Arkadaşlar önceki bölümdeki atlasın annesinin ölüm sahnesini değiştirdim bir bakın derim👋
"Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz."
Özdemir AsafEn sevdiği şair'in en sevdiği şiirini sevdiği adam okuydu Hevin'e daha ne ister ki? Şimdi mutluluk ile mutsuzluk arasındaki o çizgide koşturan bir çocuk Hevin ayağı mutluluğa mı kayacak yoksa bir taşa takılıp mutsuzluğa mı hapsolacak? Hepsi onun adımlarına bağlı ya aşk gözünü kör ederse de o taşa takılırsa? Aşk ile mutsuzluğa hazır mı? Imkansız mı aşk ile mutlu olmak? Sanırım öyle... Ama imkansızı başarmadıkça aşk olmaz ki
Öyle olmasa niye Ferhat dağları delsin sevdiği uğruna?
Mecnun çölleri aşmasa dilden dile nesilden nesile konuşulur muydu?
Ferhatsız Şirin
Leylasız Mecnun
Tahirsiz Zühre olmaz da
Atlassız Hevin olur mu? İşte bunu zaman gösterecek
İşte şimdi bütün ipler kaderin elinde
kadere karşı gelinmez ya boyun büküp razı geleceksin kadere yada aşkın için kaderi baştan yazacaksın , çünkü gerçek aşk koşul , şart , sınır tanımaz çünkü gerçek aşk sonsuzdur."Hadi uyu artık"
dedi Atlas Hevin'e göre huzur dolu sesi ile..."Uykum yok biraz daha okusana"
Aslında Hevin küçük bir yalan söyledi aslında gözleri uyuması için yalvarıyordu ama o biraz daha zaman geçirmek istiyordu sevdiğiyle sanki her an Atlas ellerinden kayıp gidecekmiş gibi korkuyordu çünkü içinde hep bir sevdiğini kaybetme korkusu var sanki her an kader sevdiğini alacakmış gibi biraz daha sıkı sarılmak istiyor.
Kim bilir belki de hayat onları aşkları ile sınayacaktır.
Aşk konulu bu sınavdan ikisi de başarlı olabilecek mi? Ya biri başarısız olursa? Ve yine sonuç kader e bağlı..."Sabah okurum uyu artık"
"Lütfen..."
"Tamam ama sadece bir şiir"
"Tamam" dedi Hevin galibiyet kazanmış küçük bir çocuğu andıran gülümsemesi ile zaten galibiyet kazanmıştı çocuktan farkı da yoktu ama ona göre ona çocuk denmesi bir hakaretti çünkü geçmişindeki iz yine gün yüzüne çıkıyordu...
Ve başladı atlas huzur veren sesi ile;
"Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.""Lavinia..." Dedi Hevin düşünür sesi ile
"Evet lavinia... Kim olduğunu bilirmisin?"
"Hayır"
"Lavinya; hayalimdeki muhteşem sevgili demektir ve bir çiçek cinsidir, ölüm çiçeği... Ve aynı zamanda, Lavinia, Shakespeare'in, Titus Andronicus isimli eserinde, Roma İmparatorluğu'nun baş komutanı olan Titus'un güzeller güzeli kızıdır. Tamora'nın iki oğlu tarafından tecavüze uğrar ve babası Titus tarafından öldürülür."
"Ben Lavinia gibiyim dimi benimde hayallerimi çaldılar sonra ise babam öldürdü"
"Sen benim küçük Laviniam sın"
"Benim senin gibi bir kahramanım var iken lavinia tek başınaymış"
"Kim bilir belki Lavina'nın da bir kahramanı vardır... Belki ölmüştür Lavinia ise sadece hayali ile konuşmuştur"
"Sen sakın gitme olur mu? Bana hayalin değil sen lazımsın"
"Söz veremem sevdiğim ipler kaderin elinde"
"Korkuyorum"
"Neyden?"
"Kaderden"
"Niye?"
"Ona karşı gelemem"
"Eee?"
"Seni benden alırsa ona kızamam"
"Ben senden gitsem de içimde büyüttüğüm aşkım senden gitmez"
"Anlamıyosun bana aşkın lazım değil
sen olmayınca aşkın olsa ne olacak ki?! Sarılabilecek miyim? Kokunu alabilecek miyim? Omuzunda ağlayabilecek miyim?!""Ölüm bizi ayırana dek ben seninim sen benimsin"
"Deme öyle"
"Nasıl?"
"Öyle sev ki beni ölüm bile ayıramasın bizi... Ecel kapıya dayandığında kıyamasın bizi ayırmaya... Ölüm bile inanamasın aşkımıza"
"Aşk ölüm kadar güçlü Mezar kadar kıskançtır"
Atlas sevdiğinin yumuşacık saçlarını öperek devam etti
"Sadece iki kelimeden oluşan bir destan; Seni seviyorum"
Hevin anın tadını çıkarmak istese de gözlerini uykuya hapsetmeden son kelimeleri oldu;
"Beni çok üzdü kader kız ona olur mu?"
Gözlerini huzur dolu koku ile derin bir uyku için kapattı
Hevinin uyuduğundan emin olan Atlas yine kendine kızmaya başladı"Çok üzdüler seni yetmezmiş gibi birde ben yalanlarım ile üzeceğim özür dilerim sevgilim ama sensiz ben ben değilim... Belki sensizlikten bu kadar korkmasam söylemezdim bu yalanları... Biliyomusun sevgili şu hayatta bir tek seni kaybetmekten korktum bu denli beni ve yalanlarımı mazur gör olur mu?"
Biraz durup derin bir nefes aldıktan sonra ekledi
"Ve sen en güzel şiirlerin bile kuramadığı kafiyesin... Sen en güzel şiirlerimin sebebisin, gülüşünü gördükçe en güzel şiirlerimi henüz yazmadığımı anlıyorum"
Son sözlerinden sonra oda gözlerini kapattı sevdiğinin lavanta kokusu eşliğinde...
Atlas istemese de sürdürecek bu yalanı ama hesaba katmadığı bir şey var Hevin doğruları Atlas dan değil de bir başkasından duysa zaten yaralı olan kalbi kalbi dayanabilir mi?
Ve işte kader yeni bir oyun için kolları sıvadı...
Birbirinde huzur bulan bu iki sevgili birbirleri olmadan huzuru bulabilir mi?
Huzur öyle sessiz bir ortamda mı bulunur yoksa en gürültülü yerde sevdiğinin kollarında da bulunur mu?Ne kadar da şiir dolu bir bölüm oldu 😂
Hüznü vaad eden kadın adlı hikayeme bakarsanız sevinirim. Bu hikayenin ilk 15 bölümü yazarlıktan uzak bir biçimde yazılmış. İlk deneme diyelim. Kusuruma bakmayın. Teşeklürler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia
ChickLitSiyah ve beyaz vardı bu hikayede Ben siyahtım beyazı seçtim Sen beyazdın siyahı seçtin Sen saftın kirliyim dedin Ben kirliydim safım dedim Sen melektin ölüm meleğiyim dedin Ben benimsin dedim Sen inkar ettin Ben senindim Sen ölümün Farklıydık işte...