16.Bölüm "Yağmurun Acı Anısı"

Start from the beginning
                                    

Uraz ne ara odaya girmişti? Dediğimi duymuş muydu? Yüz ifadesini inceledim, tepkisiz görünüyordu. Sakindi, teknik olarak demin ona sövdüğümü varsayarsak fazla sakindi. Buda duymamış olduğunu gösterirdi değil mi?

"Sen demin bana sövdün mü? " dedi, biranda bakışları değişip tehditkar bir şekilde bana bakarken. Sanırım beni duymuştu, ela gözleri üzerimde oyalanırken utançla bakışlarımı kaçırdım.

Teknik olarak ona sövmemiştim zihnimde beliren ona, sövmüştüm aynı şey değildi demi? Bir cevap beklercesine yüzüme baktığını fark ettiğimde olduğum yerde kıpırdandım. Bir açıklama yapmalıydım sanırım.

Telefondan açtığım şarkının fon müzik kısmı biterken şarkı sözleri tekrar duyuldu. Ela gözleri yeşil gözlerimi kilit altına alırken yutkundum. şimdi sırası mıydı?

Beni yak kendini yak, her şeyi yak.
Bir kıvılcım yeter, ben hazırım bak.

Yutkundum, şarkıyı kapatmam lazımdı. Uraz'ın üzerime kilitlenen bakışları kısılırken bir kez daha yutkundum. cidden şarkı nakarata giriş yapacak kısmı mı bulmuştu?

İster öp okşa, istersen öldür.

Gözbebeklerim anlık büyürken yatağın üzerinde duran telefonuma baktım. Şarkıyı acilen kapatmam lazımdı, hala hiçbir şey yapmadan durduğunu fark ettiğimde hızla hareketlenip telefonu aldım. Müziği kapatmaya çalışırken telefon elimden kayıp yatağa düşmüştü. Yataktan el acele tekrar alıp kapatırken, ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi verip Uraz'a baktım. Kısılmış bakışları hala dikkatle üzerimdeydi.

"Sana sövmedim. Müzik dinliyordum. Şarkıya.. Şarkıya sövdüm." dedim bir çırpıda. Bir şey demeden bana bakmaya devam ederken üzerine bakındım, eşofmanlarıyla duruyordu.

"Sen neden geldin? Bir şey mi oldu?" diye sordum, sövme kısmını kapatmak adına.

"Bağırma sesini duydum." derken bakışları yerdeki yastığıma kaydı. "Bir şey mi oldu?" diye sorduğunda kafamı sağa sola sallayıp, yastığımı almak için ayaklandım.

"Yoo ne olacak canım, hiç bir şey olmadı." derken yaklaşıp yerdeki yastığımı alıp doğruldum. Kısılmış gözlerini üzerimden biran olsun ayırmıyordu, bu da benim biraz gerilmeme sebep olmuştu.

"İyi misin? Neden uyumadın?" diye sordu tok bir sesle. Kucağıma aldığım yastığa sarılırken, çenemi yastığa yaslayıp kafamı aşağı yukarı kaldırıp yüzüne baktım. h

"İyiyim, süperim. Hiçbir sorun yok." dedim bir çırpıda. Ela gözleri yüzümde dolaşmaya başladı.

Biranda elini kaldırıp yanağıma koyduğunda irkilmiştim. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken. Yanağımdaki eli göz pınarımdaki ıslaklığın üzerinde gezinip ıslaklığı sildi. Elini geri çekerken, bakışları elindeki ıslaklığa kaydı.

"Sen ağladın mı?" diye sordu, tekrar yüzüme bakarken. Elim hafif nemli yanağıma gitti, ıslaklığı elimle sildim.

"Hayır." derken gözlerimden akmaya hazırlanan yaş birikintisini hissediyordum. Akmaması için bir savaş veriyordum resmen. Kısılmış gözleri birkaç saniye daha yüzümde oyalandıktan sonra eski haline dönmüştü.

"Öyle olsun. " dedi tok bir sesle. "Uyu hadi." diye eklemeyi de yapmıştı odadan çıkmak için hareketlenirken.

"Uyuyabilsem uyuyacağım." diye arkasından homurdandım ağzımın içinden. Biranda arkasını dönüp donuk bir şekilde "Ne?" diye, sorduğunda irkilmiştim. Refleks olarak yastığa daha sıkı sarıldım.

"Yok bir şey. İyi uykular." dedim. Kafasını ağır ağır sallayıp odadan çıkmıştı.

Elimdeki yastıkla yatağa doğru adımladım, kendimi yatağa yan şekilde atarken kucağımdaki yastığa biraz daha sarılıp yayıldım.

HARABEWhere stories live. Discover now