21.Bölüm "Acıya Çalınan Elalar"

Começar do início
                                    

"Cem?" derken, geri çekilip kapıyı hızla aralamıştı.

Kapı biranda açtığında, Cem'in tekrar yumruklamak için kaldırdığı eli havada durmuştu. Bakışları bize döndü, olduğum yerde durdum. Bakışları beni bulduğunda durdu, kanlanmış gözlerine baktım. Neydi bu hali? Üstü başı darmadağındı, saçları dağılmış, gözleri kan çanağına dönmüştü. Ayakta duracak hali bile yok gibiydi.

"Cem?" dedi Pelin endişe ile ona yaklaşırken. Cem'in bakışları kısa bir saniyelik ona kaysa da tekrar bana bakmıştı.

Bakışları, bakışları farklıydu. İçime oturan ağırlıkla yutkundum. Bir şey olmuştu.

"Bir şey olmuş." Dedim, kan çanağına dönmüş gözlerine bakmaya devam ederken. Karşı çıkmadı, itiraz etmedi. Susmaya devam ettiğinde hareketlendim.

"Bir şey oldu. Ne oldu Cem?" diye sorduğumda, hareleri titredi.

"Uraz." Dedi, çatlamış sesiyle. Dudaklarını birbirine bastırıp, gözlerini yumarken.

"Uraz'a bir şey mi oldu?" dedim, nabzım hızlanırken. Yumduğu gözlerini aralarken, acıyla yüzüme baktı. Neden bir cevap vermiyordu, neden susuyordu?

"Cem..." dedim, tam önünde dururken. "Uraz ne? Bir şey mi oldu ona? Konuşsana!" derken, sonlara doğru sesim giderek yükseliyordu. Neden, neden susuyordu. Dudakları kıpırdadı.

"Gelmen gerek." Dedi çatlamış sesle. Sorularımı es geçmişti.

"Nereye gelmem gerek? Ne oldu? Uraz'a ne oldu?" dedim, içimdeki ağırlık büyümeye devam ederken. Kanlanmış gözlerini kapatıp açtı, kapının kenarına tutundu.

"Afra." Diyip sustuğunda, kaşlarım çatıldı. Ne olmuştu Afra'ya.

"O öldü." Dediğinde, dondum kaldım.

İlk bir kaç saniye dediğini kavrayamadım. Doğru mu duymuştum? Afra öldü mü demişti? Aradıkları Kelebek olan Afra'dan mı bahsediyordu?

"İyi değil." Diye tekrar konuştuğunda, dağılmış bakışlarımı ona çevirdim. "Gelmen gerek."

Çaresiz bakan gözlerine baktım. Eğer bu gerçekse, eğer kelebek öldüyse. Uraz... Kalbime oturan ağırşıkla yutkundum, o yıkılmış olmalıydı. Nerdeydi şimdi? Ne haldeydi?

"Onu mekândan çıkaramıyorum." Dediğinde, kanlanmış gözlerine bakmayı sürdürdüm.

Hareketlenip ayakabılığın kapısını açtım, ayakkabılıktaki ayakkabımı alıp hızla giyindim. Kendimi onu merak ederken bulurken beni izleyen Cem'e döndüm.

"Gidelim."

...

Araba bir caddede durduğunda yanımdaki Cem'e döndüm. Neredeydi Uraz? Kapıyı açıp indiğinde, bir şey sormadan bende indim. Kaldırımda yürürken, kalabalığın arasından geçtik. Yılbaşı akşamı olduğu için etraf fazla kalabalıktı. Herkes kahkahalar atıyor, renkli ışıkların altında eğleniyordu. İnsanları yararak geçtikten sonra, bir mekanın önünde bekleyen korumalara kaydı bakışlarım. Uraz burada mıydı? Burası meyhaneye benziyordu. Cem onlara doğru ilerlediğinde, bende peşinden ilerledim.

Mekanın önüne geldiğimizde, camdan içeriye baktım. Masada oturan içen Uraz'ı gördüm. Sırtı bana dönüktü ama oydu. Mekana girmek için hareketlendiğimde, Cem kolumu tutup durdurmuştu beni.

"Onu oradan çıkar Ayza. Birkaç saat sonra yeni yıl kutlamaları yapılacak." Derken, etrafa bakındı. "Dışarı onun için güvenli değil, çok fazla kalabalık pusu kurabilirler." Dediğinde, kalabalığa kaydı bakışlarım. Fazla kalabalıktı, onu rahatlatmak adına kolumu tutan elinin üzerine elimi koydum.

HARABEOnde histórias criam vida. Descubra agora