Three: you think, can I bear this pain?

4.9K 421 75
                                    

Son bir yıldır hiçbir farklılık olmuyordu.

Alex, akşam yemeğinden önce yanıma oturuyor ve iğnesini yapıyordum zamanla azalan konuşmamız beni yeterince tedirgin ediyordu. Alex, kafasını camdan çıkardı. Şu on gün içinde sürekli olarak olumsuz cümleler sarf ediyordu. Sanki inancı kalmamış gibiydi.

Alex'in en korktuğu sürece geliyorduk. Yumurta toplamına. Genelde, 10 günlük yaptığımız iğneler işe yaramıyordu ve Alex hamile bile kalamıyordu. Derin bir nefes alarak ona baktım.

Evlenirken, onunla bu tür sorunları yaşayacağımızı düşünmemiştim. Kimse düşünmezdi. Biz, mükemmel bir çifttik. Şimdi o mükemmellikten çok uzaktık. Hiçbir şeyi takmadığımız o gençliğe dönmek istiyordum. Alex'in yolun ortasında dans etmekten çekinmediği, birbirimize 500. Şakıyı yapmaktan çekinmediğiniz zamanlara dönmek istiyordum. Alex benim karımdı ve onun gecenin bir vakti sesi çıkmasın diye yorganın altında ağlamasını duymak iğrenç bir şeydi.

Onu ne kadar özlesem de, asla ondan ayrılmayacaktım. Onun bana ihtiyacı vardı.

Alex, kafasını bana doğru çevirdi. "Merak ediyor musun?"

"Hamile kalma olasılığını mı?"

Alex incilmiş bir şekilde gülümsedi. "Evet."

Alex eğer bir daha yıkılırsa kalkamazdı. Ben asık o zaman ne yapacaktım bilmiyorum.

&

Alex ayaklarını hareket ettirdi. Masanın üzerinde duran fetüslere bakıp duruyordu. Uzun tırnaklarını sürekli eline geçiriyor, dudağını dişliyordu. Derin bir nefes aldım.

Doktor içeri girdiğinde Alex hareket etmedi bile. Doktor masaya oturduğunda ellerini göğüsünde bağladı. "Pekala, söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum."

Doktora baktım. Alex kafasını eğmiş bir şekilde sandalyede oturuyordu. Doktor, dudağını ısırdı. "Bay ve Bayan Hemmings, bunu üzülerek söylemek zorundayım ki..."

Alex birden yanımda ağlamaya başladı. Elini sandalyenin kollarını vurdu. Bir anda çantasını aldı ve hızlıca odadan çıktı. Yutkundum. Doktor yüzüme baktı.

"Üzgünüm."

Kafamı salladım. Yavaş adımlarla odadan çıktım. Koridorda yürürken ağlamamaya çalıştım. Hangisi için ağladığımı bilmiyordum. Alex'den asla çocuğum olamayacağı için mi? Yoksa Alex'in ağlamaklı geçen depresyon hayatına şahit olacağım için mi? Ben nasıl Alex'i ayakta tutacaktım? Bunu istiyordu. Ellerimi yüzüme kapattım. Omzumu duvara yasladığımda kesik kesik nefesler aldım.

"Hayır, ağlama!"

Ağlamamak için koridorda hızlı adımlar attım. Daha sonra yönümü değişitirp arabaya doğru yürümeye başladım. Hastane kapısına yaklaştığımda, Alex yerde oturmuştu. Bir sürü insan onun etrafında toplanmıştı. Koşarak hastaneden çıktım ve insanları ittirerek, Alex'in yanına gittim. Dizlerimin üzerine çöktüm ve Alex'i kaldırmaya çalıştım.

"Tamam güzelim, geldim. Haydi gidelim."

Alex çantasını yere hızlıca fırlattı. "Neden ben?"

Birden yere elini vurmaya başladı. "Neden, neden, neden..."

Birkaç hemşire bize doğru geldiğinde elimi siper ettim. "Hayır dokunmayın."

"Tanrı beni mi sınıyor? Ben daha ne kadar sınayacak?"

Bağırıyordu ve ona tek yaptığım sarılmaktı. Herkes bizi izliyordu. "İşinize dönsenize! Ne izliyorsunuz?"

Ona sarılmaya çalışırken, Alex bana vurmaya çalıştı. "Bırak beni! Seni hak etmiyorum."

Sleep with meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin