5.Bölüm "Sen acı çekemezsin, sana acı çektirirler."

262 16 11
                                    

Soğuk Varlık

5.Bölüm : Sen Acı Çekemezsin, Sana Acı Çektirirler...

*Lütfen medyayı açın*

Üşüyordum, umarsızca istiyordum artık bu dünyadan kurtulmayı. Kalbim bir buz kütlesi gibi donuyor, tüm sıcaklığımı kaybediyordum. Ne ilerisi vardı, ne gerisi sadece bilinmezlik vardı. Şimdiye kadar bildiğim şeyler aslında tüm bilmediğim bilgilerin yansımasıydı. Yıllarca bir gölgeye inanmış, kanmıştım. Gölgenin kendisini görmek istememiştim bile,buna sebep olan kalbimdi. Mantığımı kilitleyen, umuduma ışık olan kalbimdi.  Zira bu denli yara alacağımı bilseydim bir gölgeye değil, gölgenin kaynağına bakmayı denerdim. Gözlerim bana sunulan sonsuz sevgi ile kör olmuşken  hiç bir zaman yargılayamadığım hayatın gerçek yüzünü görememiştim. Geç kalınmışlıklar vardı, yanılmışlıklar vardı. Zaman en büyük pişmanlığımdı belkide. İnanmak istediğime inanarak zamanımı kaybetmiştim. Artık yapabileceklerim kısıtlıydı, ne geri dönüp her şeyi başa sarabilirdim ne de geleceğe giderek olasılıkları kesinleştirebilirdim. Geçmişim bir sır perdesi gibi ruhuma örtünürken, geleceğim bu perdeyi sıyırmak uğruna zamanla savaşıyordu.  Gerçekler acıtır derdi okuduğum tüm kitaplar, bunun nasıl hissettireceğini bilmiyordum. Ancak bu bilmediklerimi zaman bana öğretmişti. Bazen kandırılmak en iyi seçenek gibi gelsede, doğrular saklanmayı sevmezlerdi. Olmuş bir şeyi olmamış gibi gösteremeyeceğimiz gibi hatalarımızıda görmezden gelemezdik. Bunca yıldır kendimi kandırıyormuşum meğersem, sadece kendimi bildiğimi zanneden bir acizdim. Ben kendimi bile tanımazken, geçmişimi nasıl bilebilirdim ki?. Benim için kurulmuş olan dünyam artık son bulmuştu. Kıyamet kopmuş, tüm sevdiklerimi kalbimdeki lavların içine gömmüştüm. Gerçekleri bilmek, kendim hakkındakileri bilmek acıtıyordu. Fiziksel olarakta, ruhsal olarakta. Sandıklarım aslında sanmadıklarımın bir yanılmasıydı. Bilememek, aslında bildiklerimin saklanmasıydı. Yıllardır saklananan ben, artık ait olduğum karanlığa gömülmüştüm. Ruhunu kaybetmiş, kasvetli diyarda oturmuş leşlerin kokusuyla ağlıyordum. Bu durumda ağlamak en iyi seçim yoluydu bana göre, kirimi akıtmak yapabileceklerimden fazlasıydı. Bizler yapabileceklerimizin fazlasını yapıyorduk aslında. Kalp kırmak yerine, kalbe acı verebiliyorduk. Mutlu etmek yerine,mutsuz edebiliyorduk. Duygularımızla hareket etmek yerine mantığımızıla hareket edebiliyorduk. Bu dünyadaki en tehlikeli varlık aslında bizlerdik. Korktuğumuz; yılanlar, böcekler, kaplanlar bizden daha masum ve temizdirler. Korkmamız gereken kendimizdik. Kendimize bakarak, yapabileceklerimizden korkmalıydık. Zere bir insan bir insanı yok etme iç güdüsüne sahipti. Yapacaklarından gocunmaz, aksine zevk alırdı. Biz buyduk, düşünmeyi unutan bir nesildik. Hisler bir girdapta son bulurken, mantık ödetiyordu bunu bize. Ve ben artık sıcak değildim. Bir sıcak soğuk göz yaşları dökmezdi. Bunu biliyordum, bir sıcak kendisini soğuğa teslim ediyorsa en başından beri sıcak bildiği kendisi aslında bilemediklerinde gizlidir. Ben bir çift katil göze muhtaçtım, ben soğuğun efendisine muhtaçtım.

Bedenimdeki ağrı çoktu, kaslarım kıpırdamama izin vermiyordu. Nefes almak bile ciğerlerimi yakarken, nasıl hayatta kaldığımı merak etmiştim. Bir şey hatırlayamıyordum, sorunda buydu ya! Hatırlayamadıklarım pişmanlığımdı. Bir kaç kez kuru dudaklarımı yaladım, bedenim su ihtiyacı ile kavruluyordu. Ateşin yanındaydım, ama bu ateş yakmıyordu. Aksine onunla olmama izin vererek hislerimle yakıyordu kalbimi.

