I - II.Bölüm

257 18 118
                                    

ESPRUA

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ESPRUA

Başkent/Espruan Şehri

İlkbahar, 1177

Valeria Esprua, gözde bir genç kızdı. Kız kardeşleri içerisinde en büyüğüydü ve hiç şüphesiz ki en sevilendi. Bazen bu durum, kardeşleri arasında çatışmalara neden olsa da, hepsi zamanla buna alışmıştı ya da alışmak durumunda kalmışlardı da denilebilirdi. Sonuçta, en sevilen kraliçenin ilk çocuğuydu ve haliyle, hem saray eşrafının hem de halkının ilk göz ağrısıydı. Bu yüzden, ilk yıllarında ona, kardeş sayısının fazla olduğu durumlarda verilmesi uygun görülmeyen bir unvan da verilmişti: Esfente.

Annesinin uygun gördüğü ve babasının da büyük bir sevinçle onayladığı bu unvan sayesinde Valeria Esprua ailesinin resmi temsilcisi konumundaydı. O, bir Kraliyet Prensesi'ydi ve bu unvanı ölene dek taşıyacaktı. O artık ailesinin olduğu kadar kraliyetin ve halkın da kızıydı. Görevi kız kardeşlerinin görevlerinden çok daha ağırdı ve hayatı da sorumlulukları üzerine kuruluydu. Bu uğurda en uygun biçimde yetiştirilmiş ve donanımlı hale getirilmişti.

Güzelliği, asilliği ve zarafetiyle taliplerini büyülerken; kararlılığı ve inatçılığıyla da komitedeki yaşlı adamları bir hayli zorlamaktaydı.

Onun evliliği sıradan bir evlilik olamayacak kadar önem arz ediyordu ve bu yüzden de aceleye getirilmesi pek de uygun görülmüyordu. Karşısına çıkan taliplerinde aradığı özelliklerden birini bile bulamadığı için tekliflerini hiç düşünmüyor ve direkt olarak reddediyordu.

Seçiciliği sebebiyle soylu aileler ve diğer krallıklar arasında kötü bir nam salmasına karşın onun bu durumdan pek de rahatsız olduğu söylenemezdi. Bu hayatta nereye doğduğunun ve nerede olması gerektiğinin bilincinde olan bu genç kız için birazcık kötü düşüncenin hiçbir sakıncası yoktu. Sonuçta bunlar zaten hep olmaz mıydı? Ne kadar iyi olsan bile seni tam olarak tanımayanlar en ufak bir olumsuzluk da bile kötü konuşmaz mıydı? Böyle durumlarda en iyisi, umursamamaktı ve Valeria'nın şimdilik hayat mottosu da buydu: "Umursamaz ve kararlı."

Beline kadar uzanan kuzgun rengi saçlarını açıkta bırakmış, yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirmiş ve keskin bakışlarını tam karşıya dikmiş bir halde taht odasının kapısında belirdiğinde bütün gözler ona çevrilmişti. İçeri doğru ilerlerken meraklı gözlerin üzerinde olduğunu biliyor, ancak bakışlarını tam karşısında gülümseyerek tahtında oturan babasından ayırmadan ilerliyordu. Mağrurluğu ise takdire şayandı.

İpek sarılar içerisinde göz kamaştırıcı bir elmas gibi görünen ablasını izleyen Prenses Arelia, babalarına karşı yaptığı kusursuz reveransı ve kaide üzerinde yer alan, bir zamanlar annelerine ait olan diğer tahtın üzerine oturuşunu dikkatle izledi. Bu, ablasını orada otururken gördüğü ilk an değildi ve muhtemelen bir süre daha son olmayacak gibi görünüyordu. Kimilerine göre geleceğin kraliçesi, kimilerine göre de Kraliçe Eranthe'nin yeniden vücut bulmuş haliydi ama Arelia'ya göre bazı zamanlarda varoluşuna lanetler ettiği ablasıydı.

MAVİ ALEV • Kraliyet UğrunaWhere stories live. Discover now