22. Bölüm "Kendime İlk Kez İtiraf Ediyordum."

Începe de la început
                                    

Elimde hala yüzüme bakıp saf saf sırıtan bir dangalakla kalakalmıştım.

"N'olduysa bana teker teker anlat. Gerçi nasıl anlatacaksan..."

"Sehun, Chanyeol benden nefret ediyor. Chanyeol'e- Chanyeol'ü... Ne diyecektim ben?!"

Omzundan tutup geri ittim ve yolun karşısında bekleyen aracı işaret ettim. "Bi sakinleş. Yürü bin şu taksiye."

"Sakinleşmek istemiyorum. Chanyeol gelmeden sakinleşmek istemiyorum!"

Bir anlık boşluğumdan faydalanıp ellerimden kurtuldu ve yeniden çığlık çığlığa yurt girişine koşmaya başladı.

"Gelip sen sakinleştir beni! Evet o sensin Chanyeol! Götten verilen antidepresan gibisin!"

Baekhyun'un tüm sokağı inleten son cümlesiyle dehşet içinde koşarak gidip ağzını kapattığım gibi taksiye sürüklemeye başladım.

"Hayatımda gördüğüm en salak herifsin. Kendimden sonra."

İki kolundan tutmuş, taksiye doğru yerde sürükluyordum. Yere sadece topukları değerken yurt binasına ağlamaklı gözlerle bakıp Chanyeol diye mırıldanmaya devam ediyordu.

Takside Baekhyun'un ceplerini boşaltıp çıkan kağıt paraları ve bozuklukları saydıktan sonra evimin şoföre yeniden adresini verdim. Neyse ki bugün parasız gezmiyordu.

Arka koltukta yanıma oturmuş yol boyunca saçmalayan bir Baekhyun hayallerimdeki espri kaynağıydı. Çişim gelene kadar gülme sebebiydi normalde. Ama ben şu an dimdik oturmuş önüme bakıyordum o yanda garip sesler çıkarırken. Önümde duran koltuğu izlerken bugün olanları düşünüyordum.

Ne suçum vardı benim? Kızla aramızda bir şey olmamıştı bile?! Ki ben neden kendi kendime bunu tekrar ediyordum içimden? Olsa neydi? Yani ona neydi?! Kızla aramızda bir şey olmadı diye kızmasına gerek olmaması neyin saçmalığıydı?!

"Sana kızmıyorum dostum..." Düşüncelerimi kendi fısıltım bölmüştü. Dalgın dalgın ön koltuğu izlerken mırıldandım. "Sarhoş bir Sehun sarhoş bir Baekhyun'dan çok daha ahmak ve tehlikeli olabiliyor çünkü."

"Kavga ettik! Kavga! Ya beni bırakırsa?!"

Baekhyun sessizce mırıldanmama sesini yükselterek cevap verdiğinde ona çevirdim başımı ve dalgınlıkla yanıtladım söylediği şeyin saçma olduğunu kast ederek.

"Ölmediyse bırakmaz."

"Ölmek deme! Lanet olsun!"

Bu kez ağlamaya başlamıştı ciddi ciddi. Siktir. Önceki olayları filan mı hatırlıyordu söylediğim yüzünden?

"Öl dedim! Hem de aptal bi sebepten!

Kafası yerine gelmiş gibi yüzünü dizlerine koyduğu avuçlarına bastırıp bağırmaya başladı. Şoförse yüz ifadesinden anladığım kadarıyla eve en az benim istediğim kadar erken ulaşmak istiyordu arkadaki sorunlu yüzünden.

"Öl mü dedin? Ne içtin sen Baekhyun?"

Gözlerini silip parmağındaki yüzükle oynamaya başlamıştı büktüğü dudağıyla. Sesi 3 yaşında çocuk gibi çıkıyordu.

"Bana göt de Sehun. Chanyeol beni asla affetmeyecek. O affetse de ben affetmeyeceğim. Götüm ben."

"Pekala. Öylesin ama Chanyeol seni çok seviyor. Arada gerizekalının teki gibi davrandığını da benim kadar iyi bildiğine eminim."

Ona bakmayı kesip derin bir nefes aldıktan sonra önüme döndüm ve sertçe arkama yaslandım. Sorun peşimi bırakmıyordu. Bir lanet gün bile!

Channie Says SpecialUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum