-2-

3.7K 155 25
                                    

Merhaba, gelen güzel yorumlar için çok teşekkür ederim, iyi okumalar.

Tüylü kalemin tüylerini acımasızca yoluyordum.

Asistan Defne nedir ya!

Hızlıca yere attım kalemi. Defteri önüme çekerken biraz ses çıkartmış olacağım ki Ömer aniden buraya baktı. Ona kırgındım. Yerimden kalkıp cama doğru yürüdüm, ne yapacağımı kestiremiyordu tabi. Yerinden doğrulur gibi olurken gülümsedim. İncecik camın üstüne perdemi kapattım. Ayrıydık sonuçta, eskisi gibi yüzümü görmesine de gerek yoktu.

''Hem zaten giden de oydu.'' diye mırıldandım içli içli. Tırnaklarımla oynarken telefon sesiyle irkildim. Neyse ki iş telefonu çalmıyordu.

Telefonuma birkaç adımda ulaşarak arayan kişiye baktım: Nihan.
Sanırım en çok ihtiyacım olan ikinci kişiydi. Bekletmeden açtım.

''Nihan.'' Sesim ağlamaklı çıkmıştı. Dayanamazdı böyle şeylere.

''Defne!'' Tek bir nefes geçmeden ''Kızım çatladım burada dünden beri, Serdar'a da bir şey soramadım. Biliyor mu bilmiyor mu haberim yoktu!'' diye sıraladı sözlerini.

Derin bir iç çektim. Gökyüzü bile hüzün doluydu. Abim bilmiyordu, söyleyemezdim. ''Yok, bilmiyor.'' Masadan destek aldım. ''Sen de sakın söyleme bak!'' Bir anlık cama doğru baktığımda kapattığımı hatırladım.

''Söyler miyim? Saçmalama.'' Bir sessizlik girdi araya. ''Defne'm.''

Ömer'in de bunu dediğini hatırladım ama şimdi Nihan'ın ağzından çıkmıştı.

''İyi misin?'' Ne iyisi ya? Şimdi ağlayacaktım!

''Değilim Nihan, yalan yok valla.'' Cama bir daha baktım. ''Hiç iyi değilim.'' Sesim titriyordu, hıçkırmaya başlamıştım. ''Ne kadar mutlu olursam o kadar ağır bedeller ödüyorum ben!'' Masanın üstündeki cam bibloyu alıp duvara fırlattım. Ağlamam arasında zor konuşuyordum.

  ''Ya benim sonsuz mutluluğa hiç mi hakkım yoktu?'' Elime ne gelse... Hepsi tuzla buz oluyordu. ''Hiç mi!''

Nihan endişeyle atlılıyordu. ''Defne, sakin! Defne delilik yapma!''

Yere çöktüm, ağlamamı durduramıyordum. ''Ben delirdim Nihan, deliyim artık.'' dedim bir nefeste. ''Bittim ben, yıkıldım.'' Telefonu kapatarak bir kenara attım.

Dizlerime kolumu koyacakken elimdeki uzun çiziği fark ettim, kanıyordu. 

Bir anda kapı açıldı.

  ''Defne!'' Ömer gelmişti, girdiği gibi beni gördü ve hızlıca yanıma geldi. Benim hizamda çömeldi ve yüzümü ellerinin arasına aldı. ''Ne oldu sana?'' Gözleri üzerimde dolanırken elimi gördü. Daha kötü olmuştu. Telaşla elimi tuttu.

Acıyla kıvrandım. ''Dokunma, acıyor!''

Daha çok ağlarken saçımdan öptü. Ayağı kalktı. ''Biraz bekle, sargı bezi getiriyorum.''

Başımı sessizce sallarken öylece bekledim. Çok ilginç hissediyordum, ters köşe ediliyordum.

Birkaç dakika sonra gelmişti, kapıyı kapatarak yanıma geldi. ''Aç elini.'' Yeniden hizama gelip elimi tuttu. Sargıyı sarıyordu.

Şaşkındım. ''Gerek yoktu aslında.''

Elimi hafifçe çekmeye çalışırken bırakmadı. ''Saçmalama Defne...'' diye söylendi.

Sessiz kalmıştım, ne diyebilirdim ki? Gerçekten çok garip hissediyordum. Elimin acısı tuz biber olurken bir cesaret atladım. ''Gerçekten sevmiyor musun beni?''

Aşkın Sen Tonu (Kiralık Aşk FanFiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin