1. Bölüm"Peki."

799 37 7
                                    

Burnumun ucuna düşen gözlüklerimi geriye itip önümdeki ders notunu incelemeye devam ettim. Kantin neredeyse ağzına kadar doluydu.

Kantinin kapısı gürültülü bir şekilde açıldığında sonunda beklediğim kişi geldi. Üç saniyeden kısa bir sürede yanımdaki boş sandalyeye oturdu.

"Elsa nerdeydin? Kaç saat oldu?" dediğimde eliyle geçiştirip yanında getirdiği bilgisayarını açtı.

Sesimi alçaltıp dün gece ayrıldıktan sonra evde ne yaptığımı anlattım.
"Sarah'ın telefonunu hackledim." İlk önce ne dediğimi anlamadı. Daha sonra anlamış olacak ki ağzı istemsizce 'o' şeklini aldı. İstediğim tepki kesinlikle bu.

"İnanmıyorum! Gerçekten mi! Hadi canım! Nasıl yaptın ya da dur, en önemlisi neler çıktı? Cevap versene!" yarım ağız gülüp telefonumu çıkardım.

Bir kaç parmak hareketiyle Sarah'ın ana ekranı çıktı kaşımıza.
"İnanmıyorum!"

"Biliyorum mükemmelim!" dalga geçmek için saçımı savurdum. Ardından manyak gibi güldük. Galeriye girip bir kaç fotoğrafını Elsa'ya göstermek için açtım. Elsa bu mutlu sonu uzun zamandır bekliyordu. Tam tahmin ettiğimiz gibi iç çamaşırlı fotoğrafları giyinik fotoğraflarından daha fazla.

"Seç beğen! Hangisi? Bu şerefi sana veriyorum." sanki üç yaşındaki çocuğa şeker teklif etmiştim. Gözlerinde ışıklar çakmaya başladı. Elimden telefonu alıp fotoğrafları incelerken bende laptopu kendime doğru çekip sitenin kaç takipçisi olduğuna baktım.

1.503 takipçi. Hemde bir haftada. En son paylaştığımız paylaşım çıktı karşıma. 'Clara zor günler geçiriyor'.

Zil çaldığında bilgisayarı kapatıp Elsa'ya uzattım. O hala resim seçmekle meşguldu. Elinden telefonumu kapıp koşarak kantinden dışarı çıktım. İçeride mal gibi kaldığına adım kadar eminim. Elimde buruşuk duran notlarımı düzenleyip koridorda ilerlemeye devam ettim.

Okulun başarı ortalaması en yüksek kızıyım. Ama düşündüğünüz gibi insanlar beni kitaplardaki gibi eziklemiyor, ezikleyemezde. Okulun neredeyse en tanınan insanıydım ve en güvenilir. O kadar güveniyorlardı ki, kimse benim herkesin gizli sırlarını ortalığa saçan bir psikopat olduğumuda düşünmüyordu.

"Eleanor!" adımı duyduğumda refleks olarak arkamı döndüm.

Chaz, basketbol takımında ve sınıf arkadaşımdır kendisi. Yanında ise arkadaşları.
Basketbol takım kaptanı Bieber, kendisi okulun en tanınan insanı ve okul beşincisidir. Sıralama listesini ezbere bildiğimi söylemiş miydim? Hayır.
Dün ki mesajlardan sonra Bieber'ı okulda hiç görememiştim. Yanlarında 3 kişi daha vardı. Chaz'in ne yapmaya çalıştığını bilmedikleri belliydi çünkü hepsi 'ne yapıyor lan bu salak' bakışları atıyordu. Oysa bu bizim Chaz'le klasik konuşmamızdı.

Bir kaç adım geriye doğru giderek yanına ulaştım. Yüzümde herkesin aşina olduğu tatlı bir gülüş.

"Naber Chaz?" onunla konuşmamı beklemiyormuş gibi kaşlarını kaldırdı. Anca ne olduğunu kavrayıp konuşma zahmetine girebilmişti.

"Nasılsın diye soracaktım?" dedi, arkadan gülüşme sesleri geliyor ve ben bir gülüşü çok seviyorum. Chaz'e gelecek olursak hangi insan birisini işinden edip böyle saçma bir soru sorabilirdi? Tamam yakışıklı birisi olabilir ve okulun sayılı havalı çocuklarından da olabilirdi ama benim için boş bir soruydu. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttuyorum.

"İyiyim Chaz, bence sende iyisin. Gerçekte önemli bir işim var. Kusura bakma. Sana söz veriyorum bu konuşmayı bir ara telefi ederiz." Lütfen etmeyelim! Omzunu dostça vurup yanlarından ayrılmada önce Bieber'a baktım. Gülüyordu. Güzel gülüyordu. Bence hep gülmeliydi. Chaz'e kendini kötü hissetmemesi için el salladım. Cebimde telefonumu çıkarıp Elsa'ya kısa mesaj çektim.

All Night*||jb|TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now