1.3

701 83 13
                                    

Sabahın beşinde çalan telefonuyla uyanmıştı ChangKyun. Zorlukla telefonunu bulup ekranı açtı. Aniden gelen güçlü ışıl gözlerini acıtmıştı. Ekran parlaklığını azaltıp gelen mesaja baktı. Mesaj HoSeok'tandı.

H: Uyan ve bir an önce hazırlanıp hastaneye gel.

C: Saat daha beş, ne diye uyandırıyorsunuz beni?

H: Kaldır kıçını da hastaneye gel. Yapacak işlerin var.

C: Kendi işinizi kendiniz halledemiyor musunuz? Hatırlatırım ben sizin köleniz değilim.

H: Ne var sanki gelip bana yardım etsen?

C: Olmaz, uykum var. Yorgunum ben.

H: Aman be, ne halt yersen ye. Ben gidip başka bir stajyer bulayım.

C: Bence de. Size kolay gelsin.

H: İyi uykular.

ChangKyun telefonunu kilitleyip yatağın diğer ucuna fırlattı ve tekrar tatlı uykusuna döndü. Yaklaşık iki saat kadar sonra tekrar uyanacaktı.

Saat yedide alarm çalmıştı ve ChangKyun yorganını tekmeleyerek yataktan kalktı. Savsak adımlarla banyoya ilerleyip sıcak bir duş aldı. Her zamanki gibi diğer ev arkadaşlarından önce uyanmıştı. Tüm işlerini halledip mutfağa gitti ve birkaç şey atıştırdı. Evden çıkmadan önce ev arkadaşlarından birine evden çıkacağını haber verip hazırladığı sırt çantasını aldı ve çıktı.

Yaklaşık yirmi dakikalık bir taksi yolculuğu sonunda hastaneye gelmişti. Hızlı adımlarla hastaneye girip soyunma odasına gitti. Hastane kıyafetlerini giyip kantine indi ve uykusunun açılması için bir kahve alıp boş bir yere oturdu.

HoSeok, ikinci defa verdiği kahve siparişinin bir türlü gelmemesi üzerine sinirle kantine gitmişti. ChangKyun'un da orada olduğunu görünce kahvesiyle birlikte onun olduğu masaya gidip karşısındaki sandalyeye oturdu. ChangKyun onun geldiğini görünce hafifçe gülümsedi.

"Günaydın efendim."

"Sensin günaydın."

"Keyifsiz gibisiniz."

"Evet, fazlasıyla hem de. Diğer stajyere iki defa bana kahve getirmesini söyledim ama ikisinde de getirmeyip beni kantine gitmek zorunda bıraktı."

"Spor yapmış oldunuz işte, fena mı? Bütün gün o sandalyede oturup her tarafınızın tutulmasına sebep oluyorsunuz. Göbek yapacaksınız yakında."

"Ben mi göbek yapacağım? Gözlerin kör herhalde, vücudumu görmüyor musun?"

"Ben göbeklisiniz demedim, böyle devam ederseniz göbek yapacaksınız dedim."

"Kelime oyunları demek... Fazla zekisin."

"Biliyorum, zekam sizin için fazla."

"Ukala bücür."

"Tabi kendinize yediremediniz. Anlıyorum sizi."

"Kes sesini."

ChangKyun kıkırdayarak bardağında kalan son bir yudum kahveyi de içerek masadan kalktı ve kantinden çıktı. HoSeok ise sinirle ve hala isimlendiremediği tuhaf bir hisle arkasından bakakalmıştı.

Excluded [WonKyun]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin