4.BÖLÜM

116 27 16
                                    

Aynaya baktığımda gördüğüm görüntü hiç tanıdık gelmiyordu. Bir kaç kere uzun olan kirpiklerimi kırpıştırdım. Kirpiklerimin bu kadar uzun olduğunu bilmiyordum, ela rengi olan gözlerimle güzel görünüyorlardı. Bordo rengindeki topuklular boyumu olduğundan daha uzun gösteriyordu. Üzerimdeki siyah elbise ise ayakkabılarımı çok güzel tanımlıyordu. Eteği oldukça miniydi. Arkası uzun olan bir elbiseydi, yürüdüğümde hafifçe yerde sürünüyordu. Sırt kısmı belime kadar açıktı, omuz kısmı ise köprücük kemiklerimi ortaya çıkaracak kadar açıktı. Sırtımın dekoltesi kapanmaması için saçımı dağınık bir şekilde toplamışlardı. Dudaklarıma baktım, ayakkabılarımın renginde koyu bordo ruj sürmüşlerdi. Gözlerimde rimelin yanında siyah gölgeler vardı. Aynadaki görüntü hoşuma gitmişti fakat bir o kadar da rahatsız etmişti. Bu, kesinlikle ben değildim.
Yüzümde herhangi bir kusur yoktu ve makyaj bunu güzelce tamamlamıştı. Aynaya daha çok yaklaştığımda eteğimin arkası yerde yavaşça sürünerek benimle birlikte geldi. Topuklular zeminde küçük yankılar bırakıyordu. Odada yalnızdım, sessizdi, anlam veremediğim bir şekilde gözlerim doldu. Nedenini bilmiyordum. Garip hissetmiştim. Merak ediyordum, Baran neden bana böyle birşey yapmıştı? Neden bana bu kadar takmıştı?
Aynada kendime bakmayı sürdürürken kapı açıldı ve içeriye Gökra girdi. Utanarak aynadan uzaklaştım. Yavaşça beni süzdü. O beni süzerken ben utançtan kızarıyordum. İlk defa birisi beni bu kadar açık birşey giydiğimde böyle garip bir şekilde süzüyordu. Gözleri gözlerime değdiğinde bakışlarımı ondan kaçırdım. Onun üzeri hala sabah geldiğimde ki gibiydi. Ve yine elleri ceplerindeydi. Ağır adımlarla yanıma doğru yürürken "Prenses." dedi ve derin bir nefes aldı. Birkaç adım ötemde duraksadı. "Gece 12 de külkedisine dönüşmeyesin."
Ne demek istediğini anlamamıştım. Yada anlamıştım, o halden bu hale geldiğim için benimle alay ediyor olmalıydı. Gözlerimi tekrar ona çevirdim. Tam ağzımı açmış konuşacakken "Baran'a dikkat et." dedi ve arkasını dönerek kapıya doğru yürümeye başladı.
"Onun amacı ne? Neden getirdi beni buraya?" dedim. Durmadı kapıyı açtı ve çıkarken bana anlamsız bir şekilde baktı. Neden bana dikkat etmemi söylemişti? Korkuyordum, partiye katılmak falan istemiyordum. Bu, ben değildim işte.
Gökra'nın söyledikleri zaten karışık olan aklımı daha da karıştırmıştı. Bu gece, şu lanet partiye katılmayacaktım. Odanın sol tarafında bulunan pencereye yaklaştım ve yerden ne kadar yüksekte olduğuma baktım. İkinci kattaydım ve buradan tabikide atlayamazdım. Hem bu kıyafetle daha çıkış kapısına varamadan dışarıda donardım. Sıkıntıyla iç çektim. Eğer kapıdan çıkmaya çalışırsam buna kimse izin vermezdi ve Baran görürdü.
Baran'ın annesi ve babası iş seyahatinde olduğu için evde sadece hizmetliler, Baran, ben ve Gökra vardık. Şu anda bulunduğum evin yanındaki evin Gökralar'ın olduğunu öğrenmiştim. Ailesi neredeydi bilmiyordum ama evde olmadıkları belliydi. Şu koskoca evlerin içinde sadece iki tane veliaht yaşıyordu. Başka yerlerde çocuklar ders yapacak sıcak bir oda bulamazken bu ikisinin sinema salonu bile vardı. Dünya, hiç adil bir yer değildi.
Başımı iki yana sallayarak beynimdeki düşünceleri toz bulutu haline getirdim.
Tamam, şu an olduğumdan çok farklı ve garip bir şekilde güzel görünüyor olabilirdim ama bu çok rahatsız ediciydi. Odadan dışarı çıktığımda kolidorda bir sürü kapıyla karşılaşmıştım. Bir kapının açık olduğunu görünce Baran'ın orada olduğunu düşünerek odaya girdim. Doğru tahmin etmiştim.
