in the telephone booth|smut|

17.7K 270 342
                                    

*Utançtan ölmek ile böyle bir çeviri yapabildiği için gururdan omuzlarını dikleştirmek arasında kaldı bu yazar*

...

Michael

Sokakta yürümek genellikle yorucu sıkıcı ve ölmeyi istemene yol açıyor, ama Luke Hemmings ile beraberken değil, onun mavi gözleri gördüğü her şey ile parlıyordu, o hiçbir zaman bu kasabanın bir parçası olmamıştı, biz sadece 16 yaşındayken o benim erkek arkadaşımdı ve aynı zamanda her mağazaya girip oradaki her şeyi almak istiyordu.

Şekerci dükkanına uğradık, sadece tek bir mağazaya girmeyi kabul ettim, yürürken her yerde ki kırmızı duvarlara ve kovalara baktım, şeker kaplamalı, aslında her şey.

Satın almak için birkaç şekere karar vermeden önce yürüdük.

Şekeri ben ödedim, daha çok Luke'un itirazlarına ödedim hepsini. "Belki daha sonra daha tatlı bir şey ile telafi edersin" Kulağına mırıldanarak hızlı bir şekilde kıçına vurdum.

Dükkandan çıktık ve neredeyse hava kararana dek yürümeye devam ettik, son birkaç gündür olağandışı azgın olmuştum ve neden emin değildim, tabii, dünyanın en güzel çocuğu tarafından kuşatılmıştım, bukle saçları geri dönmüştü.

her yerde, onun mavi gözleri heyecanla parlıyordu ve o sadece benim için bir tahrik unsuru olarak dudağını deldirdi.

"Bu gece benim evime gelmek ister misin? Çok eğlenceli olacak, söz veriyorum" Kulağını kemirirken fısıldadım, sessizce inledi, etrafta kimsenin onu duymamış olmasını umdum, kafasını salladı.

"Ama önce anneme sormam lazım" dedi, inledim, ne annesinin çocuğu.

Yanımda telefonum yoktu çünkü şarjı bitmeden önce onu bırakmış ve şarja takmıştım ve Luke'un henüz telefonu yoktu.

Küçük bir telefon kulübesi görene kadar yürümeye devam ettik. (anladınız dimi konuyu hehee...) "Birkaç çeyreğim var anneni oradan arayabilirsin." Küçük kırmızı kabini işaret ederek söyledim.

Başını salladı ve ikimiz de içeri süzüldük, kapıyı kapadım, filmli camlardı yani kimse içeriyi göremiyordu.

Telefon işe yaramadı, birkaç farklı girişimler ile karara vardık. Kapıyı açmak için gittik ama açılmadı.

Messily boyalı kabin kapısını gördük daha sonra, "KAPIYI KAPATMAYIN, İÇERİDEN KİLİTLENİR"

"Siktir" sessizce mırıldandım. "Burada mahsur kaldık gibi görünüyor"

Luke tekrar tekrar paniğe kapıldı. "Ne sikim tür telefon kulübesi bu"

Usulca boynundan dudaklarını kendiminkilere çektim. "Melek sakin ol en kısa sürede buradan çıkacağız" Nefesi normale döndü ve biraz sakinleşti.

Orada ne olduğundan emin olmak için durduk,  taa ki bir fikir aklıma gelene kadar ve yüzümü gökyüzü kadar bir sırıtış kapladı.

Dizlerimin üzerinde Luke'a bakarak durdum, kafa karışıklığıyla hazır duruma geldi, ona gülümserken ileri penisine ulaştım ve yavaş yavaş eşofmanının üzerinden masaj yapmaya başladım.

Dizleri neredeyse tamamen güçsüzleşti, kalçalarını ileri ıkınırken iniltisini tutmaya çalıştı.

"Seni duyayım bebeğim" dedim "benim için inle, adımı söyle, olabildiğince yüksek sesle, bunun seni nasıl hissettirdiğini herkes bilsin" ama bir şey söylemedi.

Dişlerimle eşofmanını dizlerinin üstüne çektikten sonra yarı sert penisine masaja başladım ama daha sert ve daha hızlı.

"Michael lütfen" sessizce inledi.

"Yapmamı istediğin şeyi söyle meleğim" dedim.

Tereddüt etti, daha önce hiç böyle bir şey yaptığını bilmiyordum. Ama birden ani bir güven sıçrayışı geldi ve bana ne istediğini söyledi "penisimi yalamanı ve toplarımla oynamanı, beni o tatlı küçük ağzına gelene kadar boğazına kadar almanı istiyorum" Güven patlaması ve kirli konuşması ağzımdan gırtlaktan gelen bir inilti patlamasına sebep oldu.

"İstediğin gibi bebeğim" dedim, pantolonunu aşağıya çeker penisini tamamen ortaya çıkardım, dudaklarımı yaladım ve öne doğru eğildim, zaten hassas olan üstünü öpmeye ve dilimle hafifçe üzerini otlatmaya başladım.

"Mm lütfen" rahatsızca inledi ve bir kez kalçalarına karşı geldi.

İleriye eğildim ve onu üstüme aldım, son derece yavaş bir hızla başımı sallamaya başladım, dilimle etrafında girdap yapmaya başladım.

"Kahretsin Michael" saçımı eline alarak yüksek sesle inledi. Onu ağzıma biraz daha almaya çalışarak daha hızlanmaya başladım. Isırarak çektim ve toplarıyla oynamaya başladım, yapabildiğim kadar sert masaj yapmaya başladım, geri almak için kendimi zorlamaya çalıştım ve hepsini aldım, öğürdüm ve birazcık çektim, çaresizlikle kalçalarını ağzımdan çektim ve bütün penisini boğazıma gönderdim.

Bu sefer öğürmem kesildi ve kafamı sallamaya başladım, penisi boğazımın sonuna kadar daha sert ve daha hızlı aldım.

"Aman Tanrım geliyorum Michael" yüksek sesle söyledi bu yüzden elimden geldiğince hızlı olmaya çalıştım, vücudu titremeye başlayınca yüksek sesle inildeyerek saçımı çekti ve yüksek sesli bir "SİKTİR" ile ağzıma geldi.

Tadı ne kadar korkunç olursa olsun bir adam gibi hepsini yuttum. Luke pantolonunu geri çekti, vücudu hala hafifçe titrerken bir öpücük için beni çekti.

"Seni seviyorum Mike" dudaklarıma karşı söyledi.

"Bende seni seviyorum, hadi şimdi buradan çıkmanın bir yolunu bulalım ve evet böylelikle benim evimde devam edebiliriz?"

...

Bölüm yazarı; mukeskitty /muke imagines adlı wattpad kitabından.    

muke imagines |fluff&smut|Där berättelser lever. Upptäck nu