.6.

1.3K 193 9
                                    

Babası ve annesi ile geldikleri üniversitenin yurdunda iki valizi ile danışmaya yöneldi.  Annesinin, kalacağı odayı görene kadar rahat etmeyeceğini bildiği için KyungSoo'dan bir gün önce gelmiş, kalacakları odayı ayarlamıştı.

"Aman evladım kendini aç bırakma.
Yemene içmene ,  uykuna dikkat et.
Aigooooo ♡~♡
Nasıl ayrılacağım ben senden.
Hayatım tayinini Seul'e aldıramaz mısın?
Oğlumuzdan ayrılmayalım."

"Seul'de  hiç açık yok. Hem o artık koca adam oldu.
Baksana şu boya. Kaç oldun sen bakim.
Boynunu tutamıyorum."

Jongin boynunu yakalamaya çalışan babasına güldü.

" 1.80 oldum babacığım. "

 Ve hala da uzuyorsun. Gördün mü hayatım bizim oğlan kazıktan öte direk gibi olmuş. Endişelenmene gerek yok."

Jongin'in annesi elinde olmadan süzülen yaşlarını sildi.

"Oda arkadaşın yok mu?"

"O henüz gelmedi. Yarın geleceğini söylemişti.
Babası ancak izin alabilmiş onu getirmek için. "

Annesi yanında getirdiği bir büyük çantayı oğluna verdi.

"Bunda sizin için bir şeyler hazırlamıştım.
Yurdun yemeklerine alışana kadar bunlardan yersiniz.
Arada yine yollarım size. Bizi sık sık ara olur mu?
Yurdun telefonu alalım biz de hayatım."

"Ben aldım çoktan hayatım. "

Annesi valizlere ve dolaba baktı.
Gözlerinden süzülenlere ne kendisi ne beraberindekiler engel olamıyordu.

"Jongin eşyalarını ben yerleştireyim dolabına."

"Hayır anne ben yaparım. Sen zahmet etme."

"Son kez yapayım oğlum.
Bir daha ya gelebilirim ya gelemem.
Babanın işlerini biliyorsun. "

Jongin annesinin bu isteğini geri çeviremedi.
Annesi yaşlı gözleriyle biricik oğlunun kazalarını koklaya koylaya yerleştirdi önceside tozunu aldığı dolaba.
Yatağına temiz çarşafını geçirdi.

"Seul'e  gelmişken dışarda bir yemek yiyelim."

Babasının teklifiyle yurt ve üniversite  kayıt işlemlerini tamamladıktan sonra ailece yemek yediler.
Üçünün de yüzü gülümsese bile yaklaşan ayrılık ile kalplerini hüzün sarıyordu.

Nihayetinde olacak olan oldu. Anne ve babası arabalarına binip geldikleri şehre doğru yola çıktılar. Jongin bir süre uzaklaştıkça kaybolan arabanın görüntüsünü izledi. Üzücü olsa da güzel bir ayrılıktı bu. Çünkü hayatını kurmak için üniversite okuyacaktı.
Üstelik de en sevdiği yanında olacaktı. 

O gece çok zor geçti Jongin için.
Uyku girmeyen gözlerle sanki gecikmiş gibi uzayan sabahı karşıladı. Yurttaki ilk kahvaltısını yaptı.
Fena değildi ama annesininki gibi de değildi.
En azından alışabilirdi.
Yurdun girişine bakan bahçedeki bir banka oturdu.
Sevdiğini beklerken gelen geçeni de izliyordu.
Yeni başlayanlar dün kendi ailesi ile  yaşadıklarını bugün ona izlettiriyordu. Üst sınıflar ise aşina oldukları yurt yolunu bir başlarına veya arkadaşları ile gülerek geçiyorlardı.

Nihayet sevdiği de elinde valizleri yanında gözü yaşlı annesi ve sürekli bir şeyler söyleyen babası ile görünmüştü.
Onlara görünüp görünmemek konusunda kararsız kalsa da KyungSoo ile göz göze geldiğinde bakışlarının verdiği onay ile onlara yaklaştı. Anne babasını selamlayıp, kendini tanıttı.
KyungSoo'nun itirazlarına rağmen elindeki valizleri alıp onları yurttaki odalarına götürdü.  Annesi tıpkı kendi annesinin yaptığı gibi KyungSoo'nun kıyafetlerini koklayarak dolabına yerleştirdi.
O da biricik oğlu için bir süre yetizlik yiyecek hazırlamıştı.
Anne yüreği işte. Her ilgisinde merhamet vardı.

KyungSoo'nun kaydını yaptırdıktan sonra ayrılık onları da alıp götürmüştü geldikleri şehre.

Jongin, KyungSoo'dan gözlerini alamıyordu.
En son on dört yaşında iken görmüştü onu.
Şimdi on sekizinde yakışıklı, havalı bir genç olmuştu.
Boyu uzamıştı.
Ama hala kendisine yetişemiyordu.
Dudakları onun alnına denk geliyordu.
Kendisinden o kadar kısa ama bir o kadar uzundu işte.
Dudaklarının hizasındaki alnı öpüp sarıldı.

"Seni çok ama çok özledim KyungSoo."

KyungSoo da kollarını diğerine sıkıca sardı.

"Bu kadar özleme ve beklemeye değdi doğrusu. "

"Çok güzelsin."

"Güzel değilim yakışıklıyım.
Sen de öyle. Nasıl bu kadar uzayabildin?
Ne kadar uzasam da hala senden kısayım."

Jongin KyungSoo'yu dudaklarından öperek sözlerini böldü.
KyungSoo ilkin şaşırsa da uzun zamandır hayalini kurduğu dudaklara beklediği karşılığı verdi.

Gece ikisi için uzundu.
Dört yıllık hasretlerini sözlerine eşlik eden göz yaşları ve öpücüklerle birbirlerine anlatmışlardı.
Hiç çözülmeyecekmiş gibi birbirini saran kollarda gün ağarırken ancak uyumuşlardı.








To See You AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin