11 - K ü ç ü ğ ü m

En başından başla
                                    

Eğer şimdi gitmezse gerçekten çok kötü şeyler olacaktı. Gözleri son kez durgun göle kaydı. Ardından güneşin gökyüzünde yavaş yavaş yok oluşunu izledi. Dışarıda güneş doğuyordu, burada ise batıyordu. Hep burada biraz daha süresinin olmasını istemişti.

Gözlerinden bir damla yaş süzüldüğünde, bağırdı. Sesi yankılandı bir süre. Yanındaki ağaçlık alan ve gölden başka bir şey yoktu bulunduğu yerde. Saçlarını sinirle çekiştirirken, Chloe'nun daha önce gösterdiği çıkışa doğru koşmaya başladı. Birkaç saat önce dışarıda olan insanlar şuan evlerinde olmalıydılar. Hava git gide kararıyordu. Ortalık normalden daha sessizdi ve çok fazla kişi yoktu. Kalp atışları adeta bir kuş gibi çırpınıyordu göğüs kafesinin içinde.

Sonunda çıkış geçitine yaklaştığında, ayağıyla kurumuş yaprakları yanlara doğru iteledi ve öylesine, küçük bir ağaç dalı aldı yerden. Gittiği yerlerden bir şeyler toplamayı çok seviyordu.

Chloe'yu öylece karanlığa bıraktığı için kendinden nefret etmesine rağmen, bildiği bir şey olduğuna inanıyordu. Annesini hatırladığında biraz korktu ve üzüldü. Şuan kim bilir ne yapıyordu, Chloe için ne kadar endişelenmişti. Suçluluk duygusu bir anda çoğalırken, düşünmemeye çalışarak zeminden çıkacak mavi ışığı bekledi.

Bu kadar bencil biriydi işte. İnsanlar hiçbir zaman nasıl olmak istediklerini seçemezdi. Yabancı bir bedenle doğup, sahip olmak istemediği özelliklerle ölürlerdi. Hayat böyleydi kısaca. Ama yapılması gereken çok şey, işlenmemesi gereken çok günah, ve bir sürü imtihan vardı her hayatta.

Uzun bir süre bekledi orada. Ama ne bir ışık yandı, ne de bir karanlık kapladı etrafını. Bedeni titriyordu. Göğüs kafesinin içindeki soğukluk bedenini ürpertiyordu. Ruhu alışamamıştı hiçbir şeye.

O an bir şey hatırladı. Sinda'nın söylediği korkunç gerçeği...

"Element ülkelerinden, gece olduğunda kimse çıkamaz. Çünkü dışarıda güneşin doğduğu zaman burada batıyor. Yani herhangi birisi dışarı, burada güneş battığında çıkarsa, orada gündüzdür ve böylece insanların bizi fark etmesi çok kolay olur."

Burada düzenli bir sistem vardı. O yüzden normalde gece iken, buraya geliyordu. Dışarısı hangi vakitte ise, burada tam tersi oluyordu. İnsanların onları fark etmemesinin sebebi, bundan kaynaklanıyordu kısacası.

"Neden her şey bu kadar zor?" dedi kısık sesiyle.

Onu güçlü yapan şeyler, hayatında yaşadıgı zorluklar ve kötü olaylardı zaten. Ve şimdide güçlü kalabilmeliydi.

Elindeki kurumuş ağaç dalına dalgın gözlerle bakarken, arkasını döndü ve yorgun adımlarla yürümeye başladı.

***

"Fıstıklı çikolatalar aşkına! Bir insan!"

Duyduğu garip cırtlak sesle arkasını döndü. Küçük, bahçeli bir evin yanında duran, şişman bir kadın ona doğru bakıyordu. Kadının yüzünde bir ton makyaj vardı ve kabarık saçlarıyla bir palyaçoya benzediğini, büyük ihtimalle tahmin edemiyordu.

Onu tanımamasına rağmen, görünüşünden özetleyebileceği bir kelime, 'manyak' olabilirdi.

Kime seslendiğine emin olmak için tekrar arkasına döndü. Kimse yoktu. Başını kadına çevirdiğinde, kadın gülümseyerek, eliyle saçlarını düzeltti.

İnsan olduğunu nasıl anladığını bilmiyordu ancak sormayacaktı. Alt dudağını ısırırken, gözlerini kısarak kadının tatlı yüzüne bakmaya devam etti.

Boğazını temizleyip, titrek bir sesle konuştu. "B- b- ben mi?"

"Tabii ki sana diyorum tatlım. Burada başka bir insan mı var?" diyerek kahkaha atmaya başladığında, Sarah birkaç adımla geri çekilip, gözlerini biraz daha kısarak kadının gülmesinin bitmesini bekledi.

Hangimiz Sarah ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin