5.Bölüm

4K 337 47
                                    

Seni yalın cümlelerin gizlediği satırlar da severdim be adam.
Buram buram hasret kokardın.
Ab-ı hayat suyuydun kalbimin, zemherimi de sen kırdın.

              Semra Şenol...


Yeni bölüm karşılığı çokca yorum ve vote bekliyorum Canlar , siz anladınız beni :*

Keyifli Okumalar dilerim, seviliyorsunuz pıtırcıklarım :)))))


Nefes almadan yaşamakta mümkün müdür? 

İlla oksijeni katık etmeye lüzum yok, akciğerimiz oksijen yerine pekala ani duygu değiminin verdiği etkiyle de solunum yapabilir. Neden olmasın ki!

Safir'in birden kendini bodoslama giriş yaptığı kişisel alan ihlalinde, solunum yapılmasına müsaade verilmedi. Veyahut o doğal yollarla bir organizmanın nasıl solunum yapacağını unutuverdi. İkisi de aynı kapıya açılıyordu nede olsa. 

Yalçın sorgulayıcı bakışlarını, kafesin arkasından bakan leoparın keskin gözleriyle kıza dik dik bakmayı sürdürdü. Safir bu bakışlar altında kendisini dört bir yanı işgal orduları tarafından zapturapt altına alınmış bir ada gibi hissetti. Kuşatmayı aşacak en ufak bir harekete teşebbüs etse anında infilak edilecekti. Hâlbuki tek bir asker dikiliyordu karşısında. Acıma yoksunu, alttan almayı bilmeyen, geniş göğsü yaratılışının nişanesi olan tartışmasız bir savaşçı.

"Görüşmeye gelen adaylardan birisin" dedi, karşısındaki kadının algıda seçicilik yaptığından şüphelenir gibi. 

Safir "Evet" diyerek onayladı basit taarruzu. 

Yalçın başını Maide Hanım'a çevirip "Ana biz çalışma odasında olacağız, misafirimiz içmek isterse çay getirebilir misin?" 

Maide Hanım genç kızdan tarafa gülümseyip mutfağa doğru yollandı. Oğlu normalde de böyle taviz vermeyen, aradaki mesafeyi gözeten bir adam olmuştu. Yadırgamıyordu nitekim, fakat kızcağızın sararan benzini gördüğünde ürktüğünü anladı. Eli yüzü düzgün, hanım hanımcık bir kıza benziyordu, oğlunun kaba davranışlarına aldırmamasını ümit etti.

Yalçın seri adımlarla önde, Safir arkada önceden yüklük olarak kullanılan küçük bir odaya girdiler. Genç adam arkasından çekinik adımlarla yürüyen genç kıza bakmamayı adet edinmişti bir kere, odanın merkezini kaplayan dikdörtgen masaya geçtiğinde de direkt olarak Safir'e bakmamakta inatçıydı. Safir masanın arkasında kalan kitaplıkta bakışlarını galesizce gezdirmeyi yeğledi. Ortalama büyüklükteki kitaplığın genelinde siyasi ve askeri yönetmeliklerin mevcut olduğu kitaplar rafı süslerken, aralarda Stephen King ile bazı polisiye romanları da vardı.

Kızın kitapları taraması bittiğinde sarı berjer koltuğundan bir dirseğinin üzerine yüklenen Yalçın, pes bir ses tınısıyla genzini temizleyerek Safir'in telaşsız odağı kendisine topladı. Genç adam avuç ayasını çenesindeki gür sakallara sürterken, Safir'in boş olan ellerine somurtuk bir bakış attı.

"Öz geçmişinizin bulunduğu dosyayı yanınızda getirme lüzumunda bulunmadınız galiba" dedi sırf otoritenin baskın çıktığı bariton sesiyle. Gür sakallarını parmaklarının iç tarafıyla sıvazladı, biran evvel görüşmeyi sonlandırmayı istediği tahammülsüz yüz ifadesinden açık seçik okunuyordu.

"Bir kağıt parçasından bilgilerimi okumaktansa birincil elden bana sorabilirsiniz. Mülakatların gerçek amacıda budur, yüz mimikleri ve el işaretlerinden yalan yanlış konuşup konuşmadığını saptamak. Yanılıyor muyum?" 

AKKOR (Arş-ı Aşk) Kitap oldu!Where stories live. Discover now