13. bölüm

4.2K 352 211
                                    

*Bu hikayedeki Kai'nin Exo Kai olmadığını hatırlatmak istedim :> *
*

Termosta hazırlanan sıcak yeşil çayı içerken Sehun hala yanımdaydı. Konuşmaya ihtiyacımız yoktu, sadece yanımda olması bile büyük mutluluktu. Her ikimiz içinde.

"Döndüğümüzde, işten çıkacaksın değil m?" Sanki laf arasında söylüyormuş gibiydi ama elindeki kağıt bardağı sıktığını görebiliyordum. Ona dönüp mimiklerini tarttım. Kesinlikle çıkmazsam kavga çıkaracaktı. Tekrar.

"Çıkmalı mıyım?" Sorduğumda kaşı seğirmişti ve bu beni istemeden güldürmüştü. "Luhan... O adama güvenmiyorum" Biraz daha ciddi bir şekilde konuştuğunda yutkundum. Beni düşünüyordu biliyordum ancak ne ben lise zamanlarımdaki o aptaldım ne de Kai o zamanlarda olduğu gibi zorbaydı.

"Güvenmen gerekmiyor bende yetişkinim Sehun. O sersem küçük çocuk değilim" Elimi kaldırıp yanağına koyduğumda başını eğdi ve yanağına yasladı. "Biliyorum ama bir işe ihtiyacın bile yok Luhan" İnatla tutturuyordu ve garip bir şekilde benim için endişelenmesinden haz alıyordum.

"Düşüneceğim ama bunun Kai ile ilgili olduğunu düşünme. Sadece orada çalışmayı sevdim" Bayan Yoo'nun şefkatini, baristaların kahve yaparken söylediği çılgın şarkıları ve devamlı gelen müşterilere alışmıştım. Kai artık eski Kai değildi, belki yakın olmazdım ama arkadaş olabilirdik.

"Ama sen çalıştığın sürece seni göremem!" Göz devirirken elimi çektim. "Zaten Eun Ra ile beraberken beni göremiyorsun Sehun" Bakışları bir süre Aurel ile kanka olmuş kız arkadaşında gezdirdi. "İlişkimizin iyiye gitmediğini biliyorsun" Kaşımı kaldırıp baktığımda gerilmişti. "Yani aranız iyi olsa umursamayacaksın beni?" Sinirle solurken elindeki sıcak çayı bir dikişte içti ve bardağı tekmeleyerek uzağa savurdu.

"Yeri ile bütün gününü geçiren ben değilim Luhan ayrıca onu öptükten sonra dudaklarını sildiğini gördüm. Ondan hoşlanmıyorsun bile!"

Gözlerim şaşkınlıkla büyürken ona baktım. İleri gidiyordu. Uzağa fırlattığı bardağı almak için yanından ayrıldığımda kolumdan tuttu. "Öyle demek istemedim" Kolumu avuçlarından çektim ve bardağı alıp tekrar yanına geldim.

"Ondan hoşlanıyorum sadece... O sırada öpüşmek istememiştim. Sabahtı ve ağzımda garip bir tat vardı tamam mı?" Bahanelerimi sunarken beni arkasına aldı ve bedenimi kendi bedeniyle kapatıp dudağıma bir öpücük bıraktı.

"Sabah seni iki kez öptüm Luhan, hiç birinde silmedin. Geçtiğimiz sabahlarda ise birbirimize kondurduğumuz öpücükleri severek kabul ettin. Bahane uydurma o kızı sevmiyorsun" Umursamaz bir şekilde söylediğinde dudağına minik, tatlı bir tokat attım utanarak.

"Kes sesini" Gözümü devirip yanından ayrıldım. Kavga etmiş sayılmazdık öyle değil mi?

Kalan vaktimi Yeri ile geçirirken Sehun'un sözleri kulaklarımda çınlıyordu. Haklıydı. Sehun'u sevdiğim gibi sevmiyordum Yeri'yi. Doğrusu Sehun'un da Eun Ra'yı böylesine sevdiğini zannetmiyordum. Ama bir şekilde hayatımıza devam etmeliydik.

Sehun'dan olabildiğince romantik olarak uzaklaşmam gerekti. Sadece arkadaş olamaz mıydık? Ya da direk sevgili? Neden ortasında, henüz isim bile koyamadığımız bir ilişki içerisindeydik içimden isyan ediyordum.

 "Harikaydı değil mi? Dönmek istemiyorum!" Yeri neşeyle söylerken gülümsemeden edememiştim.

Harika mıydı? Emin değildim açıkçası.

Bu öpücük işi hala bile büyütülüyordu ve Sehun rahatlıkla beni öpüyordu. Ama benim hissettiklerimi hissettiğini düşünmüyordum. Belki kendi kuruntumdu ama Sehun için bu öpücükler yanaklarıma, burnumun ucuna ve saçlarıma bıraktığı öpücüklerden farklı değildi bence.

Len Priatelia:: HH ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin