1.Bölüm " İrtihal'in Harekete Geçirdiği Ceylan"

105K 2.4K 792
                                    

1.Bölüm " İrtihal'in Harekete Geçirdiği Ceylan "

İrtihal: Ölüm anlamına geliyor.


🦋

2 Aralık Cumartesi Günü

Acım geçiyor muydu, yoksa uyuşuyor muydu bilmiyorum. Hissizleşmeye başladığımı hissediyordum. İçimde bir yer sızlıyordu, dışa vurmak istiyordum ama beceremiyordum. Karşımda oturan Çağrı tekrar konuştuğunda, bakışlarımı ona çevirdim.

"Abimin intikamını alacağım yenge, sen içini ferah tut." Dediğinde, kaşlarım çatıldı.

Bu onun intikamı değildi, bu benim intikamımdı. Oturduğum koltukta dikleştim, ne zamandır omuzlarımda olduğunu bilmediğim şal omuzlarımdan kayıp koltuğun üzerine düşmüştü.

"Hayır." Diye çıkıştığımda, bakışları beni buldu. "Sen değil, ben alacağım." dedim, büyük bir kararlılıkla.

Çağrı  şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu, bu çıkışımı beklemediği suratının aldığı şekilden beliydi. Ama ben son derece emin ve kararlıydım. Bu benim davamdı, onu ben öldürmeliydim.

"Yenge sen daha önce kimseyi öldürmedin bile, nasıl alacaksın?" diye sordu, üzerinden atamadığı şaşkınlığını ses tonuna yansıtırken.

Evet haklıydı daha önce kimseyi öldürmemiştim ama bu öldürmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Bu işin arkasındaki kişi her kimse ölmeyi hak ediyordu.

"Öldüreceğim. Ben Kutay'a söz verdim Çağrı." Dedim Kutay'la son konuşmamış aklıma gelirken, düğümlenen boğazımı temizledim. "Sözümü tutacağım. Bu işin arkasında kim varsa bulup öldüreceğim." Dedim büyük bir kararlılıkla.

Kutay bir hiç için ölmüş olmayacaktı.

"Ama..." dediğinde elimi kaldırıp susturdum onu.

Bu benim davamdı, onu ben öldürmeliydim, belki o zaman içim bir nebze olsun rahatlardı. Belki o zaman üzerimdeki hissizlik duygusu yok olurdu.

"Bu benim davam Çağrı." Dedim itiraz istemeyen bir sesle. "Sen sadece bana isim ver. Kim? Kutay'ı benden koparan kim?"

Çağrı kararsızca yüzüme baktı, anlatıp anlatmamak arasında gidip geliyor olmalıydı. Gözlerimdeki kararlılıktan da mı anlamamıştı.

"Kim Çağrı?" diye bir kez daha sordum, yorgun çıkan sesimin aksine güçlü bir tonda.

Takındığı sessizliği sürdürmeye devam ederken kaşlarım çatıldı, bakışlarım masanın üzerindeki silaha kaydı, eğilip ani bir refleks ile silahı aldığımda panikle doğruldu.

" Yenge..." dediğinde hiç düşünmeden silahı ona doğrultum.

" Dinliyorum. " dedim silahı sıkıca kavrarken.

Bakışlarım bir anlık sıska elimin arasında duran silaha kaydı, tabancanın elime yakıştığını fark ettim.

" Pençe." Dediğinde bakışlarımı elimden çekip Çağrıya baktım. Sıkıntıyla nefesini verirken gözlerine karartı inmişti.

Pençe mi? Pençe de neydi?

"Biliyorsun abinin normal bir işi yoktu." onaylar şekilde kafamı salladım.

"O karanlık dünyanın içindeydi." Diye devam etti.

"Çağrı bana bilmediğim bir şey söyle." Dedim sinirlenmeye başlarken.

" Karanlık dünyanın bir lideri var." Dedi. İşte bu bilmediğim bir şeydi, devam et dercesine silahın ucunu hafif salladım.

"Pençe...Karanlık dünyanın Lideri olarak biliniyor. Herkesi o yönetir, paralar, yapılacak sevkiyatlar, anlaşmalar. Her şeyi görür ve izler. Onun onayı olmadan çoğu kişi anlaşma yapmaya korkar, kimi ise onu karşısına alarak gizliden anlaşma yapar Pençe de onay vermediği halde yapılan anlaşmaları öğrenince anlaşma yapan kişileri, ortadan kaldırır." Dedi saf nefretle.

HARABETahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon