* 4 Bölüm *

Depuis le début
                                    

"İyi misiniz? Mirza bey bir sorun yoktur umarım" 

Mirza onu hiç umursamıyor gibi, kafasını olumsuz anlamda salladı ve başından savmak için geçiştirdi.

"Bir sorun yok Damla, ben söyleyene kadar sakın beni rahatsız etme. O dışarıdakilere de söyle hemen işlerinin başına geçsinler, yoksa çalışacakları bir işleri OLMAZ!!!" 

Son sözünü sesli ve bastırarak söyledi, sırf dışarıdakilere duysun diye. Adını yeni öğrendiğim Damla , korkarak başını salladı ve arkasını dönüp kapıya yöneldi. Tekrar açılan kapıdan gördüğüm kadarıyla, ortalıkta kimse kalmamıştı. Mirza'dan korktukları apaçık ortada. Naslı korkmasınlar ki, adam barut gibi en ufak bir kıvılcımda patlamaya hazır bekliyor.

Oda da sadece ikimiz kaldığımız da, sessizlik oluştu ve Mirza kos kocam odayı, en az üç kez dolaştı. Ben de ne yapacağımı bilemez halde, orta da öylece beklerken birden bana döndü. Onun bu hareketini beklemediğim için, bir adım geriledim. Benim korktuğumu anladığından dolayı, kendisini sakinleştirme yolunu, ellerini gür saçlarından geçirmekte buldu. En sonunda benim konuşmayacağımı anlayınca söze başladı.

"Evet şimdi oturup olayları sakin bir kafayla konuşmamız lazım." Biraz da olsa sakinleştiğini ses tonundan anladım ve ben de biraz da olsa rahatladım.

"Bence de her şey karıştı, düzgünce konuşmamız lazım" dedim uzlaşmacı bir tavırla.

"Tamam şöyle geçip oturabilirsin" dedi eliyle siyah renkte olan deri koltuğu gösterip. Söylediğine uyup oturdum, oda benim karşımda ki tekli koltuğa geçti ve tekrar söze başladı.

"Kuzenimin ev arkadaşısın bunda hem fikiriz değil mi?" sorusunu başımı sallayarak onayladım.

"Seninle tatsız bir şekilde karşılaştık bunun farkındayım, ama kuzenim seninle ev arkadaşı olduğuna göre sana güvenmiş, bence bunun hatırına baştan başlayabiliriz."

Şu an karşımda konuşan, dün bana o lafları söyleyen kas yığını mıydı? Yoksa patron olan Mirza bey miydi? Yada Asel'in kuzeni miydi? Bu adamın daha kaç çeşit yüzüyle karşılaşacaktım.Neden birdenbire uysal birine döndü. Benden bir cevap bekler gibi yüzüme bakınca kurumuş olan dudaklarımı ıslattım ve konuştum.

"Dün bana söyledikleriniz, yenilir yutulur kelimeler değildi. Sizinle anlaşabileceğimize pek inanmıyorum." 

"Haklısın dün hem işler konusunda ters giden bazı olaylar oldu, birde sen üstüne gelince sana patladım ama seninde suçun var kabul et." dedi. Söylediklerinde doğruluk payının olduğunun farkındayım. Sonuçta ben de dalgın halde yolda yürüyordum. Ben sesiz kalınca tekrar konuştu.

"Asel senin işe ihtiyacın olduğunu söyledi ve benden sana yardımcı olmamı rica etti."

"Evet ama başka bir iş bulsam daha iyi olur." Benim bu sözüm üzerine alaycı bir tavırla güldü.

"Neden, yoksa benimle baş edemeyeceğini mi düşündün?." 

"Sizin ne gibi özelliğiniz var ki, elbette üstesinden gelirim." dedim bende onun gibi.

"O zaman anlaştık bundan sonra benim sekreterim olacaksın." 

Ben kendimi neden naza çekiyorsam. Sonuçta işe ihtiyacı olan benim, istese beni işe almayabilir. Aklımı karıştıran diğer sorun ise, Asel'in bana kuzeninin sekreteri olmadığını söylemeseydi, ama kapıda gördüğüm kadın ben yanlış anlamadıysam sekreterdi.

"Asel bana sekreter sevmediğinizi, ara sıra işlerinizi düzenleyecek birisini aradığınızı söyledi. O zaman dışarıda ki sizin sekreteriniz değil mi?"

DAĞ ÇİÇEĞİMOù les histoires vivent. Découvrez maintenant