10

11.2K 899 62
                                    

Toparlanması uzun zaman alsa da başardığını düşünüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Toparlanması uzun zaman alsa da başardığını düşünüyordu. Öyle ki, İstanbul'a gitmişti. Levent'in dayılarından biri ile konuşmayı ümit ediyordu. Bir süre önce bu bilgilere Levent'in nasıl ulaşamamış olduğunu düşündü. Kendisi bu kadar kolay ulaştığı halde o habersizdi.

Ancak sonra bu dosyaların, ona işi veren kişilerin ince araştırmaları ile bir araya toplanan bilgiler olduğunu düşündü. Böyle düşünmek daha kolay gelmişti.

Sakince denizin ferahlatıcı havasını soludu. Fahri ve Demet Sayıner'in köşkü boğaza sıfırdı. Sima vapurdan iner inmez köşke gidip her şeyi anlatmayı planlıyordu. Bu kadar kolaydı. Yoksa kolay mı görünüyordu?
Adeta çığlık atan martıları izledi bir süre. Uykusuzluktan iyice kısılmış olan gözlerine dokundu, kuru elleri. Levent Çetin. Ona bu hediyeyi verip sonsuzluğa ulaşacaktı genç kız. Bunu yapma isteği çok büyüktü. Çok fazla.

Karaya iki dakikalık uzaklıkta olan vapur, düdüğünü öttürerek adeta geldiğini ilan etti. Genç kız son simit parçasını da denize attı ve çıkışa yöneldi.

Bundan sonra evi bulması hiç zor olmamıştı. Kime sorsa Sayıner ailesini biliyordu. En sonunda geldiği evin büyüklüğüne o bile şaşırdı. Çok çok büyüktü. Tam bir köşk dedi içinden ve elini yumruk yaptı. Tam kapıyı çalacakken duraklamadan edemedi. Ne diyerek girmeliydi? İçeri alınacak kadar gösterişli miydi? Gözlerini devirdi. Eskiden dedi aklı, bu kadar düşünmezdin Sima.

"Evimize gelen bu genç bayan da kim?" sesi ile elini hızla aşağı indirdi. Sese döndüğünde sarışın bir adam ona bakıyor, masmavi gözleri içini okuyordu. "Sima Arslan," dedi genç kız ve elini uzattı. Ancak evin en muzip insanı Yaman'ın o eli sıkmak değil de, öpmek gibi düşünceleri vardı.

"İçeride konuşalım Sima Hanım," dedi genç adam. Sima tanımadığı adamın bu kadar rahat oluşu karşısında hayrete düştü ve bunu belli etmemek için takdire şayan bir çaba sergiledi. Yaman kapıyı üç kez tıklatınca beklenmeyen bir hız ile kapı açıldı.

İçeri giren genç kız, günün her saati denizi izleyen bu evde yaşamanın nasıl olacağını düşündü. Güzel olurdu.

Koltuğa narince oturarak karşısındaki adama baktı. Fahri Sayıner olamayacak kadar gençti. Oğlu olduğu belliydi. "Yaman," dedi genç kızın sorusunu cevaplar gibi. "Ben Fahri Sayıner ile görüşmek için gelmiştim."

O sırada tüm dikkat, açık olan balkonda beliren bedene kaydı. "Fahri Sayıner benim," dedi yaşlı adam ve güzelce içeri girdi. Sima giderek heyecanlandığını hissetti. Bu yüzden bedeni ufak bir titreme dahi geçirdi.

"Ben Levent Çetin hakkında konuşmak için geldim Fahri Bey," dedi genç kız. Fahri Bey'in yavaşça değişen, adeta solan gül gibi sararan yüzü Simaya zaferimsi bir eda kazandırdı.

"Levent!" dedi Fahri Sayıner ve yavaşça gözlerini kapatıp nefes aldı. "Yaşıyor mu?" dediğinde sesi gerçekten bir yaşlı gibi çıkıyordu. Sima bir an üzüldü. Bunca yıl yaşadığını bilmemişlerdi. Oysa bilselerdi her şey çok farklı olurdu, çok daha güzel.

TemassızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin