Bölüm 0 (Claire'in uyanmasından önce)

Start from the beginning
                                    

Büyük, hayati olabilecek yaraları iyileşeli birkaç hafta olmuştu, kendi kendine nefes alabiliyor ilk zamanlardaki kadar fazla makineye ihtiyaç duymuyordu. Yine de bir türlü uyanmıyordu. 

Kim olduğunu bulamamıştık, DNA testinin bize sağladığı tek şey veritabanındaki isimsiz bir eşleşmeydi. Sanki biri kızın tüm izlerinin yeryüzünden silindiğine emin olmuş gibiydi. Dosyasında yazan tek şey Kurucu? idi. Bizden biri olabileceği... Hepimizi büyüleşmişti. Hele ki DNA eşleşmesi ismsiz olsa bile baş kuruculara kadar dayanırken. Bu kadar köklü bir aile yine de aylarca araştırmanın sonunda fotoğrafını tanıyan tek bir kişi bile çıkmamıştı koca Atlantis'te. O uçurumun dibine nasıl gittiğini bırakın, daha önce nerede olduğunu bile bilmiyorduk. 

Bu boyuttaki bir tuval için buraya bir şövale getirmeme gerek yoktu burada yalnızdım bu sayede zihnimle tutabilirdim. Odada uyuyan güzelden başka kimse yoktu, yani dikkatimi kimse bozamazdı. Boyaları açıp yatağın hemen ucundaki masaya yerleştirdim. Tuval havada duruyor bir elimde palet diğer elimde fırça ile uyuyan güzele bakıyordum. Ona baktıkça ellerim sanki kendi kendine hareket ediyormuş gibiydi, fırça darbeleri birbiri ardından hızla geliyordu. Yüzünün hatlarını inceliyordum. Kesinlikle genel anlayıştaki bir güzelliği yoktu. Teresa herkes için güzeldi, toplumun tüm güzellik kriterlerini karşılıyordu. Öte yandan bu kız öyle değildi, farklı ama çekici bir şeyler vardı onda.

Belki de asimetrik yüzüne düşen güneşin ışık ve gölge uyumunu seviyordum belki de en başta onu bulmamı sağlayan örümcek ağının bir etkisiydi. Belki de yalnızca gizemli olduğu içindi. 

Saatlerdir buradaydım ve resim yapıyordum. Bir anda kapının açılması dikkatimi dağıtmış tuvali neredeyse düşürmeme neden olmuştu. Teresa gülümseyerek içeri girdi.

"Burada olduğunu biliyordum. Bana yalan söyledin. "

" İlk başta gerçekten basketbol oynayacaktım, sonra bir şey beni buraya çekti. "

" Diğer seferlerde olduğu gibi mi? Ethan, bence platonik aşk yaşayacaksan da uyuyan güzelin uyanmasını beklemen iyi olur. Ölürse fazla üzülmeni istemem. " dedi Teresa sonra kapıyı açtı." Burası o kadar fazla boya kokuyor ki kızın yaşayacağı varsa da boya kokusundan zehirlenip ölecek. " diye devam etti havalandırma düğmesine basarken. Sonra yanıma geldi." Bakabilir miyim? " diye sordu.

" Henüz bitmedi ama. "dedim ona gösterirken. Saçları ve lacivert elbisesi rüzgarda dalgalanıyor, saçları yüzünün üst kısmını kapatıyordu, kalçasından aşağısını henüz bitirmemiştim.

" Ona taç mı çizdin? "diye sordu Tess gülerek.

" Ona uyuyan güzel diyoruz ve bundan kastın şu eski kitapsa, " dedim kitabın nasıl olduğunu hatırlamak için biraz bekledim. Kral kızını bir uyku laneti ile bir kuleye kapatır ve onu kurtarmak için gelenlerden kurtulmak için kızın bedenini sürekli başka bir yere taşırlar. Ama sürekli gelen, prenses nerede olursa olsun onu pes etmeden arayıp bulan bir prens vardır. Sonunda prens, prensese yaklaşır onun yanına gittiğinde görür ki bu kız efsanedeki gibi güzel değildir. Prens bilmese de babasının prensesi oraya koymasının asıl sebebi prensesin şizofren olmasıdır. Herkes kıza deli dediğinden dolayı kral kızını korumak için boyle bir şey yapmıştır. Prens yine de kızı uyandırır ama kız her şeye öfkelidir, prensi oracıkta öldürür ve atını alıp krallığa gider. Prensin kılıcı da elinde olan prenses saraya girer prenses olduğundan dolayı okçular bir şey yapmazlar ama o birkaç muhafızı öldürür. Babasından intikam almak için babasının karşısına geçen prenses babasının yemek yemekte olduğu dükün oğlunu görür oğlan da ona bakıyordur. Neden olduğu bilinmez oğlan ona yaklaşınca prenses kılıcı yere atar. Prenses bunları yapanın kendi olmadığını başka birinin yaptığını söyler. Kimse onu dinlemez ama kral olanları görmüştür. Hikaye burada biter. Prensesle oğlanın kaderinin ne olduğunu bilmiyordum. Bu hikaye önceden sadece kulaktan kulağa aktarılıyormuş sanırım o zamanlarda sonu kaybolmuştu. Hikayenin basılan versiyonlarında hikayeyi belki bir gün tamamlayan biri olur diye birkaç beyaz sayfa bulunuyordu. " Sanırım sonunda prensinin kaderini öğrenebiliriz. Ama üzgünüm bu kız hiç de deli görünmüyor." dedim uzun bir süre sonra.

"Hikayeyi düşündün değil mi? Ethan o hikayeyi sevmediğini herkes bilir. "

" Sevmiyorum ama gayet geçerli bir nedeni var. "

" Sırf sonu yok diye bir şeyi sevmemezlik yapamazsın. Hem şehir efsanesine göre bir sonu var kral kızla oğlanı ayırır çünkü oğlanın annesi ve kızın babası kızın yapabileceği şeylerden korkuyorlardır. "

" Hayır, bu doğru değil. Sadece şehir efsanesi gerçekten kimsenin anlattığını duymadım. Hem kim çocuk hikayesine böyle kötü bir son ekler. Onların birlikte olması gerekiyor hem kim bilir belki dükün oğlunun da sorunları vardır. "

" Ethan şu an seninle bir çocuk hikayesinin sonunu tartışmayacağım. " dedi Teresa.

" Sen başlattın. " dedim elimle saçını karıştırarak. Sonra çığlık attı.

" Ethan saçımı boya yaptın! Ellerine dikkat et! " diye bağırdı bağırdı. O an ellerimin ne kadar battığını fark etmiştim." Ben gidiyorum. Sen de ortalığı toplayıp yemeğe gidiyorsun. Orada görüşürüz. " dedi

" Görüşürüz. " dedim

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now