Bölüm 26

328 32 61
                                    

"Günaydın Selami abi."

"Günaydın İlhan, nereye böyle?"

"Babaannemin evini temizleyeceğim. Kendisini kaybedeli on beş gün oldu."

"Başın sağ olsun yeğenim."

"Sağol abi."

"Yardım edeyim mi? Acil bir işim yok."

"Zahmet olmasın abi."

"Zahmetine koyayım sana bir şey olmasın."

"Bir şey mi dedin abi?"

"Yok canım, ne zahmeti dedim."

Selami ve İlhan temizleyecekleri eve doğru yola çıktılar. Selami'nin başına nasıl bir iş açsam diye düşünürken, aklıma masallarla ilgili yaşadığı tecrübe geldi. Bu sefer masalı ben seçecektim.

Eve vardıklarında İlhan'ın babaannesinin evinin ne kadar eski olduğunu gördüm. Neredeyse dinozorların zamanından kalmaydı. Evin tavan arasından başlamayı öneren Selami, başına geleceklerden bihaber kolları sıvamıştı.

İlhan temizlik malzemelerini almak için aşağıya inince, fırsat bu fırsattır dedim ve Selami'yi korkutmaya çalıştım.

Önce Selami'yi yerinden sıçratacak birkaç ses çıkarttım. Yerde sürünen zincirler, duvarların içinden gelen vurma sesleri...

Selami'nin sinirleri gerilmişti ama henüz kaçmamıştı. Karanlıktan kendisine doğru sürünerek gelen siluetleri gördüğünde, Selami'nin bağırsakları kendisine ihanet etmeye hazırdı. Geri geri kaçarken ayağı bir şeye çarptı. El yordamı ile devirdiği şeyi tuttuğunda, bunun eski bir kandil olduğunu gördü.

Antikacıya satılırsa iyi para kazanacağını düşünen Selami, kandili eliyle sildi. İçinden duman çıkmaya başlayınca panikle yere attı. Duman çoğalıp yoğunlaştı ve bir cine dönüştü.

"Dile benden ne dilersen?"

Selami karşısında duran yaratığa dikkatle bakıp, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Hadi ama acele et sahip, daha bir sürü yere uğramam lazım."

"Ha?"

"Az kibar ol Selami" dedim. "Cin senden cevap bekliyor."

"Bu kim yazar?"

"Bana ne soruyorsun ona sorsana."

"Kimsin birader?"

"Dile benden ne dilersen?"

"Allah Allah akıldı bu ya. Diyorum ki adınız kim?"

"Selami adınız kim ne demek?"

"Anla işte kafam karıştı."

"Dileğin adımı mı öğrenmek sahip?"

"Evet."

"Emin misin?"

"Evet."

"Son kararın mı?"

"Evet."

"Üç evetle sizi uğurluyoruz."

"Ben bu yarışmayı bir yerden hatırlıyorum ama ..."

"Selami bırak yarışmayı filan, sanırım sen Alaattin'in sihirli lambasını buldun. Bu da içinden çıkan cin."

"Töbe töbe ben cinden korkarım. Çıktığı yere girsin."

"Selami o ne biçim laf. Biri sana çıktığın yere gir dese hoş olur mu?"

"Olmaz tabi. Peki bu şey nasıl çalışıyor?"

"Önce anahtarı kontağa sokacaksın, ardından çevirip marşa basacaksın. Araba mı lan bu? Cin bu cin. Ne dileğin varsa söyle ona."

"Kaç dilek hakkım var?"

"Üç" dedi cin.

"O zaman ilk dileğimi söylüyorum. Yazar yazamasın."

"Oha! Ne yaptın sen Selami? Ben yazamazsam seni kim yazacak? Kaybolup gidersin."

"Öyle mi? Vazgeçtim o zaman. Yazar yazsın ama sadece akıllı olsun canımı sıkmasın."

"Emrin olur sahip" diyen cin ilk dileği yerine getirdi.

"İkinci dileğim, dünyanın en zengin karakteri olayım."

"Emrin olur sahip."

Selami bir anda yere çöktü. Ceplerinden altın fışkırıyordu ve ağırlığı kendisini çökertmişti. Çevresindeki alan altınlarla dolmaya devam etti.

"Son dileğin nedir sahip?"

"Bağımsız bir karakter olmak. Yazarın kontrolünden çıkmak."

"Emrin olur sahip" diyen cin son isteği de yerine getirip, lambaya geri döndü.

"İstediğin oldu Selami bey, sıradaki macera hakkında ne düşünüyorsun?"

"Vay bey olduk ha, iyiymiş. Sıradaki macerayı neden bana soruyorsun?"

"Artık bağımsızsın ya, sen karar vereceksin."

"Valla mı?"

"He valla."

"O zaman beni Victoria Secret modelleri ile birlikte bir maceraya gönder."

"Olur, Serap sorarsa ne diyeyim?"

"Sana iç çamaşırı bakmaya gitti dersin."

Selami yeni sahip olduğu özellikler ve altınlarla coşmuştu. Altınların gerçek olduğundan şüphelenip birini ısırınca, ağzına çikolata geldi.

"Bu ne ya? Kandırıldım" diye isyan etmeye başladı. Cin lambadan çıkıp bana göz kırparken, ben de katıla katıla gülüyordum.

"Ya Selami sen harbiden gerzeksin. Benim kitabımda benden mi kurtulmaya çalışıyorsun. Al eline şu eldivenleri, başına da bu tülbendi bağla. Hadi kızım başla temizliğe."

Selami şansına tükürerek temizliğe başlarken, ben de cini ve lambayı Alaattin'e geri gönderdim. Ödünç verdiği için teşekkür etmeyi de ihmal etmedim.

-DEVAM EDECEK-

Yayımlanma tarihi: 14.06.2016

Kelime sayısı: 589

Günaydın Selami abi (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin