2. Bölüm

4.4K 377 134
                                    

"Neden bu kadar sabırsızsın?"

Zilyonuncu bilekliği gösterirken Yeri, ben sabırsızlıkla mağazada dışarıyı izliyordum. Ayaklarım yeri dövüyordu ve her 50 saniyede bir Yeri'yi 'bitmedi mi' diyerek sinir ediyordum. Yemek yemiştik, gezmiştik ve onlarca çift eşyası almıştık ancak durmuyordu. Saat 11'e geliyordu ve açık AVM'lerden birine girmiş çift bilekliği bakıyorduk.

"Sadece yoruldum, artık seni eve bıraksam?" Sıkıldığımı belli etmek istercesine gözlerine baktığımda elindeki okuyamadığım kadar çok sıfırlı bilekliği bıraktı ve yerdeki poşetlerden ikisini alıp mağazadan çıktı. "Tut şunları, lavaboya gidip gelicem. " Elindekileri, ellerime tutuşturdu ve tuvalete doğru yürümeye başladığında sinirle ofladım.

Tekrar mağazaya girdiğimde önümdeki zibilyon won değerindeki bilekliklere baktım. Bu kadar istediği bilekliklerin nasıl bir şey olduğunu dikkatlice incelemek istedim hatta belki özür niyetine satın alabilirdim. Satıcıdan bir çifti istediğimde inceledim. Gerçekten ama gerçekten güzeldi. Parası da 3 aylık harçlığım kadardı ama güzeldi.

"Bunu genelde erkek müşterilerimiz beğeniyor" Elimdekini işaret etti. Yeri'nin baktığı bilekliklerden güzeldi elimdeki. Deli becerdi ya beni, ne cesaretse aldım ve birini hediye paketi yaptırdıktan sonra diğerini de çantama attım.

Elveda 3 aylık harçlığım...

Sonunda mağazadan çıkıp banklardan birine oturmuş beklerken Yeri geldi ve beraber sessizce onun evine doğru yollandık. "Ev arkadaşım sevgilisine gitti" Söylediğinde yanıp sönen trafik lambalarından onun yüzüne çevirdim bakışlarımı. "Ve?" Bana çatık kaşlarının ardından baksa da tebessüm edip koluma girdi. "Ve... Diyorum ki bu gece bende kalmak istemez misin?" Kısık bir sesle söylediğinde bunun baştan çıkarıcı sesi olduğunu ayırt ettim ve gülümseyerek baktım yüzüne.

"Hayır, yani olmaz bugün. Yurda dönmeliyim" Pekala ters köşe yapan bir piç olmuş olabilirim. Benim gülümsememe kanıp umutlanmışsa da, şimdi yanımda sessizce yürüyordu.

*

Ellerim dudaklarıma gittiğinde yavaşça sildim farkında olmadan. Sehun'un dudaklarını hayatımda bir kez tatmıştım. Lisede çocuklarla içip içip oynadığımız şişe çevirmecelerden biriydi. Cesareti seçmiş ve arkadaşlarımın birinin zoruyla Sehun ile ateşli bir öpüşme yaşamıştık.

Fakat bunun üstünden uzun zaman geçmesine rağmen tadı hala dudaklarımda gibi hissediyordum. Bu yüzdendir ki, Yeri her öptüğünde farkında olmadan dudağımdaki deriyi kanatırcasına siliyorum. Omzumdaki çantayı hoplatıp yurda girdim ve odama yöneldim hemen. Saat 12 olmadan önce gelmiştim ve bu beni Külkedisi Masalı'ndaymış gibi heyecanlandırıyordu.

Uzun koridoru geçip odaya girdiğimde Sehun yatağımızda duvara dönmüş telefonuyla oynuyordu. Sessiz adımlarla arkasına geçtim ve ensesine minik bir öpücük bırakıp çantamı yere attıktan sonra hemen arkasına uzandım.

"Erken gelmişsin" Telefonundan gözlerini ayırmadan söylediğinde sinirlendim ve telefonu elinden alıp komodine koydum. Ardından bende yorganın altına girip koynunun sıcaklığına sarındım. "Dışarısı soğuk, Yeri yorucu ve ben sıkıldım" söylerken ellerimle sıcak ellerini avuçlamıştım ve ısınmaya çalışıyordum. Dışarıda kalan ayaklarım, ayakkabı içinde üşüye dursun, yüzüm ve ellerim çoktan ısınmıştı.

"Zaten beni sadece sıkıldığın için seviyorsun" Attığı trip karşısında gözlerim büyümüştü. "O ne o? İçine Eun Ra mı kaçtı? Söyle o çirkin cadıya prensesimin içinden çıksın" Onunla ilgilenmem hoşuna gitmiş olmalı, gülümseyip bana döndü tamamen.

"Kavga ettik, şu sıralar biraz çekilmez davranıyor. Regl döneminde midir nedir" Asabi bir şekilde homurdanınca sırıttım ve yataktan kalkıp ayakkabılarımı çıkardım. Ardından pijamalarımı giyerken Sehun'un beni izliyor oluşu biraz utanmama sebep olmuştu.

Len Priatelia:: HH ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin