8.Bölüm (Part2)

149 25 17
                                    

Not: Bir hafta aradan sonra uzun bir bölüm geldi, umarım beğenirsiniz.. (: Oylarınız ve yorumlarınız beni çok çok motive ediyor o yüzden lütfen şu acemi yazarınızdan oylarınızı ve iyi kötü yorumlarınızı esirgemeyiniz.. (: Şimdiden okuyan herkesin yüreğine sağlık..

Gittiğimiz yerden Bornova'ya otobüs bulup gelesiye kadar bittim. İki saattir yoldaydım. Bir de bilmediğimden iyice karıştırdım. Canım çıkmıştı. Neyse ki hava güzeldi. İzmir'in bu halini seviyordum. Şubat ayındaydık ama sanırsın bahar gelmişti..

Eve girerken kendimi büyük patlamaya hazırladım. Ama eve girdiğimde karşılaştığım sessizlikti. Önce Cansu evde değil sandım. Sonra kanepede kitap okuduğunu görüp yanına gittim. Ölmüş falan mıydı? Kapının açıldığını duyup tepki vermemesi.. Kesin bir şey olmuştu.

''Cansu?''

Yanına gidip kanepenin ucuna iliştim. Hala kitap okumaya devam ediyordu. Kitabı indirip suratıma bile bakmadı.

''Aa a.. Cansu hayatım? Cevap da vermiyor bak.. Kime diyorum ben?''

Kitabı çekip aldım. Mecburen suratıma baktı. Trip atıyordu. İnanamıyorum.

''Kızım niye konuşmuyorsun?''

Tek kaşını kaldırarak gözleriyle 'Sence' cevabını verdi. Gözlerimi devirdim. ''Bana küsmüş olamazsın?''

Bu sefer kaşlarını da çatıp burnundan soludu. Sonra da başını 'hıh' yapıp çevirdi. Sanırım bu da 'bak nasıl da güzel küsüyorum' anlamına geliyordu.

''Ya Cansu lütfen ama yapma böyle.. Ben ne yaptım ki?'' Bugün benim sınanmam bitmeyecekti anlaşılan.

''Hadi konuşalım lütfen. Cansu?''

Cevap yok.

''Özür dilerim her ne yaptıysam oldu mu?''

Cevap yok.

Tek kaşımı kaldırıp baktım. ''Demek konuşmamaya kararlısın. Peki. Ben de halbuki Fırat ile ilgili hani şu patronumuz olan Fırat ile ilgili hatta ve hatta Fırat demeyeyim Fırat ve ben yani BİZ ile ilgili bir sürü şey anlatacaktım sana. Ama madem konuşmuyorsun. Bende kalsın.''

Gözleri kocaman açılmış bana bakarken kendimi gülmemek için zor tuttum. Tam yerimden kalkacaktım ki uzandığı yerden doğrulup koluma yapıştı. Allah'ım insanlar benim koluma yapışıp çekmeye ne meraklıydı..

''SEN BİRAZ ÖNCE FIRAT BEY HEM DE PATRONUMUZ OLAN FIRAT BEY İÇİN FIRAT VE BEN Mİ DEDİN BEN Mİ YANLIŞ DUYDUM? HATTA VE HATTA BİZ Mİ DEDİN? AMAN ALLAH'IM DERİN!''

''Oh be sonunda. Nasıl özlemişim şu cırtlak sesini. Bağırışını.'' Onun bir şey demesine fırsat vermeden kendime çekip sarıldım.

''Eh neyse madem bu kadar ısrar ettin, barışıyorum seninle.'' Dedikten sonra o da bana sarıldı. Çok şükür.

''Niye küstün bana?''

''Niye mi küstüm? Derin iki gündür eve gelmiyorsun. Arayıp doğru düzgün haber vermiyorsun. Nerede olduğunu kiminle olduğunu söylemiyorsun.. Ne işin olduğunu söylemiyorsun.. Biz seninle bu kadar uzak mıyız birbirimizden de beni görmezlikten geliyorsun?''

Birbirimizin ellerini tutarken Cansu'nun söyledikleri beni şaşırtmıştı. Hem duygulanmış hem şaşırmıştım. Ağzım açılmıştı. Sonra tekrar kapanmış tekrar açılmıştı. ''Cansu o nasıl söz? Şu son bir yıldır hayatımda senden başka kimim var.. Ne demek seni görmezlikten gelmek olur mu hiç öyle şey? Seni ne kadar sevdiğimi sana ne kadar değer verdiğimi biliyorsun.. Sadece.. Yani iki gündür olaylar o kadar hızlı gelişti ki. Ben bile anlamadım. Bir sürü şey oldu. Başıma bir sürü şey geldi. Haber vermemek konusunda haklısın ama o tamamen benim sorumsuzluğumdan kaynaklanıyor.. Yani bazen beni de merak eden birinin olduğunu unutuyorum.. Yoksa yemin ederim seni çok seviyorum. Seni asla görmemezlikten gelmem. Bu kadar kalbini kırdığım için özür dilerim.''

Geceden Bile KaranlıkWhere stories live. Discover now