Episode~37

29.3K 2.3K 4.9K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

------------

"Bu sefer yaptığımız," Tao kaşlarını çatıp Öğretmen'e döndü. "Doğru değildi."

Öğretmen altı hafif kızarık gözlerini Tao'ya dikti. "Bunu yapmak zorundaydım. Eğer onun sözünü dinleyip Yifan'ı öldürmeseydim zayıf düştüğümü düşüneceklerdi."

"Böyle düşünmeyeceklerdi!" Tao kızgınlıkla bağırdı. "Lanet olsun, onu ne hale getirdiğini görmüyor musun? Tanrıya eziyet ediyorsun sen!"

Eskiden Kahin ona asla böyle çıkışlar yapmazdı. Öğretmen onun babası olduğu için her zaman ona başını eğerdi. Fakat Tao, şu an karşısına geçmiş onu azarlıyordu. Üstelik, Öğretmen bunu yaptığı için ona kızmıyordu.

Çünkü haklıydı. Bunu yapmaması gerekiyordu. Bu Baekhyun'un sonu gibiydi. Onu mahvetmişti.

Aslında bu olaylar örgüsü domino taşlarını hatırlatıyordu ona. Baekhyun'un babasını öldürdüğü günden, Yifan'ı öldürdüğü bu güne kadar yaptığı her cinayet, domino taşlarıydı. Onlara bir kez vurduğunda, hepsi düşüvermişti.
Ve şimdi, bu işi bitirmek zorundaydı.

"Madem böyle bir şeye başladık, oyunun sonunu getireceğiz." Katil dudağını büktü ve başını kaldırıp sinsi bakışlarını attı. "Bana Suho'yu getir."

Tao duyduğu isimle arkasını döndüğü katile geri döndü. "Suho mu? İşte şimdi seni durdurmalıyım."

"Beni durduramazsın." Katil ona kötü bir gülümseme sundu. "Çağır onu."

"Sen delirdin mi?" Tao büyük gözleri ile sinirle konuştuğunda katil omuz silkti. "Evet."

Tao ağzı açık bir şekilde kafasını yana çevirdi. "Bizi mahvedeceksin. Lanet olsun, çağırıyorum."

Tao büyük adımlarla odadan çıktığında katil bu duruma düştüğü için kendine küfretti.

Suho'nun kullanılmaması gereken biri olduğunu biliyordu. Ona zaten güvenmiyordu.

Gerçi, kim deliler hastanesinden çaldığı birine güvenirdi ki? Onu oradan neden aldığını da bilmiyordu.

Sadece, ilgisini çekmişti. 10 yaşında annesini ve babasını öldüren ve onların derilerini soyup gece üşüdüğünde üstüne örten biri elbette ilgisini çekecekti. Hatta bazen o kadar hoşuna gidiyordu ki, oturup bütün gün buna kötü kahkahalar atabilirdi.

Suho, onun burada beynini yıkamadığı tek kişiydi. Çünkü ailesini özleyip ağlayan çocukların bile derisini soyacak kadar çılgındı.

"Gir şuraya!" Kapıda duyduğu sesle keyiflenerek oraya baktı. "Kapıya işiyor gibi mi duruyorum? Giriyoruz işte!"

Katil oturduğu yere rahatlıkla yaslandı ve Tao'ya kötü bakışlar atan Suho'ya baktı. "Hoş geldin Suho."

"Ah, benim sevimli kahramanım! Sonunda beni o zindandan çıkardın. Az kalsın içeride kendi derimi soyacaktım." Suho gülerek söyledi ve devam etti. "Gerçi, çıkarman biraz uzun sürdü ama olsun. Altı üstü 12 yıl bekledim."

Bu çocuk cidden deliydi ve bu katilin çok hoşuna gidiyordu.

"Seni o kadar içeride tuttuğumu bilmiyordum. Galiba seni biraz unuttum, Suho." Katil ayağa kalktığında Suho ona tavşan gözleri ile baktı. "Görmeyeli beynin yaşlanmış ama oldukça seksi görünüyorsun şekerim. Kaç yaşındaydın sen?"

Wrongdoer || Baekyeolحيث تعيش القصص. اكتشف الآن