Canice Davranır Hayat Sana, Başına Gelenlerin Acısını En Derinden Hissedersin

238 24 7
                                    

Steve, elinde küçük kaşığı çok fazla sıkmadan tutmaya çalışırken, bir yandan da kaşığı çocuğun ağzına götürmeye çalışıyordu ve bu konuda zorlanıyordu. Skylar, kafasını sürekli sallıyordu ve Steve'e engel oluyordu. Steve yine de pes etmeden ona yemeği yedirmeye çalışıyordu.

Yüzbaşı, zamanında onlarca kurşunu, yüzlerce Nazi'nin kafasına tam isabet ettirmişken, şimdi bir yaşındaki çocuğun ağzına yemek veremiyordu. Bucky ise bir yandan Skylar'ı belinden yakalamış, sabit tutmaya çalışıyordu. Ne yazık ki Skylar yemeği yiyemediği için Bucky'nin de çok başarılı olduğu söylenemezdi.

İkisi içinde bu tam olarak bir işkence idi, çocuk yemek yemek istemiyordu ama aynı zamanda açlıktan da ağlıyordu. Skylar'ın bebek köftesini sevmeme ihtimali de olmadığı için kızın derdini anlamamıştı ikili. İhtimal yoktu çünkü Steve yemeği pişirirken Skylar kokunun geldiği yöne doğru emeklemeye çalışıyordu, fakat masanın üstünde olduğu için Bucky onu hemen tutmuştu.

Sarışın aşçı, yemeği yediremediği için Bucky'i suçladı, "Onu düzgün tutsana! Burada ona yemek yedirmeye çalışıyorum." Aslında Steve'de suçun kendisinde olduğunu biliyordu fakat kabullenmiyordu. Bucky, Steve'in kabul etmesi için zorladı, "Sen kaşığı düzgün tutmuyorsun ki! Hayatında daha önce hiç bebeğe yemek yedirmedin mi? Tony'e yedirdin sanıyordum."

Bucky, Steve'in Skylar konusundaki bütün başarısızlıklarında Tony'i hatırlatıyordu. Halbuki Steve Tony konusunda çok bir bakıcılık yapmamıştı, o daha çok, bir amca, bir dayı gibiydi. Genellikle Tony'i gezdirir, dolaştırır ve eğlendirirdi. Skylar'da ise durum farklıydı, hiç yapmadığı yemekleri yapıyordu ve bunları ona yedirmeye çalışıyordu.

Küçük kız ise sırf oyun olsun diye kafasını oraya buraya çevirip kaşığı ağzına almıyordu. Böyle kendine oyun yapan Skylar, gülüyordu. Steve, onun yüksek sesle kahkaha attığı anı yakaladı ve sonuna kadar açılmış o minin ağza direk kaşığı soktu. Skylar, ağzına kaşığı alınca olduğu yerde dona kaldı. Steve'de kaşığı kızın ağzından çekti. 

Kaşığı ağzından almasına rağmen Skylar donmuştu, kaldığı yerden direk düz karşıya bakıyordu. Gözleri donakalmış olan kızın ağzı hafiften açıldı ve bir iki parça döküldü yemek. İkisini bunu umursamadan ağzını kapattı ve yemesine yardımcı oldu.

Bucky, o kadar çok sürenin geçmesine rağmen hala bir kaşık yedirebilmiş oldukları için Steve kadar sevinemedi, "Dostum, kırk dakikada sadece bir kaşık. Bence o kadar sevinmezdim daha bir tabak var. Ama biliyor musun? Bence o hepsini yemeyecek, baksana daha şimdiden yememek için uğraşıyor, acaba yedirmesek mi?" Steve, yanındakinin verdiği bu karardan hoşlanmamıştı, "Ne diyorsun sen? Ona yemek yedirmeden olur mu? Sen nasıl bir babasın?"

Kendisi için 'Baba' lafına alışık olmayan Bucky, Steve'den bu kelimeyi duyunca şaşkınlığını gizleyemedi, "Baba mı? Beni baba olarak görüyorsan, kendini de anne olarak görüyor olmalısın?" Steve ise kendilerini o şekilde hayal etti. Bucky'i aile babası, kendisini de bütün gün boyunca ev işleri ile uğraşan bir ev hanımı olarak.

Kurduğu hayal karşısında resmen ürperdi. Bu fikir ona itici gelmişti. Yine de o hayali düşünmeyi bıraktıktan sonra fark etmişti ki, aslında gerçekten de onu yaşıyorlardı. Bucky, sürekli dışarıda duran, eve malzeme alan ve konu hakkında pek bilgisi olmayan baba, kendisi ise her işi yapan, çocuğa bakan anne rolünde idi.

Sırf Skylar için bunu bozmamaya karar verdi ve ikinci kaşık için çabalara başladı. Skylar, ilk kaşıktan sonra yemeği sevdiğine dair mutluluk çığlıkları çıkartıp, ellerini çırpmıştı. Steve'de bunun üstüne ikinci kaşığı onun ağzına doğru yaklaştırınca, küçük kız çocuğu direk kaşığa saldırdı ve onu tamamen ağzına alıp, kaşığın üstündekilerini sıyırdı.

En Soğuk Kış | StuckyWhere stories live. Discover now