3. Bölüm

4K 387 142
                                    

Burnumuza gelen enfes tavuk kokuları içinde menüye hızlıca göz atıp garsonu çağırdım ve sipariş verdim. Sehun'da kendi isteğini söylerken ben geldiğimiz kafeyi ve arada çaktırmadan Sehun'u seyrettim.

"Bak sendenim unutma, cebimde beş kuruş yok" komik tavuk desenli peçeteleri de kafe ile beraber incelerken söyledim ve elimden peçetenin çekilmesiyle ona döndüm. Parmaklarımızın birbirine değmiş olduğunu göz ardı etmeye çabamı söyleme gereği duymuyorum... 

"Sevgilinkini de mi ben ödeyeceğim?"

Homurdanarak söylediğinde Yeri kıkırdadı. "Ben bizimkini öderim." Onları unutmuştum... Sadece ikimizin olacağı hayaliyle gelmiş olsam da yanımızdaki iki kızı da unutmuştum. Onlar kendi aralarında kıyafetlerinden ve arada bizim hakkımızda bir şeylerden bahsederken ben tekrar Sehun'u seyrettim.

"Neden buraya gelmek zorundaydık, ben tavuk eti yemem"

Eun Ra mırıldanırken kendimi göz devirmekten alıkoyamamıştım. Aklımda binbir türlü işkence çeşidi canlanırken sustum. "Buraya gelmek zorundaydık çünkü canımız tavuk çekiyordu, seni zorlayan olmadı bebeğim" Ben zaferle sırıtırken Eun Ra masadan hoşnutsuzlukla kalkıp lavaboya gideceğini söyledi. Ardından Yeri'de onu takip ettiğinde rahat nefes almıştım.

"Neden onlarla beraberiz?" Sehun sorduğunda ellerimle kendisini gösterdim. "Eun Ra kuyruk olunca sana, Yeri'de peşi sıra geldi işte." Aklıma gelenle gözlerim bileklerimize kaydı. "Bileklikleri sen aldın! Sakın ama sakın Yeri'ye söyleme"

Ona almadığımı öğrenirse eminim kızacaktır haklı olarak. Cebimde para kalmamasını yurt ödemesi bahanesiyle kapamaya çalışsam da pek inanmışa benzemiyordu pekala. "Neden, bunları sen aldın oysa ki?" Bana piç gülümsemelerinden birini yaptığında bileğini tutup bilekliği çıkarmaya çalışırım.

"Seni sikerim, o benim!" Sehun söylediğinde etraftakiler ayıplasa da umursamadım ve elinden almaya çalıştım. Nafile bir şekilde çabalasamda ellerimi avcunun içine hapsedip şu sırıtışlarından birini yaptı yine. "Tamam ben aldım ama şöyle bir sorun var Luhan, daha dün çift eşyası almadığımız için Eun Ra ile kavga etmişken seninle aynı bilekliği takıyor olmamı nasıl açıklayacağız?"

İşte bu sorundu...

"O bileklikler ne?" Eun Ra geldiğinde direk sormuştu ve ikimiz de büyük gözlerle birbirimize bakıyorduk. Evet çok güzel!

"Aynen Sehun bu bileklikler ne?" Şeytani bir ifadeyle sorduğumda tek kaşı seğirdi ve bana sinirli bir şekilde baktı. "Bir arkadaşımın hediyesi, hepimizde var. Çift eşyası değil yani" Kesinlikle yutmadım, yutmadık, yutmadılar. Bu ne biçim bahaneydi? Zilyon wonluk Cartier takan arkadaşımız mı var bizim?

"Kim onlar? Çok pahalı bunlar." Yeri gayet masum bir şekilde sorduğunda içimde kötü bir duygu büyüdü. Ona yalan söylüyor olmak beni üzdü. O kadar saf ve masumdu ki içimden kendime sövmeme engel olamıyordum. Ancak aksi gibi, Eun Ra biraz daha uyanık bir kızdı.

Pekala güzeldi, oldukça güzeldi. Hatta yalan olmasın, kalçalarını ve göğüslerini ara ara gözetlediğimi itiraf etmeliyim. Ve bu güzelliğine uyan tilki gibi sivri bir zekası vardı. Tek kaşı kalkmış bileklerimize bakarken omuz silkti.

"Bende istiyorum, bizde alalım." Bencillikle söylediğinde Sehun'un kaşları bir kez daha seğirdi ve ben elimde olmadan kıkırdadım. "Tavuklar geliyor, yaşasın!" Yapay gülüşümle son anda fark ettiğim garsona umut dolu gözlerle baktım. Bizi kurtarmıştı!

"Buraya gelmek dahiyaneydi gerçekten"

Eun Ra önündeki salatayı dürtüklerken somurtuyordu. "Fena mı sevgilim, diyet yapmak istiyorum diyordun. Bir yerden başlarsın." Sehun bana göz kırptığında ister istemez gülümsedim ancak oldukça buruktu. Ona sevgilim deyişi bile korkunç bir acı saplıyordu içime. Ellerim istemeden yumruk oluyor ve biraz uzamış tırnaklarım avuçlarıma batıyordu. 

Len Priatelia:: HH ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin