Bölüm 9

13.9K 722 45
                                    

Sizi çooook seviyorummm :D Yorumlar o kadar mutlu etti ki beni yemin ederim bütün gün sırıttım :D Çok teşekkür ederim hepinize:D Neyse cnm susayım da okuyun bölümü :D yorumlarda teamAraz çıkmış bu arada :D çok yaratıcısınızzz :D

 

"Hayır, teşekkür ederim. Canım çikolata istemiyor." dedim gözlerim duvardaki tabloya kitlenmişken. Tablo çok güzeldi; mor, mavi ve beyaz renklerle boyanmış bir gün batımıydı. Çerçevesi ince nakışlarla bezenmişti, tepedeki sarı ışığı kırarak müthiş bir görüntü oluşturuyordu.

"Ama benimki istiyor. Bu da demektir ki içiyoruz." dedi Derin konuyu özetler bir biçimde. Koltuktaki yerini Kerem'e bıraktıktan sonra hepimize sıcak çikolata hazırlamak için mutfağa seyirtti.

Evdeki dosyaları okuduktan sonra nereye gittiğimi bilmeden evden çıkmıştım. Keremler'in evinin kapısını çalana kadar hiçbir şeyin farkında değildim. Kerem önce şaşırmış, ama benim donuk ve boş bakışlarımı görünce beni içeri alarak sarılmıştı. Ben de ona sarılmıştım aslında, ama ağlamamıştım. Bir damla göz yaşı bile düşmememişti yanaklarıma. Saat 10'u bir hayli geçiyordu; son 2 saattir buradaydım demek oluyordu bu. Telefonum yaklaşık üç yüz kere çalmış, ben hiçbirine cevap vermeyince Kerem telefonu kapatıvermişti. Anne-babaları ertesi güne kadar gelmeyeceğinden Derin bu akşamı burada geçirmem için ısrar etmişti. Reddedecek gücüm de yoktu zaten.

"Demek öğrendin." dedi Kerem geldiğimden beri ilk defa konuşarak. Bana sarılırken  teselli etmeye çalışmamış, yatıştırıcı sözler söylememişti. Bunun için ona minnettardım.

"Evet." dedim başımı omzuna koyarken. "Bana neden daha önce söylemedin?"

"Korktum. Senin kendini iyice kaybedeceğinden korktum. Hastanedeki halini bilmiyorsun. Seni her gördüğümde intihara meyilli olduğunu düşünüyordum. Seni hiç yanlız bırakmamaya o yüzden o kadar dikkat ettim."

"İntihara meyilli değildim. Cinayete, belki."

"Ne yani, annene çarpanları mı öldürecektin? Saçmala. Sen de o yürek yok."

Yoktu. Suçlu Araz olmasa da yapamazdım zaten. Pazartesi diyete başlıyorum demek gibi bir şeydi bu. "Bana neden Araz omadığını söylemedin?"

"Öğrenmeyeceğini düşündüm. O piçin seni öyle kıracağını düşünemedim. Şu anda burada olsa var ya... Elime beyzbol sopasını geçirdiğim gibi-"

"Saçmala. Sen de o yürek yok."

"Emin misin?" diye sordu dişlerini gıcırdatarak. Başını gözlerimle aynı seviyeye gelene kadar eğdi. Birkaç saniye sessizlik oldu. "Senin için her şeyi yaparım Ada."

"Her şeyi mi?" diye sordum fısıltıyla. Parfümü içimi yakıyordu.

"Her şeyi."

Yanlıştı. Çok yanlıştı. Başımı çevirdim. Kerem yanlıştı işte. Araz da yanlıştı. Belki de asıl yanlış olan bendim.

Kerem parmaklarını yavaşça saçlarımda gezdirdi, uçlarıyla boynumu gıdıkladı. Elimde olmadan gülümsedim, en çok gıdık aldığım yer boynumdu. "Yaptığımız yarışmayı hatırlıyor musun? Kim gıdıklandığında gülmezse diğerine bir öpücük borçluydu. Borcunu hala ödemedin."

O zamanları hatırlayarak gülümsedim. Anlaşmayı yaptığımızın ertesi günü annem ölmüştü ve ben de herkes gibi onu da uzaklaştırmıştım kendimden. Kendimi nasıl da kaptırmıştım ona o aralar. Hayatım resmen hastane odasından ibaretti. Hastane odasından ve Kerem'den.

Tam ağzımı daha çok beklersin demek için açmıştım ki zil çaldı. Kerem mutfağa doğru başını uzattı; Derin'le göz göze geldiler. Derin üstünde çiçekli bir mutfak önlüğüyle kapıyı açmaya gitti. Bense uzanıp televizyonu açtım, şansıma CNBC'de Vampire Diaries vardı. Hevesle Elena'yı izlemeye koyuldum.

Ben mi? Yok canım.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin