7.Bölüm "Keşke"

138 17 11
                                    

Sabrınız, oylarınız, desteğiniz ve muhteşem ötesi yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız :) :*

Aras...

Hani öyle zamanlar olur hiç görmek istemediğiniz ya da duymak istemediğiniz bir şeye şahit olursunuz. Ve ne yapacağınızı, nasıl hareket edeceğinizi bilemezsiniz. Konuşmak istersiniz, konuşamazsınız. Hareket etmek istersiniz, edemezsiniz. Derdinizi anlatmak istersiniz, yapamazsınız. Bir şekilde bunu aşmaya çalışırsınız ama başaramazsınız. Aşamadığınız o koca yükün yanı sıra bir de görmek istemediğiniz her şey çoğalır. Duymak istemediğiniz her ses yüreğinize işkence edermişcesine daha da çoğalır. Kendinizi sorgulamanıza neden olur bu durum.

Nedense Farah'ı ağladığını anladığımda kendimi bu keşmekeşin içinde buluvermiştim. Herhangi bir şey öğrenebilirim umuduyla kapıda beklemeye başladım. Aklım almıyordu, bu kız Fatih'in yaptığı iğrençliğe bile ağlamamıştı. Ama şimdi nedenini bilmediğim bir şeyden dolayı hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ne olmuş olabilirdi ki? Fatih'in yaptığı onca şeye rağmen dik duruşundan zerre taviz vermeyen bu kızı ne bu kadar yıkmış olabilirdi ki? Onu bu kadar ağlatan şey ne olabilirdi? Allahım! Bu sorular yüzünden aklımı yitireceğim.

Aklımı kurcalayan bir sürü soru vardı ama cevapları koskoca bir boşluktu. Kimse var mı diye etrafıma baktım ve kimsenin olmadığını görünce kapıya iyice yaklaşıp konuşulanları duymaya çalıştım. Belki duyabilirim umuduyla olduğum yerde kulak kesilirken içeri giren kızın sesini duydum.

''Farah, Farah, konuşsana. Bir kere de konuş ya, anlat ne oldu? Neden ağlıyorsun?''

Farah ses çıkarmadı, demek ki sadece bana özel değildi... Kimse ile konuşmuyordu. Yalnız... Bende ki şansa da bak! Koridorun ortasında bulduğum kızın birini içeri yolluyorum, o da şansa bakın ki Farah'ı tanıyan biri çıkıyor. Ne büyük şans!

''Farah, cevap ver artık! Korkmaya başladım! '' diye bağırdı kız bu kez.

Farah'ın hıçkırık sesleri kesilmiş ve yerini su sesi almıştı. İçeride ne olduğuna anlam vermek isterken kapının çevrilme sesiyle geri çekildim ve duvara yaslanıp ellerimi cebime koydum. Manasız bir şekilde etrafa bakınırmış gibi yaptım. Kapı sertçe açıldı ve önce Farah ardından da o kız çıktı. Farah bana bir bakış atıp gitmeye kalktığında hareketlenip koluna dokundum.

''Hey, hey, dur bakalım. Nereye gidiyorsun? '' dedim.

Sanki elimde ateş varmış gibi kolunu, beraberinde de kendini çekti ve aramıza çok belli olan bir mesafe bırakarak geri çekildi. O an ne olduğuna anlam veremediğim bir dalgalanma gördüm gözlerinde. Sanki bir hüzün tomarı yerleşmişti gözlerine... Sanki hiç hatırlamak istemediği bir şeyi hatırlamıştı. Ama sadece birkaç saniye... Sonra eski bakışları tekrar yerleşti gözlerine. Donuk, hissiz, duygusuz, soğuk! Boş boş yüzüme baktı ve yine hiçbir şey söylemedi. Bu kız neden hiç konuşmuyordu yahu! Yemin ediyorum bu kızın konuştuğunu duyduğumda "Millet Farah konuştu, duymayan kalmasın, Farah sonunda konuştu." diye sokağın ortasında bağırmazsam ben de Aras değilim.

''Beni yine arkandan salakça bakarken bırakmana izin vermiyorum bu kez. Ne oldu? Fatih mi bir şey yaptı? "dedim sakince.
Tabiki hiçbir şey söylemedi.

"Başka biri mi bir şey yaptı yoksa?" diye sordum bu kez. Ve yine cevap alamadım, tabiki.
Cevap alamadıkça sinirleniyordum. Belki sinir edersem konuşurdu?

"Yoksa... Yoksa, sevgilin mi terk etti? Malum, siz kızlar sevgiliniz terk ettiği zaman iki çocuğuyla sokakta kalmış kadınlar gibi davranıyorsunuz ya.'' dedim ve cümleler nefesimle birlikte beni terk ettiği an pişman oldum.

KamuflajHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin