Arabayı hastanenin önünde bıraktı. Bir görevli gelip arabayı oradan çekti.

"Ne oldu bize?" Zamansız sorusuyla bir anda şaşırdım. Ama elbette cevabım vardı. Geceleri düşünüyordum ya..

"Biz varmıydık ki?" Elini belime koyup beni yanına çekti. Bu hareketi heyecanlandırmıştı ama arabanın geldiğini görünce boşa heyacan yaptığımı anladım.

"Olabilirdik." Yüzüne inanamaz gibi baktım. Bunu bana ne arkadaşız ne de sevgili diyen adam mı söylüyordu.

"Bunu son söyleyecek kişisin" Elini belimden çekmesi için biraz yana çekildim ama belimi bırakmadı.

"Derin,dayanamıyorum." Gözlerine baktığımda yoğun hir duygu gördüm. Yeşil gözlerinin etrafındaki kılcallar neredeyse siyah olmuştu.

Durdum. O da durdu. Hastanenin kapısından giren çıkan bitmiyordu. İşlek bir hastaneydi. Sonuçta Özgür Duman'ın dı değil mi.

"Dayanamıyorsan gideyim Özgür,mecbur değilsin." Geçen koca bir haftanın sonunda dayanamıyorum demişti. Evet gidebilirdim. Özgürden önce nasıl ölümü kabullendiysem şimdi de gidersem kabullenebilirdim.

Gözlerini etrafta turladı tekrar bana baktı. "Anlamak istemiyormusun? Kal diye çırpınıyorum,geçen 1 haftada gideceksin diye aklım çıktı. Gelemedim yanına."

"Gelseydin Özgür" direk gözlerime baktı.

"Gel deseydin Derin." Gel deseydim.. 1 hafta boyunca ne zaman eski halimize döneriz diye düşünüyordum şimdiyse verecek cavabım dahi yoktu.

"Üzüntü yok,sinir yok diyordun." Dudaklarında bir gülümseme belirdi.

"Düşündüm de,neden üzülesin ki." Bende düşünmüştüm. Sonra bulmuştum. Hala aramızda yıkmadığımız duvarlarımız vardı. Mesela ablam...

Sahi Özgür,Tanjuyla samimileşmemizden de mi bir şeyler tahmin etmiyordu. Ona şu an sormalımıydım karar veremiyordum.

"Randevu saati." Bunu konuyu çevirmek için söylemiştim. Evet geçen bir haftada kendime kanıtlamıştım Özgürden hoşlandığımı. Zor olmıştu ama Tanju söyledikten sonra kafamda tartınca bu sonuca varmıştım. O melek gibi bir adamdı. Ondan hoşlanmamak elde değildi.

"Kaçıyorsun." Ona bir cevap vermeden kapıdan içeri girdim. Fuat beyin odasına çıkınca Özgür odaya girmeye yeltendi ama ona engel olmuştum.

"Bekle burada." Aralık kapıdan Fuat beyin sesi duyuldu.

"Özgür bey,buyurun." Özgür zafer gülümsemesiyle içeri girdi.

"Bugün tedavi yapmayacağız Derin'e konuşalım biraz. Oturun oturun." Karşısındaki ikili koltuğa oturduk.

"Derin'i 1 hafta önceden uyarmıştım. Ameliyata hazır olmalısın diye. Düşündüm de neden 14 nisana erteliyoruz ameliyatı. Daha erkene alabiliriz. Tabi istersen."

"Evet bence de erken olmalı." Benim yerime Özgür karara varmıştı bile. Peki ben.. benim kararım neydi.

"Acele etmemiz gereken bir durum mu var?"

Gülüyor Fuat bey"hayır,tümör çapı büyümesi yada dağılması olabilir bu da tehlikeyi artırır. Riske girmek istemem. Ne dersin Derin?"

"Beklesek daha iyi.."

"Derin ne beklemesi? Ne saçmalıyorsun?"

cevap vermedim Özgür'e. Benimde kendimce açıklamam vardı.

"Fuat bey ben sizin yanınıza uğrayacağım." Elimden tutup beni dışarı çıkardı.

Hastanenin kafesine gelene kadar elimi bırakmamıştı. Masaya oturmam için bıraktığında sıcaklığı anında uzaklaştı.

"Ne demem beklesek daha iyi?"

"O masadan sağlam kalkacağım ne malum Özgür?"sözümü kesecek gibi olunca elimle susmasını işaret edip devam ettim.

"Kurtulma ihtimalim kadar ölme ihtimalim de var unutma. Saninle,Tanjuyla Egeyle bile biraz daha zaman geçirmek istiyorum. Keşke diyebileceğim şeyler kalmasın istiyorum. İyileşeceksem ha 3 hafta sonra ha şimdi ne fark eder?"

"Aynaya bakmıyorsundur bile. Gün gün zayıflıyorsun. Gözlerinin altı içeri kıvrılmış. Uzağındayım sanıyorsun ama öyle değil. Başın ağrıyır geceleri. Haplarını dahi düzenli yutmuyorsun Derin. Canım yanıyor seni öyle gördükçe. Dayanamıyorum. Ya gerçekfen büyürse o zaman ne yapacaksın?"

"Madem beni bu kadar çok düşünüyorsun,ablamın yerini bildiğin halde neden söylemedin?"

Gözlerinden bir anlığına geçen siyah kılcallığı gördüm ama kendisini hemen toparladı.

Elini elimle,masanın üzerinde buluşturduğunda hızlı bir şekilde ondan kurtardım.

"Zamanı gelince söyleyecektim."

"Ne zamanından bahsediyorsun sen ya. Yok diyorum anlamıyormusun. Gece uyumadan öleceğim belki ne zaman söyleyecektin ablanın yerini biliyorum diye."

"Kes saçmalamayı"

"Ölmem saçmalık mı? Alış Özgür,bugün varım ama yarına garantıim yok. Biliyorsun sende, ne zamana bırakacaktın ya."

"Ablanın hiçbir şeyden haberi yok. Nasıl söyleyecektim ona. 'Kardeşinin beyninde tümör var tek başına savaşıyor'mu? diyemezdim. Kusura bakma Derin ama ne seni ne de onu üzemezdim."

"Ya yeter!" yükselen sesime insanların bakışları maruz kaldığında kıstım. "Yoruldum beni üzmemeye çalışmandan Özgür. İnan bana üzmemeye çalıştıkça daha beter oluyor."

Kapıda görünen Gurura minnetlerimi ileterek ayağa kalktım. Tam zamanında gelmişti. Hızlı adımlarla yanına gidip elinden tuttum. Biraz afallamıştı. Benim ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu. Tıpkı benim gibi.

Ama rolüne iyi ayak uydurmuştu Gurur. Elimi sıkan elinin altında daha güçlü hissettirmişti beni.

***

Kitap bu bölümden sonra uyuşturucu sahnelerine de yer verecek.

SON SAYFADonde viven las historias. Descúbrelo ahora