Kavuşma Zamanı(?)

479 33 4
                                    

Merhabalar.. Finale çok az kaldı. Gülcan ve Ahmet kavuşsun diye masum mesajlar atanlar; umarım diyorum. 

Bu arada kitap kapağımı yapan @Badbayan'a çok teşekkür ediyorum. Eline, emeğine sağlık 😊

keyifli okumalar. 

Bugün büyük gündü. Ahmet yıllardır boş yere yattığı o pis duvarların arasından çıkıp huzura kavuşuyordu artık. Kendisini yıllardır gözyaşlarıyla bekleyen annesine sarılmak, onu kucaklayıp anne kokusunu içine çekmek için sabırsızlanıyordu.

İşlemleri yapıldıktan sonra eline bavulunu aldı çıkış kapısına doğru yöneldi.

İçi içine sığmıyor, etrafa neşeli gülücükler saçıyordu. Kapıdaki görevlilere gülümsedi ve kapının açılışını izledi.

Geçmiş olsun diyen görevliye elini göğsüne koyarak karşılık verdi.

"Sağolun. Allah'a emanet olun."

Etrafına baktı şöyle. Nasılda güzeldi hava. Pasparlaktı gökyüzü ve yemyeşildi çimenler..

Şuan sanki ölmüşte yeniden hayata gönderilmiş gibi hissediyordu. Yaşamak istiyordu, doyasıya dolu dolu yaşamak..

"Oğlum" sesini duymasıyla göğsünden kaynar suların aktığını hissetti.

Sesin geldiği yöne doğru döndü ve annesini gördü. Yokluğunda iyice çökmüş olan annesini..

Yanında da bir zamanlar kardeşim dediği insan vardı. Murat.. Kucağında da bir kız çocuğu..

Mahcup gözlerle Ahmet'e bakıyor sonra bakışlarını kaçırıyor ve tekrar bakıyordu.

Sinem'de oradaydı. Murat'la el eleydiler,öyle görünce belli belirsiz gülümsedi Ahmet. Evet Murat'a çok ama çok kızgındı. Ama boşa gitmemişti işte bu karanlık duvarların arasında geçirdiği zamanlar. Seven bir çiftin kavuşmasına yardımcı olmuştu. Sinem'in diğer elinde de diğerinden daha küçük başka bir kız çocuğu vardı.

Elinde bavulunu yere bıraktı ve "Annem" dedi hızlı adımlarla yürürken.

Öyle bir sarıldılar ki.. O an zaman durmuştu sanki. Ne büyük bir boşluk hissetmişti annesi yokken. Ona sarılamamak ne kötü bir duyguydu. Bu koku huzur veriyordu insana. Tüm dertlerini unutturuyordu sanki. Var mıydı anne kokusundan daha güzeli?

Sımsıkı sardı cennet yüzlü kadını. Sonra elleriyle annesinin buruşmuş ama hala pamuk gibi olan yüzünü avuçları arasına aldı. Gözlerine baktı önce, yeşilliği mi solmuştu bu gözlerin sanki. Gözyaşlarından mı öyle gözüküyordu yoksa?

Burnu,ufacık kalmıştı çöken suratının ortasında. Dudakları titriyordu istemsizce. Yanakları hala al al ve yumuşacıktı.

"Nasıl özledim seni bir bilsen" dedi Ahmet ağlamamak için kendini zor tutarken.

"Ya ben, ya ben oğul. Her gün cam kenarında bekledim seni. Belki çıkar gelirsin diye. Sabahları kalktığımda yok olduğunu unutup odana gittim hep seni uyandırayım diye. 15 yıl oldu ama ben alışamadım ki hiç yokluğuna. Ama şimdi kanlı canlı karşımdasın Rabbim'e çok şükür. Geçmiş olsun yavrum."

"Sağol annem. Bak artık burada, yanındayım. Bir daha ayrılmak yok. Söz veriyorum sana!"

Elleriyle sildi annesinin gözyaşlarını, ellerine ardı ardına öpücüklerini sundu annesi..

"Geçmiş olsun kardeşim" diye boğuk ve mahcup sese döndü bu sefer Ahmet.

Gözlerini sürekli kaçıran, dudaklarını kemiren adama döndü.

NOLURDU Kİ OLSAN #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin