-5-

3K 148 31
                                    

   Otobüsten inince şirket binasını gözüme kestirdim. Oraya doğru seri adımlarla ilerlerken bir yandan elimdeki dosyaların uçmaması için büyük bir çaba sarf ediyordum.

Çok dargındım bu hayata. Mutluluklarımın bedelini kat kat alıyordu. Gökyüzü bile siyahtı benim için, kimseye güvenemediğim gibi hayata da güven olmuyordu.

Soğuk, sabaha karşı vakte göre daha da kendini belli etmişti ve ben üşüyordum.

Emindim ki bu sadece havanın soğukluğundan dolayı değildi. Bazı yokluklar da üşümeme tuz biber oluyordu.

Yoğun düşüncelerim arasından sıyrıldım. Kendimi zar zor şirket binasına attıktan sonra makineye kartı okutup asansöre yöneldim. Kimse yoktu. Bunun verdiği rahatlıkla arkama yaslanıyordum ki...

''Ay kapatmayın asansörü!'' İri bedeni asansöre sığmaya çalışıyordu. ''Resmen ben!'' Bu ne ya? Korkulu rüya resmen! Bu kadar sıkıntımın arasında bir de bu adamla uğraşamazdım! 

''Günaydın Koray Bey.'' diye söylendim huysuzca. Benimle uğraşmamasını diliyordum ama... Özgüven dolu suratını bana çevirerek kötü bakışlar atmaya başladı.

Deli resmen. Deli!

''Ayy, sen de mi buradaydın kuru kız?'' Kötü bakışlarını havalı gülüşüyle değiştirmişti. Hırkasını düzelterek önüne döndü. Asansör kaçtaydı? Daha 5 mi? Zaman çok yavaş geçiyordu. ''Kendi ışığımdan senin o sıska silüetini göremedim hayatım.''

Sadece göz devirdim, şeytan diyor bu adamı uzaya yolla uzaylılar parçalara ayırsın!

''Koray Bey bu enerji nereden geliyor sabah sabah?'' diyerek kollarımı göğsümde kavuşturdum. Ben ağlayacak haldeydim ama adam bir günde tüm dünyayı dolaşabilirdi bu enerji ile.

''Hayatım sana ne!'' diyerek bana baktı. Gözlerimi devirdim sadece. Yanıma yaklaştı sessizce. Kulağıma eğildi fısıldamak istercesine ama o bağırdı! ''Ömüş ile ayrılmışsınız!''

Nereden biliyordu bu? Ne yani Ömer gidip bunları mı anlatıyordu bu adama?

''Ay!'' Korkudan yerimde sıçradım. ''Ay Koray Bey, nereden biliyorsunuz?''

Ellerini yanaklarına koydu. ''Kız ayrıldınız mı gerçekten? Ömüş sana postayı koydu mu?''

Ne postası ya! Bildiğin posta diyor bu! Sinirle soludum.

Dın! Kat 17, Passionis. Ona dönerek parmağımı salladım. ''Ne posta koyması ya!'' Korkudan geri çekilmişti. ''Yalan, ucuz haberlerle gelmeyin bana!''

''Bağırma bana!'' diyerek yanımdan geçti. ''Paralarım seni, kazulet!''

''Koray ne bu gürültü?'' diyerek bir ses yaklaştı asansör bölümüne.

Ömer.

''Hayatım bağırıyor bu kız bana!'' Gözlerimi büyüterek ona baktım. ''Öldüresi var beni!''

''Ben mi öldüreceğim? Tenezzül etmem Koray Bey!'' diyerek çıkıştım. Ömer ilginç bir şekilde bakıyordu.

Öyle güzeldi ki... Kendine gel Defne!

''Seni mahvederim kız!'' diyerek bana atılınca Ömer kolumdan tutup kendine doğru çekti.

''Koray yeter!'' Sinirlenmek bile yakışıyordu ona. Doğrusu her şey bir başka yakışıyordu.

Homurdandı. ''Ay aman ne kıymetli Defne'n varmış,'' Bir adım öne gelerek kolumu çekiştirdi ve bıraktı. ''Al da başına çal hayatım!''

Aşkın Sen Tonu (Kiralık Aşk FanFiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin