36.Bölüm "28 Nisan Gecesi Gölgelenen Hayatlar"

En başından başla
                                    

"Bulalım." Dediğinde, ikisi de birbirine güven verice şekilde gülümsedi.

Kaç gecedir herkes uyuduktan sonra gizlice evden kaçıp yurtların kapılarının önünde turluyordular. Bağırarak Afra'nın adını söyleyerek bir umut onu arıyordular. Alanları giderek daraldıkça umutları biraz olsun kırılıyordu. Yine de pes etmiyordular.

"Geç." Dedi Uraz. Tel örgüyü yukarı doğru kaldırarak boyu ondan kısa olan Cem'in geçmesini işaret etti. Cem kafasını sallayıp eğilerek tel örgüden geçti, ardından Uraz etrafa bakınıp tel örgüden geçti.

Bisikletlerini haftalardır çitin dışına bırakmıştılar. Çıkarırken ses çıkmasın diye. Çocuk akılarına rağmen yine zekice düşünmüştüler. Bisikletlerine binip yola koyuldular...

"Kaç yurt kaldı Uraz?" diye sordu Cem merakla.

" Sekiz." Dedi Uraz elindeki deftere bakıp.

"Azmış." Dedi Cem üzgünce. " Peki Afra o yurtlardan birinde olmazsa, onu nasıl bulacağız?" diye sordu.

Bisikleti sürmekte olan Uraz durdu. Kaşları çatılırken, Cem'e döndü.

"Sus Cem. Bir daha öyle bir şey deme." Diye kızdı. "Afra orada yurtta biliyorum. Bulacağız onu. Tamam mı?"

Cem karşısında ondan birkaç yaş büyük olduğu halde olgun olan küçük çocuğa baktı. "Ya bulamazsak Uraz?" diye sorarken, gözleri dolmuştu. O Uraz gibi değildi. Duygusaldı ve bunu saklamayı pek beceremezdi.

"Bulacağız. Biz seninle birlikte onu bulacağız Cem tamam mı?" diye sordu Uraz. İçten içe onu bulmama ihtimalini düşünmek istemiyordu. Onu bulamazsa ne yapacağını o bile bilmiyordu.

Günlerdir her gece hiç bıkmadan küçüğü arıyordu. Sırf o seviyor diye bilezikli emzik şeklinde olan şekerden bile koymuştu çantasına. 'Bulacağım onu.' Diye geçirdi içinden. 'Bulacağım ve şekerlerini yiyecek.' Diye devam etti...

━━☯━━

"Afra!" diye bağırmaya devam etti yurdun önünde.

"Afra küçüğüm ben geldim!" diye bir kez daha bağırdı.

"Bende geldim!" diye öne doğru atıldı Cem. Uraz'ın bakışları ona kaydı.

"En çok ben geldim." Derken çatık kaşlarıyla Cem'e bakıyordu.

"Gelmenin çoğu azı olmaz olum. Birlikte geldik işte." Diye söylendi Cem.

"Olsun. Sen az bağır, benim sesimi tanır o." Dedikten sonra yeniden önüne döndü Uraz.

"Niye benim sesimi de tanıyor. Bende çok bağıracağım." Diye çıkıştı Cem.

"Bağırırsan seni de burada bırakırım. Evin yolunu bensiz bulabilecek misin?" diye sordu Uraz bilmiş bilmiş Cem'e bakarken.

"Bulurum." Dedi Cem. Bulamayacağını bildiği halde inkar ederek. "Hem ne varmış ki evin yolunu bulamayacak. Kocaman adam oldum ben."

"Bok bulursun! Sen bensiz bakkalın yolunu bulamıyorsun olum." Diye söylendi Uraz.

"Bakkalın yolu çok karışık bir kere." Diye sitem etti Cem.

"Bu yol berraktı zaten değil mi Cem?" diye sorduktan sonra ciddileşti. "Sessiz ol valla yoksa seni de yurdun kapısının önünde bırakır kaçarım." Diye tehdit etti.

Cem buna karşılık homurdanmakla yetinmişti. Her gece yetimhanelerin önünde aynı konuşmayı yaptıklarına inanamıyordu. Uraz hiç bıkmadan hep aynı şeyi söylüyordu.

"Afra! Hadi ses ver küçük! İçerideyim de, hadi." Diye bir kez daha bağırdı Uraz...

"Burada da yok." Dedi Cem üzgünce.

HARABEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin