5. Bölüm: Tanışma

En başından başla
                                    

"Zamanla bana inanman gerektiğini kendin anlayacaksın, neden bunların olduğunu gelince; 

Sen özelsin Duygu. Zihin Ustası'sın. Gurubundakileri fark etmiş olmalısın. Hepsi Usta. Zeina hariç. O da bir zihin oyuncusu ancak saf olamaz. Ustalar kendi çağlarında sadece bir taneyken, zihin ustaları asırlar arasında tektir. Sen bir mucizesin. Düşmanların olduğu kadar dostların da çok olacak. Öğrenmen gereken çok şey var. Senin güçlerinin ne olduğunu ben bile bilemem. Çünkü zihin ustaları güçlerini daima gizlerler. Geçmişten bir şey anlamak güç. Ancak diğer zihin oyuncularının gücünü görmemiz bile senin ne kadar güçlü olacağının kanıtıdır. Bu güç doğduğun günden beri eğitim gerektiren bir güç. Yaşadıkları bu yüzden, eğitimsiz bir usta güçlerini dizginlemeyi bilmez güçlerin çok fazla ve taşımakta güçlük çekmen doğal. 

Bizim kim olduğumuzu ise sen biraz dinlenip buraya alıştıktan sonra anlatabilirim. İstersen sana odanı göstereyim. İhtiyacın olabilecek her şey orada var."  

William zarifçe ayağa kalkarak bir elini geride bırakmış olduğumuz kapıyı gösterdi ve cesaret verircesine gülümsedi. Önüne geçerken sırtımı sıvazlaması ile kendimi gerçekten güvende hissetmiştim. 

Bir eli sırtımdayken düşmememe yardımcı oluyor gibiydi. İki kanatlı dev kapıdan içeri ilk adımımda gördüğüm şey asalet olmuştu. Altın ve gümüş rengi ağırlıklı modern ve klasik tarzda döşenmiş büyük bir giriş. Saf bakışlarla etrafı incelerken ikinci bir kapıdan geçtik. Bu seferki üzerinde gümüş işlemeler olan daha küçük beyaz bir kapıydı. Bu odanın tasarımına baktığımda daha modern bir şekilde olduğunu gördüm. Bir köşesinde dev bir televizyon ve koltuk takımı bile vardı. Bu yapının içi dışından çok daha geniş gibiydi.

Hiçbir yere sapmadan yürümeye devam ederken ayak seslerimizin odada yankılanması ve benim hala bu beyaz kıyafetlerin içinde olduğumu bilmem rahatsız ediciydi ama neyse ki etrafta kimse yoktu. 

Tırabzanları altın işlemeli olan dönen bir merdivenden çıkmaya başladık. Yukarı çıktıkça nefesim daralmaya, başım dönmeye başlıyordu. ikinci kata geldiğimizde sonunda düz ilerlemeye başlamıştık. 

Beyaz, alt kattakilere göre daha sade ama yine de işlemeli olan bir kapının önünde durdu ve gülümsedi. Sabit, yıkılmak üzere olan bakışlarla yetindim. Kapıyı açıp içeri bir adım attı ve kenara çekildi. Ürkek adımlarla ben de içeri girdim ve arkamızdan kapattığı kapıya baktım. Hiçbir şey hissetmiyordum. 

"Burası senin odan." Gözlerimi William'dan alıp odayı incelemeye başladım. Sol tarafta yatak başlığı duvara dayalı olan, iki yanında onunla aynı renk komodinler bulunan altın sarısı örtüsü bulunan bir yatak, yatağın sol tarafında beyaz, altın işlemeli bir dolap vardı. Tam karşımda duran tavandan yere kadar uzanan gümüş rengi işlemeli bir perde dikkatimi çekti. Odanın ortasına doğru bir adım daha attım ve ağzımdan nefes verdim. Bu oda eski evimin salonu kadardı. 

"Beğendin mi?" İsteksizce kafa salladım, beğenmemek mümkün değildi ama bu koca odada kabuslarım ile nasıl uyuyacağım da merak ettiklerim arasındaydı.  

"İstersen dinlenebilir, üzerini değiştirebilir yada duş alabilirsin. Dolabın sana uyacak kıyafetlerle dolu." Yorgun bakışlarımı bir kez daha adama çevirip baş hareketleriyle onu onayladım. 

"Bu günü dinlenerek geçirmek isteyebilirsin. Orada yaşadıklarını duydum." Ünüm buralara kadar gelmişti demek. 

"Kızlardan birini göndermemi ister misin?" 

"Hayır." Pürüzlü çıkan sesimle beraber kendimden biraz daha nefret etmiştim. 

Kapıya doğru iki adım attı ve arkasını dönüp gözlerime baktı. Bu hareketiyle sakinleştiğimi hissetmiştim. 

Zihin Oyunları: SınırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin