5.Bölüm - GÖKYÜZÜNDE..

226 45 26
                                    


Bu Yağmur Sensin İşte 

Burdasın Gökyüzünde.. 

Bazı şeyler gün geçtikçe azalmak yerine gün geçtikçe o gününde getirdiği ağırlıkla artıyordu.

Bazen geçti sanıyordum. Gerçekten. İnanıyordum geçtiğine. Gülüyordum, eğleniyordum. Hayatı yaşamaya çalışıyordum. Sonra bir şey oluyordu. Ufacık bir şey.. Beni yıkmaya yetiyordu. Göğsümdeki sancının 'ben buradayım' demesine yetiyordu.

Geçsin istiyordum. Her normal insan gibi ya da her normal genç kızlar gibi tasasız bir şekilde yaşamak istiyordum gençliğimi. Kendi ayaklarım üstünde durmak için çabalıyordum. Benim çabam sadece ayrı bir şehirde tek başına kendi ayaklarının üzerinde durmak değildi. Benim çabam hayatta tek başına durmaktı..

Siz de bazen yaşıyorsunuzdur.. Sizi heyecanlandıran ya da sizi üzen bir şey olduğunda en yakınınızla annenizle ya da kardeşinizle paylaşma hevesiyle telefona sarılıyorsunuzdur. Ben uyanıp gözümü açtığımdan beri elimde telefon bir numaraya bakıp duruyordum.. Deniz'e.. Ama benim arayacak bir yakınım yoktu. Kimsem yoktu.

Telefonu yatağımın yanındaki sehpaya koydum. Yatakta döndüm. Derin bir nefes aldım. Sahi ben yatağa nasıl gelmiştim? Neyse.. Önemli olan kendi yatağımda uyanmamdı.

Kendimi duşa atıp dün geceye ait her şeyden arındım. Gözyaşlarımın kuruluğunu yanaklarımda hissediyordum.. İyice yüzümü ovaladım. Saçlarımın diplerini kazır gibi ovuşturdum. Belki yanlışlıkla beynimi falan delerdim de tüm yaşananlar şu sıcak suya karışıp giderdi..

Kendimi biraz daha hafiflemiş hissederek banyodan çıktım. Cansu'nun gazabına ne zaman uğrayacağım acaba diye düşünürken onu odamda yatağımın üstünde otururken buldum.

''Günaydın.'' Diye mırıldandım. Yaşadıklarımın ne kadarına şahit olduğuna dair bir fikrim yoktu. O yüzden yüzünden anlamaya çalıştım. Pekala.. Berbat görünüyordu.

''Günaydın mı? Sence gün bana aymış gibi mi görünüyor?''

Yatağa gidip yanına oturdum. ''Dün gece kendimi pek iyi hissetmiyordum. Sen de mi kendini kötü hissettin? O yüzden mi böylesin?''

İnanamayan gözlerle bana baktı. Çenemden tutup yüzümü kendisine çevirdi. Ağlamış mıydı?

''Bana bir şeyler anlatmanın zamanı geldi Derin. Seni dün gece o halde bulduktan sonra.. Ne yaşadın hatta şuan içinde ne yaşıyorsun bilmiyorum. Ama eğer biraz daha içinde tutacak olursan patlayacaksın. Ki bence dün gece patlamışsın..''

Cevap vermedim. Gözlerimden yaş akmadı. Dinledim sadece. İçimde garip bir boşluk oluşmuştu.

''Dün gece seni ne halde bulduğum konusunda herhangi bir fikrin var mı Derin? Seni öyle görünce ne hale geldiğim hakkında ? Ya da bütün gece kafamdan neler geçtiği hakkında?''

Sesimi çıkarmadan yüzüne bakmaya devam ettim. Konuşması, sesinin tınısı beni sakinleştiriyordu. Bir anne edasıyla karşısında çocuğu varmış gibi sakince, korkutmadan konuşuyordu. Bozmak istemedim.

''Lütfen Derin. Lütfen kendini bana biraz anlat. Anlat ki senin yanında olabileyim. Yalnız olmak zorunda değilsin. Yalnız taşımak zorunda değilsin..''

İçime kocaman bir nefes çektim. Başımı iki yana salladım. Sesimin çatallı çıkmaması için öksürdüm. ''Ben.. Üzgünüm. Beni öyle gördüğün için.'' Dudaklarımı yaladım. Düşündüm. Sonra ''Hazır değilim.. Biriyle paylaşmaya, dillendirmeye.. Anlatmaya.. Anlatırken tekrar yaşamaya.. hazır değilim.'' Dedim.

Geceden Bile KaranlıkWhere stories live. Discover now