Son

1.2K 71 8
                                    

Burcu,

Neden yüzüme söylemiyorsun da, mektup yazıyorsun diye sorsan, bilmiyorum derim, hislerimi yazarak daha iyi ifade ede bildiğimdendir her halde. Bu mektupun amacı, yaşadıklarımızı bir yerlere yazarak saklamak istediğimdendir. Bir de... Bir de bu mektupun sonunda soracağım soruya hayır dediğinde yüzünde oluşabilecek o ifadeyi görmek istemediğimdendir.

Hala hatırlıyorum. Üzerinden 3 sene geçmesine rağmen her şeyi dün gibi hatırlıyorum.

İlk tanışmamızda bir birimizden nefret ettiğimizi, sana durmadan aklını alacağım demem (ama bak sonun ilk olarak sen benim aklımı almıştın, ve doğrusunu söylersem, hala da almış durumdasın) , giderek arkadaş olmamız, sonra benim sana olan hislerim, sonra senin bana olan hislerin, ilk itirafımız, her şeyi aklımda tutuyorum.

Hatta ilk kavgamızı bile hatırlıyorum. O Berk Cankat yüzünden olmuştu. O zamanlar itiraf etmedim ama, seni deliler gibi kıskanmıştım. Hala da kıskanıyorum. O zamandan beri manşetlerde senin isminin yanında diğer bir erkeğin ismini gördüğümde, deliriyorum.

Neden diye soracaksın. Biz ayrıldık diyeceksin.

Yanlış yaptım ben, Burcu. Seni bırakmamalıydım. Ayrıldığımız günü hatırlamak istemiyorum, ama ne yazık ki o da aklımda hala. İlişkimiz tam 1 yıl 1 ay sürmüştü. Mutluyduk. Hiç kimseyle mutlu olmadığım kadar mutluydum seninle. Hala da senin yerin bende öyle olarak kalıyor.

Ama son bir ay çok kavga etmeye başladık. İlişkimizi yayınlamaya başladıklarından beri çok insan aramıza girmeye çalıştı. Ve de başardılar.

Hatırlıyor musun, o yağmurlu gün bana gelmiştin, çok kızgındın, bir kızla gazetede resmim çıkmıştı. Bana güvenmediğini sanarak ben senden de çok kızmıştım ve aptalca gururumdan vazgeçmemiştim. Bir birimize iğrenç sözler yağdırmıştık. Onları hatırlamak ve de sana hatırlatmak istemiyorum.

Ayrıldık, baskıya dayanamadan ayrıldık ve sen gittin. Londrada kendini daha da geliştirmek için üniversiteyi kazandın ve arkana bakmadan gittin.

Çok kırılmıştım. Her şeyi böyle bir anda silerek nasıl arkada bıraktığına çok kızmıştım. Ama sonra gördüm. Tolganın ve ya Handenin hesabından bazen resimlerini görüyordum. Fotoğraflarında gülümsüyordun, ama gözlerindeki o parıltı artık yoktu. Tıpkı bendeki gibi.

Seni kolundan tutup geri getirmediğim için, sana tutunmadığım için kendimi dünyanın en aptal insanı olarak hissediyorum.

Kırdım seni. Sen de beni çok kırdın.

Ama ilişkiler zaten böyle olmuyor mu? İnsan en çok deliler gibi sevdiği insanı kırarmış derler. Bende de öyle oldu sanırım.

Özür dilerim. Seni kırmak bu hayatta istediğim en son şeydi.

Kader çok garip bir şey. 3 sene hiç görüşemedik. Haberleşmedik, konuşmadık. Tolgaya her hafta soruyordum, nasılsın diye. 'İyi, merak etme' demesi bana yetiyordu. Uzakta bir yerlerde iyi olman bana da iyi geliyordu. Unutamadım seni bir türlü.

3 sene sonra kader nihayet yüzüme güldü. Hiç beklemediğim bir yerde, Pariste sana rastlamam hayatın bana verdiği ikinci şanstır diye düşünüyorum. Ve bu kez bu şansı elimden asla kaçırmayacağım. Otelin lobisinde çarpıştığımızda gözlerindeki o şaşkınlığın gizli bir mutluluğa dönüşmesi bana cesaret vermişti. 3 sene sonra sana sarılmıştım. O kokunu duymuştum. Ve anlamıştım: 

Ben hala sana sırılsıklam aşığım. Sadece sana bir bakış ve ben yine o eski günlerdeki Berktim.

Yüzündeki o küçük mutluluğu gördüğüm için, kendimde olan tüm cesareti toplayarak sana bir soru sormak istiyorum:

Bu gün benimle akşam yemeğine çıkar mısın? Seni otelin restoranında saat 7de bekliyor olacağım.

Hayır dersen anlarım.

Evet diyorsan, bir işaret bekliyorum senden.

Sevgilerle,

Berk

Ve o akşam Berk Atan otel odasının kapısına yapıştırılmış ve kağıttan yapılmış küçük gülücüğü gördüğünde bir tek hayatın değil, Burcunun da yeniden ona gülümsediğini anlamıştı.

Ve işte o an, 3 senenin ardından sonra dudaklarında ilk defa gerçek bir gülümseme oluşmuştu.

Ve son :) Aylar sonra nihayet bu hikayeyi nasıl bitireceğimi buldum. Umarım beğenmişsinizdir. Kendinize iyi bakın ❤️🤗

Aşkın Sen ANı Where stories live. Discover now