"Hayır! Ona kendimi kaptıramam! Kalbimi, böylesine kıymet bilmez bir adamın ellerine teslim edemem!"

Gözlerinden akan yaşları sildikten sonra tekrar gücünü toplayıp boş sokaklarda dolaşmaya devam etti. Barış'ı unutmak için ne yapması gerektiğini düşünürken arka sokaktan gelen müzik sesiyle bu gece ihtiyacı olan şeye karar verdi. Kendini unutana kadar içmesi gerekiyordu. Yoksa soluğu onun kapısında alması kaçınılmaz olacaktı. Bunun geçici bir çözüm olduğunu biliyordu ancak şimdilik onu Barış'tan uzak tutmaya yetecekti.

Adımlarını hızlandırıp arka sokaktaki Xaim gece kulübüne girdikten sonra yine hızlı adımlarla bar taburesine ulaşıp kendisine sorgular gözlerle bakan barmenden tekila istedi.

Bir, iki, üç, dört... Onuncu bardaktan sonrasını saymadı. Durmaksızın sadece içmeye devam etti. İçtikçe daha da uyuştu, uyuştukça Barış'ı, onu unuturken kendini de unuttu.

Dakikalar sonra yanındaki hareketliliği fark ettiğinde başını o tarafa çevirmeye tenezzül bile etmedi, ta ki o sesi duyana kadar.

"Dünya ne kadar küçük değil mi? Yine karşılaştık. Bence bu tesadüflerin bir anlamı olmalı."

Melis, yanında oturan adama baktı. Barış'ın derin bakışlı mavi gözlerini görünce alaycı bir ifadeyle gülümsedi. Nasıl âşık olduysa herkeste onun yüzünü görmeye başlamıştı.

"Hayalsin sen değil mi?" diye sordu.

Barış, her zamanki tavırlarından taviz vermezken başını iki yana salladı. "Hayır güzelim. Son derece gerçeğim."

Melis, başının iki yana salladı. "Değilsin, olamazsın. Ben çok sarhoşum ve sen gerçek falan değilsin."

Genç adam, kızı ikna etmenin yollarını düşünürken elindeki son tekila bardağını alıp kafasına dikti. "Sana ne kadar gerçek olduğumu ispatlamamı ister misin?"

Melis, aşk dolu bakışlarını gizleme gereği duymadan başını olumlu yönde salladı. "Olur."

"Gidiyoruz o zaman."

"Nereye?"

"Sana ne kadar gerçek olduğumu ispatlamaya."

O an bu sözlerinin altındaki imayı anlayamayacak kadar sarhoş olduğu için sadece başını sallayıp elini uzatmakla yetindi.

Barış, bu fırsatı elbette es geçmeyecekti. Haftalardır kızı yatağa atmak için kırk takla atmıştı ve şimdi fırsat ayağına kadar gelmişken bunu tepmek ayıp olurdu. Kendisine uzanan eli kavradıktan sonra hızlı adımlarla mekânı terk edip arabasına ulaştı.

Melis'i arabaya bindirdikten sonra kendisi de şoför koltuğuna yerleşip ani bir kalkışla gideceği otelin yolunu tuttu.

Aradan geçen yarım saatin sonunda otelin önüne ulaştıklarında anahtarı kapıdaki valeye uzatıp kızın elini kavradı. Kız öylesine sarhoştu ki nerede olduklarını bile sorgulayacak durumda değildi. Barış, birkaç kısa adımda resepsiyona ulaştı. Görevli kıza çapkın bir ifadeyle gülüp göz kırptıktan sonra kendi odasının kartını istedi.

"Buyurun Barış Bey."

Kızın elindeki kartı aldıktan sonra, "Teşekkür ederim," dedi ve yaka kartında yazan isme bakıp ekledi. "Melda... İyi geceler."

"Size de efendim."

Kızı sıkıca belinden kavrayıp biraz daha kendine yaklaştırdıktan sonra asansöre doğru ilerledi.

"Çok uykum var."

Başını iki yana salladı. "Bir süre daha uyumak yok. Ondan sonra uyuyabilirsin."

İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]حيث تعيش القصص. اكتشف الآن