Bölüm 18

12.3K 510 37
                                    

Multimedia : Miran.

Sizleri bu kadar bekletmeme rağmen beni yalnız bırakmadığınız için hepinize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum sevgili okurlarım. En yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle..

İyi okumalar..


Hiç dudaklarınız konuşmanızı engelleyecek kadar titredi mi sizin ? Ya da kimse tarafından anlaşılmamak nedir bilir misiniz ? Ne dinleyen var ne de anlatan. Etrafımdaki kuru kalabalıktan çıkan sesleri duymuyorum ya da duymak istemiyorum. Algılarımı sonuna kadar kapattım ifadesiz gözlerle duvarı izliyorum. Geleceğim bana sorulmadan tartışılmaya devam ediliyor. Seneler öncesinde olduğu gibi..


Miran ağa arabadan iner inmez soluğu oturduğum tarafın kapısında almış ve kolumdan tutarak arabadan çıkardı beni. Avluya adımımı atar atmaz annem ve teyzemin kollarında buldum kendimi.  Daha sonra Mervan sarılmıştı bedenime. Uzaktaki köşelerden birindeki Benav'ı bulmuştu gözlerim. Dönüşüm onu memnun etmemişti anlaşılan. 'Gelme , git ! 'diyordu bana gözleriyle.
O sırada yanıma gelen abime sarılmıştım sıkı sıkı.
"Affet. Koruyamadım seni canımın içi." diye fısıldadı kulağıma. Yüzüne baktım. Gözleri kan çanağına dönmüştü.Belli ki yokluğumda kendini yiyip bitirmişti.

"Suçu kendinde arama abi." dedim karşılık olarak.

"Nasıl aramam yaralanmışsın !" 

"Önemli bir şeyim yok abi küçük bir sıyrık sadece " 

"Çekilin şurdan " arkadan gelen sese baktım. Roni etrafımdaki kalabalığı yarmaya çalışıyordu.

"Oh be " dedi yanıma vardığında.

"Sende ne ekşınlıymışsın çirkin" dedi boynuma sarılırken. Neşe kaynağıydı resmen. Bu adam kolay kolay yaşlanmazdı.

Babamı görememiştim etrafıma bakındım daha sonra konağın balkonlarına gitti gözlerim.Orada da yoktu. Annem koluma girip eve doğru ilerledi. İçeri geçtiğimizde tüm kuzenlerim ve yengelerim bizi bekliyorlardı. Herkes çok yorgun görünüyordu. Son günlerde yaşananlar herkesi çok yıpratmıştı. Ama hiçbiri ne benim kadar yıpranmıştı ne de benim kadar yorgundu. Hayatım alt üst oluyordu ve benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Üstelik bunda ailemin de payı olduğu halde onlara hiçbir kırgınlığım yoktu. Onları affetmekten başka çarem de yoktu.Çünkü ne olursa olsun onlara sırt çevirecek bir yapıda değildim ben. Kendimden çok sevdiklerimi düşünürdüm onlar mutluysa mutluydum , onlar dertliyse dertli..

Annem hemen dibime oturmuş elimi tutmuştu. Bir hafta sonra olacaklardan habersiz beni bir daha yanından ayırmayacağını söylüyordu. Anneme bakmadım bile. Hepsinin gözlerini üzerimde hissediyor ama hiçbirine bakmıyordum. Gözlerimi karşıdaki duvara dikmiş bekliyordum . Fırtına öncesi sessizlikte denebilirdi buna. En ufak bir harekette bütün öfkemi kusabilirdim.

Bir süre sonra babaannem göründü kapıda. Herkes ayaklanınca bende ayağa kalktım. Bana doğru geldi ve karşımda durdu. Eline doğru eğildim ve uzattığı elini öptüm. Bana baktı ve bir şey demeden odanın başındaki yerine geçti. Şimdi kadro tamamdı işte. Şimdi herkes içindekileri kusabilecekti.

"Bejan" diyen babaanneme döndüm.

"Sen git dinlen." dedi suratıma bakmadan. Konuşulacakları duymamı istemiyordu anlaşılan. Oturduğum yerden yavaşça kalktığımda Mervan da benimle birlikte ayaklandı ve peşimden gelmeye başladı. Tam kapıdan çıkacakken babaannemin sesiyle duraksadık.

"Tu runne ! (Sen otur !)"  dedi Mervan 'a. Mervan kalktığı yerine geri dönerken odadan çıkıp odama giden merdivenlere doğru yöneldim. Karnımdaki yaradan dolayı  yavaş ilerliyordum. Babaannem de herkesi odaya tıkamıştı etrafta yardımcı olabilecek kimse yoktu. Zor bela son basamağa ulaştığımda dinlenmek adına biraz duraksadım.

BejanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin