22.Bölüm "Son Bakış"

Start from the beginning
                                    

O değildi.

Afra değildi.

O bizim dünyaya uzak bir hayat yaşamış bir kızdı. Ailesi memurdu, güzel bir çocukluk geçirmişti. Ailesini kaybettikten sonra ise bir ilişkiye başlamıştı.

Beş yılık bir ilişki.

Onunla ilgili şaşırdığım noktalardan biriydi ilişkisi. Bu dünyayla hiçbir bağı olmayan bir kız, nasıl olurda tehlikeli işler yapan bir adamı hayatına kabul edip yıllarını ona verirdi? Hayatının tehlikede olma ihtimali hiç mi onu korkutmamıştı? Bizim dünyamızda düşman çok olurdu, düşmanlarının, hedefi ise çoğu zaman sen dışında sevdiklerin olurdu. Burada birini hayatına almak onu bile bile namlunun ucuna koymak gibi bir şeydi. Belki de hastalığından dolayıydı. Hastalığı ile ilgili kesin bir kayıt yoktu. Kutay'ı tanıdıktan sonra mı hislerini kaybetmişti? Yoksa kutay'dan önce mi? Asıl kilit soru buydu.

Bu kızla girdiğim her soru bir bilinmezliğe kapı aralıyordu. Hiçbir şey hissedememesi... Hiçbir şey hissedemiyorsa nasıl Kutay'la sevgiliydi? Diyelim ki Kutay'la sevgiliyken hislerini kaybetti. Peki şu an? Şu an hissizse neden Kutay'ın intikamı için kendini harcamayı göze alıyordu. Bazı noktalarda kopukluklar vardı.

Pençe neden Kutay'a göz dağı vermek için önce kızı almamıştı? Neden Azrayı değildi direkt Kutay'ı alıp infaz etmiştiler?

Cem'in araştırmaları sonucu ortaya çıkan şüpheli geçmiş... Bir şey vardı, hemde büyük bir şey. Er ya da geç ortaya çıkacaktı. Hiçbir gerçek usun süre gizli kalamazdı.

Aklıma sırtındaki iz geldi... İzi gördüğüm ilk an. Bsşımı soğuk fayansa yasladım, ıslak göz kapaklarım ağırca kapandı. O sanmıştım. Biran o izi görünce ne yapacağımı şaşırdım. O iz. Ezbere bildiğim o yara izinin aynısını görmek, afallatmıştı beni.

On dokuz yıl, geçip giden on dokuz yıl. Unutma ihtimalim de olabilirdi. Ama kim sebep olduğu bir izi unuturdu ki. Üstelik kanayan o yarayı sen temizlemişken.

Ona sorarkenki o ruh halim. Duvara dayalı ellerim yumruk oldu. Belki de ilk kez, ben ilk kez bir kadından bize dair bir cümle kurmasını beklemiştim.

Aynaya doğru ilerledi, hafif yana eğerken kendini saçlarını omuzunda topladı. Sırtındaki yara izine dokunmaya çalıştı. Yüzüne tatlı bir gülümseme yerleşti. O gülümseme, farkında olmadan, heyecanlandırdı beni. Kendimi aniden beklentiye girerken bulmuştum. Sonra önemsiz bir çocukluk izi dedi.

Her şey bir toz bulutu gibi dağıldı.

Kafamda Afra olma ihtimali silindi. Erdem'in o sözleri belirdi 'Hayatına bir kız aldın onunla ilgilen' demesi. Ayza'nın hiçbir şey hissetmediği halde intikam diye tutturması. Sanki hepsi bir puzlenin parçası gibi biran da birleşti. Anladım, fark ettim.

O Afra olamazdı. Eğer Afra olsaydı, Erdem onu burnumun dibine kadar koymazdı. Asla.

Yumruk yaptığım ellerimi gevşettim. Kapamış olduğum göz kapaklarım aralayıp, suyu kapattım. Duştan çıkarken gözlerimi yine o ifadesizlik esir almıştı. Siyah havluyu alıp belime sardım, mini saç havlusunu askıdan alıp saçlarımı kurutarak banyodan çıktım.

Odaya girerken yatağın üzerinde duran telefonuma kaydı bakışlarım. Oraya doğru ilerleyip telefonumu elime aldım. Saçımı kuruladığım küçük havluyu boynuma atıp telefonla birlikte giyinme odasına doğru ilerledim. Gelen mesajların bir kaçına dönüş yaparken giyinme odasına girmiştim. Elimdeki telefonu koltuğun üzerine attım. Dolabın kapağını açarken çekmeceye kaydı bakışlarım. Açtığım dolabın kapağını kapatmadan çekmeceye yöneldim. Kenardaki bölmeye parmağımı bastırıp sensörün algılamasını bekledim, birkaç saniye sonra tik sesi duyulmuştu. Çekmece açılırken, parmağımı çektim.

HARABEWhere stories live. Discover now