Baran ve Gökra odadaydılar. Gökra gri çarşafları olan yatakda yayılmış yatıyordu ve Baran'da gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Spor lacivert bir gömlek giyinmişti. Odaya girdiğimde Gökra kafasını kaldırıp göz ucuyla bana baktı. Bende ona kısa süreli bir bakış atmıştım ve Baran'a dönüp "Konuşmamız gerekli," dedim. Baran aynaya bakmayı bırakıp bana döndü.
"Ne var?" dedi umursamaz bir tavırla. Ukala.
"Yalnız," dedim Gökra'ya bakmamaya çalışarak. Gökra gözlerine ulaşmayan bir gülümseme yolladı bize ve "Çıkın o zaman," dedi. Bunlarda ukalâlılık genlerinde vardı herhalde.
Baran sıkılmış bir şekilde derin bir nefes verdi. "Söyle Tunay,"
"Ben gitmek istiyorum. Partiye katılmak istemiyorum," dedim ısrarcı bakışlarla. Gökra şaşırmış bir şekilde bana bakmıştı. Buraya kendi isteğimle geldiğimi düşünüyor olmalıydı.
Baran bana aldırmadan aynaya döndü. Kalan son iki düğmesini de iliklerken "Sana diyorum!" diye bağırmıştım.
Bağırdığımda Gökra yatakda doğruldu. Oturur pozisyonu aldı ve bana çatık kaşlarla bakmaya başladı. Rahatsız oluyordum bana baktığında. Üzerimdeki elbiseden de rahatsız oluyordum. Daha dün tanıdığım çocuk beni hiç alışık olmadığım şeyleri yaptırmakta zorluyordu. Üstelik nedenini de bilmiyordum. Baran beni umursamadı. Gökra'ya döndüm.
"Rica etsem beni eve bırakır mısın ?"
Baran bunu kime söylediğime bakmak için aynadan bana baktı. Gökra hala kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Elini yeni çıkmış olan sakallarına getirdi ve kaşımaya başladı. Çekiciydi. Baran'dan daha yakışıklı ve sempatikti. Hatta, Gökra cidden farklıydı. Değişik bir havası vardı.
"Sen partiye isteyerek gelmedin mi ?" dedi Gökra. Baran'da bize döndü ve üzerimd doğru bir ayı gibi yürüdü. Her adım attığında yer titremişti. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Tam dibimde durduğunda "Yürü." dedi. "Eve mi gideceğiz?" dedim kıpırdamadan. Gökra'nın gözleri üzerimizdeydi. "Tunay, odana geç, partiye geleceksin." dedi kelimelere bir bir vurgu yaparak. "Ne istiyorsun benden! Gelmek istemiyorum zorla mı?"
"İstemiyorsan bırakırım." dedi Gökra yatakdan kalkıp yanımıza gelerek. Baran kaşlarını kaldırarak hayretler içinde Gökra'ya baktı. Sonra kolumu kavradığı gibi beni odadan çıkarmaya çalıştı. Gökra'da Baran'ı kolundan kavradı ve durdurdu. Gökra sakin görünüyordu ama gözlerinden ateş fışkıracaktı neredeyse. Baran ise sinirlenmişti ve bunu az önceki beni sürüklemesinden çok rahatça anlayabilmiştim.
"Kız istemiyorsa ne diye partiye getiriyorsun? Bir bunu yapmadığın kalmıştı." Gökra bunu Baran'a söylerken dişlerinin arasından konuşmuştu. Cidden sinirlenmişti ama belli etmiyordu. Çünkü suratında yada hareketlerinde gram kıpırdama yoktu. Korkutucuydu. Baran kolunu ondan kurtardı. Bende kolumu Baran'dan kurtardım. "Sanane abi, seni mi gerdi?" Baran bunu söylerken kollarını iki yana açmıştı. Gömleği yukarıya doğru kalkmıştı ve baksırı görünmüştü. Gözlerimi hemen oradan kaçırdım. Gökra Baran'ı dinlemedi ve kapıdan çıkarken bana "Yürü gidiyoruz." dedi. Bende sevinerek peşinden gidiyordum ki Baran "Gökra!" diye bağırmıştı. Hatta anırmıştı. Gökra onu umursamadığında beni tekrar kolumdan tuttu ve odaya doğru kaslı kollarıyla ittirdi. Daha ne yapıyorsun diyemeden beni içeride bırakarak kapıyı kitledi.
"Aç şu kapıyı seni gergedan suratlı ıstakoz." diye bağırdım. Gergedan suratlı ıstakoz neydi ya ?
Kapıyı tekmelerken bir kapı çarpma sesi duydum ve sessiz olarak dinlemeye çalıştım. Hiç ses gelmiyordu. Bu çocuk çıldırmış olmalıydı. Beni zorla şimdi de bu odada mı tutacaktı. Tanrım, delirecektim. "Baran!" diye bağırarak son kez şansımı denediğimde hala ses yoktu. Bende kaderime razı gelerek yatağa geçtim ve oturdum. Bugün izin günümdü ve şu anda evimde rahatça oturuyor olabilirdim. Ama bu, Baran ukalası yüzünden bozulmuştu. Telefonumda yoktu yanımda, evde kalmıştı. Kimseden yardım isteyemiyordum. Ayağımdaki topukluları çıkardım ve odayı incelemeye başladım. Yatağın yanındaki komodinde duran fotoğraf karesi ilgimi çekmişti. Yatakdan uzanarak onu aldım ve karedeki küçük erkek çocuklarına baktım. Sağdaki çocuğun elleri ceplerindeydi. Saçları simsiyah ve gözleri de kahvenin en konu tonundaydı. Altında siyah eşortman üzerinde ise lacivert bir tişört vardı. Umursamaz bir şekilde kameranın odağına bakıyordu. Gökra olduğunu anlamıştım. Hala aynıydı neredeyse. Yanında ise saçları Gökra'nın ki kadar olmasa da siyah olan, açık kahverengi gözlü çocuk vardı. Gökra'nın omuzuna kolunu atmıştı ve kocaman bir gülümseme vardı yüzünde. Gökra'nınkinin aksine. Bunun ise Baran olduğunu anlamıştım.
Fotoğraf karesine bakarken kapının kolu oynamıştı. Hemen kapıya koştumve "Baran." fiye seslendim. Bir kadın sesi "Tunay hanım?" dedi. Hizmetlilerden birisi olmalıydı.
"Şey ben burada kilitli kaldım da kapımı açar mısınız?" diye ricada bulunduğum da kadın "Ah tabi." diyerek kapıyı açmıştı. Kurtuluyordum sonunda. Şimdi o Baran efendi görürdü. Kadına sıcacık bir gülümseme yolladım ve "Birşey mi vardı?" dedim. "Ben açmısınız diye soracaktım efendim." dedi kadın. Benden yaşca büyük bir kadının bana hanım demesi garip gelmişti. Kadının omzunu okşadım. "Hayır, teşekkürler." diyerek onu alt kata yolladım.
Sağ taraftaki odanın kapısı hafif aralıktı ve fısıldaşmalar geliyordu. Yavaşça kapıya yaklaştım. Baran ve Gökra birşey üzerine tartışıyordu.
"Ben kızın isteyerek geldiğini sanıyordum." Gökra bunu dediğinde hala sinirliydi.
"İsteyerek gelmese ne olur? Her kıza yaptığım şey. Şimdi bu kızı neden bu kadar umursuyorsun?"
"Diğer kızlar kendileri isteyerek geliyordu Baran. Kız istemiyor. Hatta onu geçtim sen nereden getirdin bu kızı. Geldiğinde perişan haldeydi." bunu Gökra demişti. Kaşlarımı çattım. Perişan halde falan değildim. Sadece onlar çok marka giyiniyordu.
"Sanane Gökra. Sadece akşam ki eğlenceyi izle. Bu kız cidden bizi çok eğlendirecek." Baran bunları söylediğinde sinirden kafamdan dumanlar çıktığına emindim. Bu çocuk benimle nasıl eğlenmeyi planlıyordu ? Kendini ne sanıyordu?
"Baran diğer kızlara acımıyordun tamam da bu kız seni de partini de istemiyor ne halt yemeye uğraşıyorsun?"
"Canım öyle istiyor. Anladın mı? Şimdi, işime karışma Gökra. Melek kesildin başıma." Baran bunları demişti ve kapıya doğru yürümeye başladı. Bende koşarak odaya gittim. Topuklarımı ayağıma geçirirken Baran kapıya gelmişti.
"Kim açtı kapını?" diye sorduğunda "Sanane." dedim. Yanına gidip yüzüne tükürmek istiyordum fakat yapmadım. Aklımda çok güzel bir fikir vardı çünkü. Akşam bana ne yapacaktı bilmiyordum ama buna asla izin vermeyip onu kendi silahıyla vuracaktım. Daha önce de kızlarla böyle eğleniyordu. Birisinin bu çocuğa ders vermesi gerekiyordu.
Baran kapıya yaslandı ve beni izlemeye başladı. "Ee, eve gitmek istediğini söylemeyecek misin?" dediğinde sırıttım. "Hayır. Akşam ki partinin çok eğlenceli geçeceğine eminim." dedim. Baran'da benim gibi gözlerine ulaşmayan bir sırıtma yolladı bana ve "Bende eminim." dedi. Görüşecektik Baran efendi. Bu parti bana değil, sana cehennem olacaktı.

ADOSWhere stories live. Discover now