"İrene! Tanrım neredeyse 3 gündür uyuyorsun."Bu ses?. Gözlerim can alıcı bir yavaşlıkta kendilerini seyire çıkarmışlardı. Beni ilk karşılayan sıcak bir aile tablosu olmuştu. Gülümsedim, ardından gelen acı inleme ile. "Sonunda!."Korktuğum varlık tam yanımda oturmuş kırmızı gözlerini bir an olsun benden ayırmıyordu.

"Se-Sehun.."İsmi dudaklarımdan dökülürken korkuyla vücüma baktım. Bana ait olmayan eşofman ve kazak, pansuman yapılmış bir beden ayrıca yeni yıkanmış saçların kokusu. Bunların hiç birini yapacak kadar ne gücüm vardı nede bilincim yerindeydi. Her şeyin tek bir cevabı vardı, beni kendime getiren Sehun'du. En olmadık anda, en beklenmedik anda oldurmuştu kendini. Şaşkındım, çünkü o yardım etmezdi. O soğuktu, bir sıcak onun canını yakardı. O soğuk rüzgârlarını utanmazca estirirdi. O Sehun'du, bir maskenin altında gizlenmiş şeytanın ta kendisiydi.

"Kulaklarımda o kadar çok yankılandı ki sesin gelmeden duramadım. Ve diyorum ki gelmem bir mucizeye sebep olmuş."Sözleride ruhu gibi boştu, duygudan yoksun ama duyguya muhtaç gibiydi.

"Be-ben...Beni neden evine getirdin? Neden bana yardım ediyorsun Sehun?."Bakışları koyulaşırken göz torbalarından başlayarak kendilerini belli eden siyah ve mor damarlara baktım. Belkide sonumu kendisi getirmek istemiştir...

"Tahmin edemeyeceğin gerçeklerin içindesin küçük. Sana yardım etmiyorum, kendime yardım ediyorum."Bakışları bir an olsun tavana kayarken sertçe yutkunduğunu fark edebildim. Onunda kusuru vardı, kaybettiği ailesi...

"Ailen değil mi?."Gözleri beni bulurken bir an için orada savunmasız, cılız bir Sehun görmüştüm. Hayatın darbelerini kaldıramamış, yere çöken Sehun'u görmüştüm. "Neden soruyorsun?."Sesi titremişti, onun en büyük kusuru ailesiyken benim en büyük kusurum geçmişimdi.

"Çünkü merak ediyorum? ."Alayla gülümserken saniyeler içinde dibimde bitmişti. Burunlarımız birbirlerine değerken işaret parmağını yanağımda gezdirdi. "İnan bana merak iyi değildir küçük."Parmağı yavaşça kalbime inerken soğuk nefesini yüzümde hissediyordum. Ve parmağı durmuştu, tam kalbimin üstünde. "Benim bir kalbim yok, çünkü onu benden söküp aldılar. İrene sen acı çekemezsin, sana acı çektirirler."Uzun bedenini yavaşça geri çekmişti.

Sehun bir rubik küptü sanırım. Ne kadar denersem deneyeyim bir türlü sırrını çözemeyeceğim bir küptü. Vampirler hissetmez sanıyordum, oysa Sehun neredeyse ağlayacak gibiydi. Belkide onlarda bizim gibi olmak istiyordur. "Sehun.."Güçsüz sesim güçlü bir isim ile birleşince ne kadar komik olsada o komik olunamayacak kadar sertti.

"Belkide ölmek isteyeceksin. Ama ölme. Çünkü onlarda bunu istiyor."Büyük odadan çıkmadan önce söylemişti. Hoşnutsuz bir ifade ile tavana baktım, bu oda Sehun'undu. Onun yatağında onun giysileri içinde ne kadar eve ayak uydurabiliyorsam o kadar ayak uyduruyordum. Tavandaki ailesiydi, onlara ne olmuştu? Sehun'un zaafı ailesi ile neden bana yardım etmişti?. Kafamdaki sorular kendilerini yavaşça sustururken gözlerim kararıyordu.

Buda nesiydi?...

~~~

Merhaba! ~Ben yazarınız Hira. Sizleri beklettiğim için özür dilerim. Çok beklettim farkındayım. Artık böyle olmayacak diye umuyorum. Sayfanın adminlerindende Özür dilerim. Lütfen mutlu olun, mutluca okuyun :").

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Soğuk Varlık•HunRene•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin