9

12.9K 1.1K 483
                                    

YaseminDkmeci
Durup etrafa bakındıktan sonra ileriye doğru koşmaya başladım. Hızım giderek artarken kulaklarımda rüzgarın uğultusu da artıyordu. Çatının sonuna geldiğimde tüm gücümle ileri atladım. Karşıda ki çatıya düştüğümde biraz ileriye doğru yuvarlandıktan sonra dizimin üstünde durmayı başardım. 

Derin bir nefes alarak çatının sonuna ilerledim ve merdivenine tutunarak aşağıya kaydım. Yere ayaklarımı basarak yürümeye başladım. İleriden gelen siren sesleriyle hırkamın kapüşonunu başıma geçirdim ve derin bir nefes alarak ara sokaktan çıkmak  için sola ilerledim. 

Hızımı biraz arttırdığımda burnuma gelen su damlasıyla durdum. Elimle burnumda ki suyu silerken başımı gökyüzüne kaldırdım. Near'ın da dediği gibi yağmur yağmaya başlamıştı. Ellerimi cebime sokup adımlarımı hızlandırmaya başladım. 

Tamam Near'ı bulmam gerekiyordu ama Near neredeydi ki? Onun nerede olabileceğine dair hiç bir ip ucum yoktu ki. Sinirle ayağımın ucunda ki taşa tekme attığımda sokağın başından gelen ışıklarla durdum. Askerlerin gölgesi duvara yansıdığında duraksadım. Onlara karşı çıkabilirim.Hayır... Eğer onlara karşı çıkarsam diğerlerinin de peşine düşerlerdi. Daha da kötüsü eğer Near'ı bulamadan askerlerin eline düşersem hiç iyi olmazdı.

Sağa sola başımı hızla çevirdikten sonra koşmaya başladım. Saklanabileceğim bir yer bulmalıydım. Ayağımın takılmasıyla yere düştüğümde arkamda ki askerlerin ''Burada birisi var.'' dediklerini duydum. Ellerimden destek alarak ileri atıldım ve koşmaya başladım. Askerlerin yaklaşma sesleri beni giderek germeye başlamıştı. 

İleride ki eve doğru koştum ve bahçe kapısından girdim. Yerde taşlarla yol oluşturulmuştu ve evin kapısına kadar yol devam ediyordu. Taşların üstünden koşarak kapıya vardım ve elimi tokmağa koydum. Diğer elimi kilidin üstüne koydum ve mekanizmasını çevirdim. ''Klik.'' sesiyle kapı aralandığı zaman kapıyı hızla itip içeri girdim ve ellerimi kapının üstüne koyup kapadım. Kapının deliğine yaklaşıp dışarıyı izlemeye başladığım zaman arkamda bir hareketlilik hissetmiştim. Ayağımın altında yer titriyordu ve çok karmaşık kalp titreşimlerini hissediyordum. Bu her ne kadar rahatsız etse de işime geliyordu.

Ellerimi kapıda kaydırıp arkama yavaşça döndüğümde üç kişiyle karşılaşmıştım. Biri göbekli, kırklı yaşlarında bir adamdı. Diğeri ise kırklı yaşlarının başında olan gözlerinin altı siyahlaşmış, saçı karışmış bir kadındı. En arkalarında ise benim yaşımda gösteren, üstünde mavi kot pantolon ve beyaz T-shirt olan erkek vardı. 

Bir süre sessizlik olduktan sonra adam ''Bu da ne böyle?! Sen kimsin ve evime nasıl girdin!?'' diye konuştuğunda sırtımı kapıya yaslayarak ''Bir süre sizde duracağım. En azından şu kapıda ki askerler gidene kadar.'' dedim. Ben bunu der demez adam duvarda asılı olan, daha yeni fark ettiğim tüfeğine atıldı. Tüfeğini asılı olduğu yerden kaldırıp bana doğrulttuğunda öne doğru bir adım attım ve ''Hadi durma. Vur beni.'' dedim. Adam parmağını tetiğe koydu ve ''Defol evimden.'' dediğinde bir elimi belime koydum ve saçımı geriye atıp ''Vur beni dedim sana.'' dedim. Kadın ''Vurma sakın.'' derken çocuk ''Saçmalama sakın onu vurma.'' dediği zaman adam sinirle ''Bana karışmayın!'' dedi ve bana dönüp namluyu tam kalbime odakladı. 

Adamın gözlerinin içine bakarak beklediğimde adam parmağı tetiğe koydu ve bir anda tetiği çekti. Mermi hızla kalbime ilerlerken merminin bana nasıl yaklaştığını görebiliyordum. Elimi öne uzatıp mermiye odaklandığımda mermi büyük bir hızla yavaşladı ve bana her yaklaştığında zorlanmaya başladı. Elimin önünde durduğu zaman hepsi sırayla bir adım geri çekildi. 

Gözlerimi kısarak ''İlk hamleyi sen yaptın. Sıra bende.'' dedim ve parmaklarımı açtım. Avucumu açıp mermiye döndürdüğümde mermi parçalanmaya başlamıştı. Elimi çektiğimde merminin parçaları yere düştü. Adam korkuyla ''Sen nesin?'' dediğinde çocuğa bakarak adamı işaret ettim ve ''Anlaşılan baban dış Dünya'dan bağını koparmış. Çünkü tüm Dünya'da Taşıyıcı alarmı çalıyor.'' dedim. Çocuk çenesini sıkarak ''O benim babam değil.'' diye homurdandığında adam hızla ona döndü ve ''Sana kaç kez bunu diyeceğim!'' diyerek çocuğu omuzlarından sarstı ve onu geriye itti. Çocuk dengesini kaybederek yere yığıldığında elimi yerde duran tepsiye doğrulttum ve adamın göbeğine çarparak ''Oğluna bir hayvan gibi davranmayı kes ve hepiniz oturun. Birazdan gideceğim.'' dedim ve elimi indirip yürümeye başladım. Neden bu evi seçmiştim ki? Herkes benim kim olduğumu biliyordu artık. Lanet olsun.

K.A.O.S ProjesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin