KARMAKARIŞIK

8 2 0
                                    


Sabah güneşi yüzüme vurduğunda hafifçe gözlerimi kırpıştırdım. Bedenimi usulca Fırat'ın üstünden çekerken gülümsedim. Sanırım biraz yer işgali yapmıştım. Yatağım fazla geniş olmadığı için bütün bir gece ya o benim üstümde yatmıştı ya da ben onun.. Ama yine de günlerdir alamadığım uykumu öyle bir almıştım ki kendimi uzun süreden sonra ilk defa dinç hissediyordum.

''Günaydın.''

Fırat'ın uyku mahmuru sesi beni gülümsetmişti, küçük bir oğlan çocuğu gibiydi. Dışarıdan görünüşüyle şu halinin arasında dağlar kadar fark vardı. ''Günaydın.''

''Özlemişim seninle uyanmayı.'' Beni boynunun altına alarak sıkıştırmıştı. Ben de onu özlemiştim, özellikle de beni ferahlatan kokusunu. Güvende olduğumu hissettiren kokusunu.

Tam bunları dile getirmek için biraz uzaklaşacaktım ki dün gece geçtiğini umduğum ağrı ben buradayım diye çığlık atarak kendini hatırlattı. ''Ah karnım'' diyerek bir anda iki büklüm oldum. 

''Derin? İyi misin? Ne oldu karnına?''

''İyiyim panik yapma dur.'' Anında yatağın içinde dikelmiş çatık kaşlarla bana bakmaya başlamıştı. ''Gerçekten yok bir şeyim bana bir iki dakika müsaade edersen toparlarım.''

''Ne demek yok bir şeyim rengin attı surata bak bembeyaz oldun, gel tutun bana kaldırayım seni.''

Kuvvetli bir nefes alıp vererek ağrıyı bastırmaya çalıştım. İki gündür yaşadığım stresin sonucuydu bu biliyordum. Neden olduğunu da çok iyi biliyordum. Fırat'a tutunarak biraz doğruldum, gülümsemeye çalışarak 'İyiyim bak geçti bile' dedim.

İnanmayan gözlerle bakıyordu bana. ''Doktora gidelim bence.''

''Ay yok artık Fırat. İnsanın karnı ağrıdı diye doktora gider mi hiç? Bence güzel bir kahvaltı yaparsam geçecektir.'' Bu dediğime bende inanmayı çok istiyordum.

''Emin misin?''

''Çok eminim. Hadi Cansu'yu da alalım ikinize güzel bir kahvaltı ısmarlayayım ne dersin?''

Gülümseyerek üstüme geldi, ben kıkırdarken o beni yatağa geri yatırıyordu. Kendi de bir güzel üstüme yerleşmişti. ''Yemezler Derin Hanım. Hemen kalkmak yok. Özledim diyorum seni duymuyor musun?''

''Fırat bak Cansu evde lütfen.''

Burnunu burnuma sürttü. ''Kapı kapalı.''

Ateş basmıştı biranda. Burnunu yüzümün her yerinde dolaştırıyor küçük öpücükler konduruyordu. Omzuma geldiğinde elimle yüzünü kavrayıp yüzüme yaklaştırdım. ''Bende seni özledim. Kirli sakalının elimde bıraktığı hissi özledim.'' Başparmağımı usul usul yüzünde dolaştırıyordum. 

''Gerçekten özledin mi?'' Gözlerini kapayarak, dudaklarını dudaklarıma yaklaştırarak sormuştu bu soruyu.

Tek amacımın Fırat'ı ikna etmek olduğuna kendimi inandırarak dudaklarımı dudaklarına sürttüm. Kaskatı kesilmişti. Ah.. Evet sadece onu ikna etmek istiyordum. Onu ne kadar özlediğime.. Ona ne kadar ihtiyacım olduğuna.. Ona ulaşmak isteyip ulaşamadığımda kalbimin ne kadar acıdığına ama benim onun yerine kendi kalbimi sakinleştirdiğime.. Ona kızmadığıma..

Tüm bunları düşünürken yaşadığım o iki günün sancısı kalbime düşmüştü. Ona şuan bu kadar yakınken yokluğunun beni ne kadar yaktığını hatırlamıştım. Gözyaşlarım gözümden süzülürken ''Çok özledim'' dedim. Üst dudağına bir öpücük koydum. Sonra biraz daha yana kayarak dudağının kenarını öptüm.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 22, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Geceden Bile KaranlıkWhere stories live. Discover now