0.7

692 76 9
                                    

ChangKyun ve HoSeok çağrı cihazlarına gelen çağrıyla acile koşmuşlardı. Bu seferki hastanın durumu bir öncekine göre biraz daha iyiydi. En azından hasta tek parçaydı.


HoSeok bir yandan hastaya müdahale ederken diğer yandan da ChangKyun ve diğer çalışanlara emirler yağdırıyordu. ChangKyun bir an eli ayağına dolaşmış gibi hissetti ve olduğu yerde donakaldı. Kendisine söylenenleri duyuyordu ama beyni algılamayı reddediyordu sanki. Neler yapılacağını anlamakta zorlanıyordu, HoSeok'un sesi çok geriden geliyordu.


Hasta başka bir doktor tarafından ameliyata alınınca HoSeok sinirli bir şekilde gelip ChangKyun'a bağırmaya başlamıştı. ChangKyun aniden kulağının dibinde oluşan yüksek sesle yerinden sıçradı.


Acilden çıkmadan önce HoSeok, ChangKyun'u sertçe itmişti. Hala ne dediğini tam olarak anlayamıyordu. Beyni bu acele davranışlar karşısında iflas etmiş gibiydi. Sadece boş boş etrafa bakınıyordu.


"SANA DİYORUM! DUYMUYOR MUSUN BENİ!"


"B-ben üzgünüm e-efendim. İ-izninizle g-gidebilir miyim?"


"DEFOL GİT BURADAN!"


ChangKyun savsak adımlarla acilden ayrılmıştı. Nihayet dinlenme odasına geldiğinde kendini aceleyle koltuklardan birine atıp zihnini boşaltmaya çalıştı. Bir anda neden öyle donup kaldığını anlayamamıştı.


Yarım saat kadar sonra çalan telefonuyla silkelenip kendine geldi. Arayanın HoSeok olduğunu görünce hemen uzandığı yerden kalktı ve üstünü başını düzeltti. Sanki onu bir yerden izliyormuş gibi hissediyordu.


"Efendim?"


"Odama gel. Derhal."


Söyleyeceğini bitirdikten sonra telefonu ChangKyun'un suratına kapatmıştı. ChangKyun bir anda hareketlenip hızlı adımlarla HoSeok'un odasına yönelmişti.


Odanın önüne geldiğinde kapıyı üç kere tıklattı ve içeriden 'gel' komutunun gelmesini bekledi. Birkaç dakika sonra odadan bir hemşire çıkmıştı. ChangKyun bir an olayı anlamlandıramasa da sonradan 'Büyük ihtimalle bir hastanın durumunu konuşmuşlardır.' diye düşünmüştü.


"İçeri gel."


ChangKyun, onun sesindeki siniri fark edip korkak adımlarla içeri girmişti. Masasının birkaç adım gerisinde başı öne eğik bir şekilde işiteceği azarları bekliyordu.


"Sen bu mesleği seçerken kendi kişiliğini, olaylara karşı verdiğin tepkileri filan göz önünde bulundurdun mu?"


ChangKyun bu soruya karşı sessiz kalmıştı. Çünkü biliyordu ki konuşursa her şey daha kötü olacaktı.


"Sana bir soru sordum."


"Üzgünüm efendim. Ne yaparsanız yapın haklısınız."


"Git bana bir kahve getir. Sana vereceğim cezayı düşünmeliyim."


"Peki efendim."


ChangKyun hızlı adımlarla odadan çıkıp aynı tempoda kantine gitmişti. Kahveyi alıp odaya geri döndü ve HoSeok'un masasına titreyen elleriyle bıraktı.


"Benden bu kadar korkmana gerek yok."


"P-peki efendim."


"Sana bu seferlik hafif bir ceza veriyorum. Bir hafta boyunca gelen hiçbir hastayla ilgilenmeyeceksin ve her zamanki gibi benim ayak işlerimi yapmaya devam edeceksin. Hatta belki biraz daha ağırlaşabilir ayak işlerim."


"Anladım efendim. Görevimi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışacağım."


"Öyle yapsan iyi edersin."

Excluded [WonKyun]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin