0.9

2.6K 176 113
                                    

Justin cümlesini bitirdikten sonra masaya doğru bir adım atmıştı fakat ben kolunu tutup gitmesine izin vermemiştim. Dönüp bana baktıktan sonra "Ne oldu?" diye sormuştu. Jaxon ve Jazmyn'in üzerinde gözlerimi gezdirdikten sonra bize bakmadıklarına emin olup "Bu da ne demek oluyor?" diye sordum. Justin birkaç saniye yüzümü inceleyip "Sonra konuşacağız." dedi.



Başımla onayladıktan sonra bu sefer masaya oturmasına izin verdim. İkimizin tabaklarına da yemekleri koyduktan sonra bende oturup yemeğimi yemeye başladım. Herkes sessizce yemeğini yedikten sonra sofradan kalkıp salona geçmişti. Bende çabucak mutfağı toparladıktan sonra salona gittim.



Justin salondaki film CD'lerini karıştırıyor, Jaxon ve Jazmyn ise koltuğa oturmuş Justin'i izliyorlardı. Gidip Jaxon'un yanına oturduktan sonra bende Justin'i izlemeye başladım. Justin en sonunda bir filme karar verdikten sonra gelip Jazmyn'in yanına oturdu.




Filmi başlattıktan sonra hep beraber izlemeye başladık. Film tam da tahmin ettiğim gibi çocuklar için olan bir animasyon filmiydi. Jaxon ve Jazmyn'a göre eğlenceli bir film olabilirdi fakat bana göre biraz sıkıcıydı.



Filmin daha yarısına gelememişken Jaxon başı koluma yaslı bir şekilde uyumuştu. Saçlarını geriye doğru ittikten sonra uyandırmamak için yavaşça kucağıma alıp Justin'e "Yatağına yatırıp geliyorum." diye fısıldadım. Justin başıyla onayladıktan sonra filmi durdurdu. Merdivenleri çıkıp Jaxon'u yatağına yatırıp dolabından pijamalarını aldım. Uyanmamasına özen gösterek üzerine geçirdikten sonra üzerini örtüp odadan çıktım.



Aşağıya indiğimde Justin ve Jazmyn'de salonda değildi. Büyük bir ihtimalle Justin, Jazmyn'i odasına yatırmaya götürmüştü. Anladığım kadarıyla çocuklarda filmden pek hoşlanmamıştı.

Yaklaşık on dakika sonra Justin gelmiş ve karşımdaki koltuğa oturmuştu. Boğazımı temizleyip "Artık konuşabilir miyiz?" Diye sordum. Justin bir süre bakışlarını yüzümde gezdirdikten sonra sözlerimi "Ne hakkında?" Diyerek yanıtladı.



Gözlerimi devirip "Ne hakkında olduğunu gayet iyi biliyorsun Justin." Dedim. Bir süre bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra hafifçe sırıtıp sanki hiçbirşey söylememişim gibi arkasında sinirli bir ben bırakarak salondan ayrıldı.



Derin bir nefes alıp sinirinim geçmesini bekledim ve bende ardından odama çıkıp Justin'in saçmalıklarını es geçerek uykuya daldım.

***



Sabah erkenden kalkıp Justin'in kahvaltısını hazırladıktan sonra odasına çıkıp kapısını tıkladım. Birkaç saniye ses vermesini bekledim fakat ses vermeyince tekrar çaldım. Yine ses gelmeyince yavaşça kapıyı aralayıp başımı içeri uzattım.



Justin sırtı kapıya dönük bir şekilde yatakta yatıyor, ve büyük bir ihtimalle uyuyordu. Bir süre ne yapsam diye etrafa bakındıktan sonra uyandırmaya karar verip yatağına doğru ilerledim. Yanına ulaştıktan sonra biraz tereddüt ederek elimi omzuna uzattım. Omzuna koyduktan sonra "Justin! Uyan." Diyip omzunu hafifçe sarstım.



Birkaç saniye bekledikten sonra uyanmadığını anlayıp bu sefer daha sert bir şekilde sarstım. Yine cevap alamayınca endişeyle bu sefer elimi alnına koyup ateşi varmı diye baktım fakat yoktu. Ne yapmam gerektiğiyle ilgili bir fikrim olmadığından aptal aptal etrafıma baktıktan sonra belki su işe yarar diye düşünüp odanın içindeki banyoya doğru bir adım attım. Fakat ikinci adımımı atmadan Justin aniden bileğimden tutup beni kendine çekince istemsizce çığlık attım.



Gözlerimi kocaman açıp üzerimde sırıtarak duran Justin'e baktım. "Ne yapıyorsun sen?" Diye sorduktan sonra kurtulmak için çırpınmaya başladım fakat gücüm yetmedi. Justin sırıtmaya devam ederken "Konuşmamız gereken bir konu var demiştin. Bende konuşmaya çalışıyorum." Diyip sorumu yanıtladıktan sonra bileğimi tutan elini birazcık gevşetti. "Konuşma şeklin bu mu?" Diye sinirle soluduktan sonra zar zor Justin'i üzerimden atıp hızlıca odadan kaçtım.


Justin'in odadan gelen kahkahalarına gözlerimi devirdikten sonra merdivenlerden inip mutfağa gittim. Cidden beni zorluyordu. Her ne kadar onu ilk gördüğüm gün "Ben sarışınları sevmem" desem de istemsizce büyüsüne kapılıyordum. Ve bu iyiye giden birşey değildi.



Yaklaşık on dakika sonra Justin siyah takımıyla birlikte mutfağa indi. Yüzündeki muzip sırıtışı her ne kadar sinirimi bozsa da umursamayıp karşısına oturdum ve inadına göz teması kurarak kahvaltımı yaptım. Bunun karşılığunda onun gözleri de tüm kahvaltı boyunca benim üzerimdeydi.



Justin kahvaltısını yapar yapmaz çantasını alıp kapıya ilerledi. Arkasından bende kapıya kadar eşlik ettim. Kapıdan çıktıktan sonra bana dönüp "Öğlene hazırlan, araba yollatıp seni şirkete getirteceğim. Çocuklara bakmak için öğlen bir kadın gelecek. O gelmeden çıkma sakın." Dedi. Gözlerimi devirdikten sonra "Tabi ki de gelmeden çıkmam Justin. Merak etme." diyip gitmesini bekledim. Arabasına biner binmez kapıyı kapatıp içeri girdim.




Sofrayı toplayıp bulaşıkları makineye yerleltirdikten sonra odama çıkıp hızlıca bir duş aldım. Duştan önce hazırlayıp yatağa bıraktığım kıyafetleri üzerime geçirip saçımı havluya sardım. Ardından odamdan çıkıp öncr Jaxon'u sonra Jazmyn'i uyandırdım. İkisi de üzerimdeki kıyafetleri görünce "Nereye gideceksin?" Diye sormuşlardı. İlk sorduklarında yüzleri oldukça üzgündü fakat Justin'in yanına gideceğimi öğrendiklerinde gülümsemeye başlamışlardı.




İkisinin bu hallerine de güldükten sonra "Çabuk gidip yüzünüzü yıkayın ve hemen salona inin." Diye gülerek ne yapmaları gerektiğini söyledim. İkisi de başını salayup koşturarak banyoya koştu. Aşağıya inip onlara da atıştırmaları için bişeyler hazırladım ve inmelerini bekledim.



Her ikisi de gelip masaya oturdular ve hızlıca yemeklerini yemeye başladılar. Tezgaha yaslanıp gülümseyerek yemek yemelerini izlerken gözüm saate takılı kaldı. Öğlene az kalmıştı ve benim daha saçım, makyajım hazır değildi. Jaxon ve Jazmyn'i kapıdaki korumaya bıraktıktan sonra koşarak yukarı çıktım.



Havluyla nemini almış, neredeyde kurumuş olan saçlarımı kurutma makinesiyle iyice kurutup maşayı fişe taktım. Maşa ısınırken gözlerimin altına biraz kapatıcı sürüp yedirdm ve çok hafifçe far sürdüm. Bolca rimel sürdükten sonra dudağıma da çok belli olmayan bir renk sürdüm. Isınan maşayı elime alıp saçlarımın uçlarını kıvırdım. Hazır olduğuma emin olduktan sonra aynanın karşısına geçtim.



Üzerimdeki ütü izli siyah kumaş pantolon, beyaz gömlek ve deri ceket birbirine zıt fakat hoş gözüküyordu. Saçım ve makyajım da sade olduğundan kıyafetimle oldukça uyumluydu. Ayağımdaki siyah fazla uzun olmayan bantlı ayakkabı ise resmen bu kıyafet içindi!



Aynanın karşısında oyalanmayı kesip aşağıya indim ve çocukları kontrol ettim. İkisi de bahçede oynuyorlardı ve başlarında koruma vardı. Korumaya teşekkür edip yolladıktan sonra Justin'in göndereceği adamı beklemeye başladım. Yaklaşık yirmi dakikaya kapı çalınca koşup açtım. Gelen çocuklara bakacak olan kadındı. İçeri aldıp biraz sohbet ettikten sonra tekrar zilin çalmasıyla çocuklara veda edip evden ayrıldım.



Araba yarım saatlik bir süre sonunda şirkete ulaşmıştı. Adama teşekkür edip hızlıca şirkete girdim. Daha önce Justin'in odasına gittiğimden oyalanmadan çıktım. Benim geleceğimi bildiğinden kapıyı çalmayı es geçerek odasına girdim. Fakat gördüğüm manzara yüzünden keşke çalsaydım diye düşündüm. Çünkü Justin'in masasında oldukça mini etekli bir kız oturuyordu ve Justin'le dudakları arasında oldukça az bir mesafe vardı. Justin'in kızın açık bacağında duran eli ise bunun edepsiz bir manzara olduğunun kanıtıydı.



Sırıttıktan sonra "Kolay gelsin." Dedim. Ben içeri girince şaşıran Justin, söylediklerimi duyunca iyice şaşırmıştı. Ona güldükten sonra yanımdan hızla geçen kızın arkasından "Böldüm, kusura bakma." Diye seslendim. Kız mal mal baktıktan sonra hızlı adımlarla ilerledi ve gözden kayboldu. Kapıyı kapatıp Justin'in masasının önündeki tekli koltuklardan birine ilerleyip oturdum.



Justin de oturduktan sonra boğazını temizleyip "Kıskanırsın diye düşünmüştüm." Dedi. Gülünseyip "Pek umrumda olmadı. Sarışınlardan hoşlanmam." Diye mırıldandım. Justin tek kaşını kaldırıp beni süzdükten sonra omuz silkip önündeki ajandaya benzeyen defteri açtı.



Birkaç bilgiye göz attıktan sonra "Herneyse, bu akşam çok önemli bir markanın daveti var. Bu davete sende benimle geleceksin. Burdan çıkıp sana ve bana kıyafet alacağız ve sonra da davete gideceğiz." Dedi ayağa kalkıp gömleğin kıvırdığı düğmelerini indirdi. Ceketini hızla giyip kapıya ilerledi. Şirkete sadece on dakika durmak için geldiğimi gözlerimi devirip peşinden gittim.



Şirketten çıkıp arabaya bindik ve adını okuyamadığım pahalı bir yer olduğu her halinden belli olan mağacaya girdik. Justin hızlıca siyah olan elbiselere ilerledi. Benim oldukça abartılı bulduğum elbiseleri görevliye söyledi ve hepsi benim için kabina yollandı. Yaklaşık on tane elbiseden sonra kalkıp hepsini tek tek denedim. Justin en sonuncu elbise hariç hepsinin bir köşesinde sorun bulmuş ve benim bazılarını beğenmeme rağmen direk elemişti.



En son denediğim elbise için "Bunu alacağız." Dedikten sonra tekrar kabine yollandım. Üzerime buraya geldiğim kıyafetleri giydikten sonra çıkıp Justin için takım bakmaya başladım. Justin'in buna karşı çıkacağını düşünmüştüm fakat o tam tersine sessizce beklemişti.



Bende yaklaşık on takım seçtikten sonra Justin'i kabine yolladım. Justin her takımı deneyip çıktığında nefesim kesilmişti ve ben sarışın sevmiyorum teorimin üzerine defalarca kez çizgi çekmiştim. O kesinlikle mükemmeldi ve her takım kıskandırıcı bir şekilde ona yakışmıştı. Ama ben en çok üçüncü denediği takımı beğenmiştim. Bunu ona söylediğimde sessizce kabul etmiş ve üzerindekileri çıkarmıştı.


 Bunu ona söylediğimde sessizce kabul etmiş ve üzerindekileri çıkarmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beğendiklerimizi ödeyip mağazadan çıktık. Justin beni arabasıyla eve bıraktıktan sonra elbisemi korumaya verip beni akşam getireceği yerin adresini verdi. Bana dönüp "Akşama kadar işlerim var. Saat 6'ya kadar hazır ol. Eve bi kuaför yollatacağım o saçını ve makyajını söylediğim şekilde yapacak. Hiç birşeye müdahale etme. Seninle davetin olduğu yerde buluşuruz." Dedi ve gitti. Nihayet eve girdiğimde saat 2'ydi. Koruma kıyafetimi odama bıraktıktan sonra aşağıya indi. Bende üzerime rahat birşeyler geçirip aşağıya indim.



Saat 3'e kadar çocuklarla oynadıktan sonra odama çıkıp yeniden duş aldım. Ben duştan çıkınca odamın kapısıa çalmıştı. Gelen kuaförü içeri alıp üzerimdeki bornozu umursamayıp koltuğa oturdum. Kadın hızlı hareketlerlerle saçımı kurutup yaptı ve ardından makyaja geçti. En nefret ettiğim şekilde ne varsa yüzüme sürdükten sonra "Bitti." Diyip giyinmeme yardım etti. Ardından evden ayrıldı. Saate baktığımda şok olmuştum çünkü arabanın gelmesine on dakika vardı.


Siyah ayakkabımı ayağıma geçirdikten sonra parfümümü sıkıp aşağıya indim. Evden çıkmadan çocuklarla konuşup yaramazlık yapmamaları konusunda uyardım ve ardından kapının çalmasıyla ikisini de öpüp evden ayrıldım.



Yol tahmin ettiğimin aksine oldukça uzundu ve ben neredeyse sinir krizi geçirecektim. Bir saati aşkın bir süre yolda olduğumuzdan korkup Justin'i aradım ve "Sanırım kaçırıyılıyorum." Diye sessizce mırıldandım. Justin manikle ne olduğunu sorunca "Bir saattir yoldayım ve hala gelmedik. Bu kadar uzak değildir diye tahmin ediyorum." Dedim ve Justin'in on dakika boyunca dalga konusu oldum.


Sonunda arabadan inip oldukça büyük ve ihtişamlı bir salonun önünde durdum. Üzerimdrki kıyafeti mağazada giydiğimde abartılı bulmuştum fakat bu mekana göre bence biraz sadeydi. Bunu umursamayıp Justin'i beklemeye başladım. Bana yakınlarda olduğunu söylemişti fakat yirimi dakika boyunca gelmemişti.



Sıkıntıdan patlamak üzereyken arkamdan birinin seslendiğini duydum. Eteğimden tutup yavaşça arkamı döndükten sonra seslenene baktım ve tam anlamıyla şok oldum.



Karşımdaki bugün beğendiğim takımı giymiş olan Justin'di fakat ortada çok büyük bir değişim vardı. Öğlen "Sarışın sevmem." Dediğim Justin'in sarı saçlarından eser yoktu. Açık sarı saçlarının tamamı gitmiş yerine dipten gelen kumral-bal karışımı renk olan saçları gelmişti. Ve oldukça seksiydi. Saçlarının yeni halinin sebebinin benim sarışın sevmeme olayım olduğunu düşünmem kalbimimin deli gibi atmasına olmuştu.



Fakat bu düşüncemin Justin'in "Artık sarışın değilim." Sözü tarafından kanıtlanması beni nerdeyse bayılacak hale getirmişti.

" Sözü tarafından kanıtlanması beni nerdeyse bayılacak hale getirmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Yazım yanlışlığı varsa kusura bakmayın, kontrol edemedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 10, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bieber'ın Hizmetçisi (Justin Bieber Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin