-12-

1.5K 88 21
                                    

Sabahın ilk ışıkları gözlerime ulaştığında keyifle açtım gözümü. Saate baktığımda çok ama çok erken olduğunu gördüm.

Bu saatte Ömer İplikçi bile uyanmıyordu canım!

Hayıflanarak yataktan kalktım ve yan yatakta mışıl mışıl uyuyan Esra'nın alnına ufak bir öpücük kondurdum. Onunla da adamakıllı ilgilenemiyordum. Telafi edeceğime dair kendime söz verdim.

Aklıma bir fikir geldi, hazır Ömer'le tüm sorunlar çözülmüşken...

Tüm sorunlar değil, dedi vicdanım. Modum düşüşe geçmişken dizginledim kendimi, bunu düşünmenin sırası değildi.

Yatağıma bağdaş kurarak oturdum ve komidindeki telefonumu elime aldım. Zaman kaybetmeden Ömer'i aramıştım bile.

Aralık camdan mis gibi ıhlamur kokuyordu, huzurla gülümsedim.

''Alo? Defne,'' Birkaç saniye ses gelmedi. ''saat kaç böyle ne oluyor?''

Uykulu sesiyle kalbimi ısıtırken ufak bir kıkırdama çıktı ağzımdan.

''Uyandım öyle işte, sana güzel bir teklifim var.''

Yüzümdeki gülümseme derinleşiyordu, bu adamı seviyordum!

Birkaç 'hım' tonlamasından sonra devam etti. İmalı bir gülüşün suratını kapladığından adımın Defne olması kadar emindim.

''Öyle mi? Bekliyorum Defne Hanım.''

İşaret parmağımla saçımı kıvırmaya başladım. ''Diyorum ki, spora erken gitsen? Sonra kahvaltı etsek?''

''Olabilir aslında.''

''Hatta sana gelip hazırlayabilirim bile!''

''Yok, yok. Başka bir yere gideriz.'' dedi kesin bir tavırla. ''Evde tıkılıp kalmanın ne anlamı var?''

Yarı alaycı ses tonuna kaşlarımı çattım. Aslında o evde tıkılıp kalınmazdı, saray yavrusu gibi ev şunun şurasında!

Derin bir çektim, istemsizce bir ''Ömer?'' çıktı ağzımdan. Aslında tamamen hayalime hitaben bir seslenişti bu!

E doğal olarak, ''Efendim Defne?'' diye bir cevap aldım.

Tek düşündüğüm, ne zaman evlenecek olmamızdı. Kalbim bir kuş misali çırparken bu konuyu şu an açmamaya karar verdim. Sonuçta daha sevgili olmayı beceremeyen iki insandık biz.

''Yok bir şey,'' dedim odadan ağır adımlarla çıkarken. ''sen git sporuna. Geldiğinde söylersin ben senin evinin oraya gelirim.''

''Ne gerek var? Ben alırım seni.''

''E o da olur.'' dedim eve gülücükler saçarken. ''Görüşürüz o zaman.''

''Görüşelim bence de.'' Göz kırptığını hayal ettim.

Kapatmadan yarım saniye önce bir ''Seni seviyorum.'' çıktı ağzımdan. O gümbürtüyle hemen telefonu kapatıverdim.

Şarkılar eşliğinde balkona çıktım. İçim içime sığmıyordu.

Sahi, biz evlensek nasıl olurdu?

''Defne İplikçi.'' Salak salak mırıldandım etrafa. Ne de güzel olurdu!

Arkadaki meşe tahtaya daha çok yaslandım ve uzattım ayaklarımı. Beyaz tenime güneş çarparken semada hayallerimi görüyor gibiydim. Serdar'la yeni yerimiz bu olabilirdi.

Birkaç ayak sesiyle hemen doğruldum, iyi insan laf üstüne: Serdar.

''Abi?'' Yeni uyanmışlıktan küçülmüş gözleri etrafı tarıyordu. ''Erkencisin.'' diye mırıldandım.

Aşkın Sen Tonu (Kiralık Aşk FanFiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin