım "Neden böyle sinsice yaklaşıyorsun peki? Ve siz tanışıyor musunuz?" Aras gözünü kırpadan Emre'ye bakıyordu "Kuzenimi kim tanımaz ki Hilal?" kuzen mi? ne? bir dakika? Bir kere emre sarışın , Aras beyaz tenli ama saçları koyu kahverengi. Emre'nin yeşil gözleri var ama Aras'ın ela. Ve kızdığında siyah. 

"Ne?" kaşlarım yukarıya kalktı "Benzemiyoruz biliyorum teyzemin oğlu" Aras'ın gözlerinden bir an karanlık bir şeyler geçti sanki. Gözlerimi kısarak ona baktım eli hala yumrukdu. Annesini hiç unutmadığını biliyordum ama ona hatırlatmak zorunda mıydı şimdi? burada. 

Gözlerimi devirdim "Hadi anlat?" sabırsızlanmaya başlıyordum. Cidden bu merak bir gün başıma bela açacak ama. 

Emre ellerini cebinden çıkardı. Kapşonunu tekrardan kafasına geçirdi "Burada olmaz. Hastanenin karşısındaki cafeye gidelim." 

Tamam anlamında kafamı salladım. Ben ve Aras birlikteydik. Emre'de bizim arkamızdan geliyor. Ne ben konuşuyorum ne o. Tırnaklarımı yemeyi bırakıp "İyi misin?" elleri direksiyonu daha da kavradı. Cevap vermedi bende daha da uzatmadım. Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Motorun durma sesini duyduğumda gözlerimi açtım. Gelmiştik. Arabadan ağır hareketlerle indim. 

Cafeye girdiğimizde kimseden bir çıt çıkmadı. Bu sessizlik sinirimi bozmaya yetiyorsa artıyor zaten. Fırtına öncesi sessizlik gibi. Gözlerimi kapadım bir kaç saniyeliğine. Derin bir nefes alıp verdim. 

Bir masaya oturduk. Ben ve Aras yan yana Emre'de karşımıza oturdu. Değişmişti saçlarını kestirmiş hafif skal bırakmıştı. Onu inceleme fırstı daha yeni buluyordum. Gözleri gözlerimi bulduğunda hafif tebessüm etti gözlerimi kaçırdım. İnsanların gözlerine neden bakamıyorum? neden bu kadar utangaçım ki?

"Eee?" dedim sıkılmış gibi. Yerimde duracak halim bile yoktu. Artık sıkıldım ve bitmesini istiyorum. 

Garson kız yanımıza geldiğinde ben sadece su istedim Aras hiçbir şey istemedi Emre'de cappuccino. 

Emre ellerini önünde birleştirdi "X kim bilmiyorum ama senin verdiğin numarayı araştırdım. Ve ilk karşımda bir kız çıktı yardım edin gibi bir şeyler söyledi. Sonra telefon kesildi ve ben tekrardan aradım bilin bakalım neresi çıktı?" 

Gözlerimi kıstım "Neresi?" yüzü alaylı bir ifade almaya başladı "Erzurum , Atatürk Üniversitesinin danışmanlığı." yüzüm düştü. "Bu nasıl olabilir ki?" 

"Bende bilmiyorum" dedi soğuk bir ifade ile. "Neden sessizce izledin bizi?" Aras ilk defa konuşuyordu sesi o kadar soğuk çıkmıştı ki -20 derece kalmışım gibi hissettirdi. Emre'nin de benimle aynı duyguları hissettiğine kalıbımı basabilirim.

Benim KızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin