5

453 26 45
                                    

(Multimedyadaki şarkı dans sahnesi için)


Bütün temsilciler harıl harıl düğün için çalışırken Matthew, kimse ona bir iş vermediği için bir köşede ayısıyla oturuyordu. İki haftadır düğünlerden dolayı nefes alamıyorlardı. Önce Feliciano ve Lovino, sonra Arthur ve Francis, şimdi de Ludwig ve Gilbert.

Gilbert'ın adını telaffuz etmek bile canını yakıyordu. Kimse sevdiği kişinin bir başkasıyla evlendiğini görmek istemezdi çünkü. O da zaten Francis, Arthur ve Alfred'in zoruyla gelmişti.

Alfred'in zafer kazanmış bir edayla sırıtması da işini kolaylaştırmıyordu.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Feliciano! Son kez söylüyorum. Çıkar şu tülü kafamdan!"

Feliciano, Gilbert'ın kafasına zorla mavi kantaron çiçekleriyle süslenmiş bir duvak geçirmişti. Düğün kıyafetlerini tasarlayacak olan Feliks olduğundan, onun da pembe bir takım elbise veya bir gelinlikle çıkagelmemesi için dua etti Gilbert.

Feliks demişken...

"Felici! Ludwig için tasarladığım takımı bırakıp öyle geldim."

Gilbert başını çevirip sesin geldiği tarafa baktı, bir daha baktı.

Feliks'in üstünde açık pembe bir nedime elbisesi vardı. Bildiğimiz elbise yani.

"Awwwww! Ne şirin bir duvak o öyle! Hazırladığım takımla çok uyumlu olmuş!" Kıkırdayarak elindeki Prusya mavisi takım elbiseyi gösterdi.

Feliciano ciyakladı. "Gerçekten çok yeteneklisin, Feliks!"

"Böyle durumlarda doğuştan yetenekliyim ve ayrıca, düğünlere bayılırım! Fakat ne yazık ki Toris ile evlendiğimizde düğün yapamamıştık çünkü birileri engel olmuştu." Feliks dişlerini gıcırdatıp Gilbert'a baktı.

Gilbert bıkkınlıkla, "O zaman intikamını al. Toris'le gelip düğünü bas. Ben hazırım." dedi.

Feliks'in bakışları tırnaklarına yöneldi.

"Köprünün altından çok sular geçti."

"Kırk yılda bir işe yarayacaktın be..."

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Alfred, Düğünden önce 'gelini' görmek uğursuzluk getirir bahanesiyle, Gilbert'ı odaya kapatmıştı, kardeşlerin birbirini görmesine izin vermiyordu. Ludwig de, Feliks'in tasarladığı, ondan beklenmedik derecede erkeksi beyaz takım elbisesi içinde salonda dolaşıp tebrikleri kabul ediyordu. Nedense koca dünyada bu evliliği normal karşılamayan bir tek ikisiymiş gibiydi.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sonunda düğün başladığında Ludwig, abisinin Prusya mavisi bir takım elbise içinde, başında Almanya'nın sembolü olan çiçeklerle süslü bir duvak ve koluna girmiş bir Roderich ile ona doğru ilerlediklerini gördü. Heyecandan kalbi yerinden çıkacakmış gibi atarken, bunun gerçek bir evlilik olmadığını kendine yüzüncü kez hatırlatmak zorunda kaldı.

Gilbert zorla gülümserken, Ludwig onun koluna girdi ve birlikte nikahlarının kıyılacağı yere doğru yürüdüler.

"Ludwig, Gilbert Beilschmidt'i eş olarak kabul ediyor musun?"

"Evet."

Sen, Gilbert Beilschmidt, Ludwig'i eş olarak kabul ediyor musun?"

Gilbert, Ludwig'e sonsuzluk gibi gelen bir süre boyunca durakladı, sonra pes etmiş gibi başını eğdi.

"Ediyorum."


Alkışlar arasında, düğün dansı için salona ilerlediler. Müzik başladı.


/Sen benim yalnız duamın cevabısın, sen cennetten gelmiş bir meleksin/

Ludwig panikledi. Bu onun en sevdiği şarkıydı.

/Yapayalnızdım sen gelene kadar, aşkının mucizesiyle/

Gilbert başını nihayet kaldırıp gözlerini onun gözlerine diktiğindeyse...

/Daha önce nasıl yaşadım bilmiyorum, sen benim hayatımsın, kaderimsin/

Dans etmeye başladılar. Ludwig elini abisinin beline koyarken Gilbert da isteksizce kollarını onun boynuna doladı.

/Sevgilim, seni seviyorum, sen benim için her şey demeksin/

Davetlilerden bazıları da kendi partnerlerini dansa kaldırdılar. Ludwig'in görebildiği kadarıyla Francis ile Arthur, Feliciano ile Lovino, Roderich ile Elizabeta, Feliks ile de Toris dans ediyordu. 

/Eğer benden uzaklaşır gidersen, yalnızca ağlamak için yapayalnız gözyaşları olacak/

Şarkının güzelliği, düğün salonunun büyüklüğü ve heyecan Ludwig'in başını döndürmüştü. Oracıkta düşüp bayılmamak için o anda sahip olduğu tek şey olan abisine tutundu.

/Gökyüzündeki güneş bir daha parlamayacak, gökyüzünden gözyaşları akacak/

Ludwig, göz ucuyla Francis'le Arthur'un öpüştüğünü görünce bir ton daha kızardı. Gilbert ise, kardeşinin gözlerine hipnotize olmuşcasına bakıyordu.  

/Bana sıkıca sarıl ve gitmeme asla izin verme/

Farkında olmadan kollarını Gilbert'ın beline daha sıkı sardı.

/Aşkımızın hep kalacağını söyle/

İki kardeşin -daha doğrusu yeni evli çiftin- yüzleri yavaşça birbirine yaklaştı. İkisinin de ne yaptıkları hakkında bir fikirleri yoktu, sadece, içinde bulundukları an onları büyülemişti. Ludwig'in dudakları kardeşininkilere birkaç milimetre kala durabildi.

/Sevgilim,seni seviyorum, sen benim için her şey demeksin/


Onlar farkında olmasa da, davetlilerin arasında gizlice kamerayla kayıt yapan bir Kiku, sessiz fangirl çığlıkları atan bir Elizabeta, beşlik çakan Alfred ile Lovino ve dans eden yeni evlilere ağlamaklı gözlerle bakan bir Matthew vardı.


The Marriage (Germancest)Where stories live. Discover now