Bu sıra da Kuzey masaya doğru bir bakış atmıştı. Beni gördüğünde attığı tuhaf bakış kendimi garip hissetmeme neden olmuştu. Hepimizin üstünde bakışlarını gezdirdikten sonra masada annesinin yanına benimde karşıma oturmuştu. Yutkundum. Üstüne yine siyah bir kot ve soluk yeşil bir tişört giymişti. Fazlasıyla özensiz ve yüzünden anladığım kadarıyla nerdeyse hasta duruyordu. Yanakları kızarmış, dudakları pembeleşmiş ve şişmişti.

Oysa onun güzel yüzünde hastalık bile güzeldi.

Gözlerini hepimizin yüzünde gezdirerek alayla "Hoşgeldiniz." diye mırıldandı. Ardından Batuhan'a çevirdi bakışlarını. "Nasılsın abicim?"

Batuhan da geldiğimizden beri üzgün gibiydi. Onu hiç görmediğim kadar mutsuz görüyordum. "İyi işte, aynı." diye konuştu Batuhan. "Sen nasılsın kardeşim?"

Kardeşim kelimesine ayrı bir vurgu yapmıştı. Kuzey'de aynı şekilde cevap verdikten sonra orta yaşlı hizmetli kadın yemeklerimizi doldurmaya başladı.

"Yemeğe geçelim artık." dedi sevinçle Meltem Hanım.

Herkes doldurulan yemekleri yemeye başlarken bende yemeye çalıştım fakat bu o kadar da kolay değildi. Arabada yediğim snikckerslar iştahımı kapatmış ve midemin kapasitesini doldurmuştu bile. Batuhan ve Ares yanımda yavaş yavaş yemeklerini yerlerken ben önümdeki çorbaya bir kez daha kaşık attım ve geri bıraktım. Şu an bu yemeği yersem kusabilirdim. Üstünden buharlar çıkan mis gibi mercimek çorbası her ne kadar çok güzel görünse de yemedim ve oynamaya devam ettim.

"İzbe kızım," dedi Meltem Hanım yemeği yemediğimi görünce. "Beğenmedin mi yoksa?"

Kafamı kaldırdım ve karşımda dikkatle beni izleyen Kuzey'e kaçamak bir bakış attım. "Yok efendim. Ben çok beğendim.." Kuzey gülmemeye çalışarak bana bakmaya devam etti. Bu sıra da herkesin dikkati bana yönelmişti. Nazikçe gülümsemeye çalıştım. "Çok beğendim de ben gelirken yemek yemiştim."

Meltem Hanım kırılmış gibi suratını astı. "Efendim de neymiş?  Bana Meltem teyze diyebilirsin." Batuhan'a bakarak sinirle konuştu. "Oğlum, sen söylemedin mi kız arkadaşına yemek için geleceğinizi?"

Batuhan yediği yemekten kafasını kaldırarak annesine baktı. "Unutmuşum söylemeyi." Suçlu gibi annesine bakmaya devam etti. Komik görünüyordu.

Meltem teyze kafasını iki yana sallayarak oğluna suçlayıcı bakışlar atmayı sürdürdü. "Balık ye biraz, hafızan körelecek."

Yemeğin devamında yine benzer şeyler hakkında konuşulmuştu. Ares ve Taylan Bey sohbetin dışındaydı. Gerçi Kuzey'de bizi dinliyormuş gibi durmuyordu ama arada bir kafa sallamayıda unutmuyordu. Meltem teyze gülüp yeni sohbet konuları bulurken yemek bitmişti.

"Eh, hadi bakalım." dedi yine gülerek Meltem teyze. "Salona geçelim de biraz oturalım." Eliyle herkesi salona doğru yönlendirdi. "Tatlı var daha."

Herkes ayaklanırken Taylan Bey "Aslında benim biraz işim var çocuklar. Beni mazur görün." diye açıklayarak evden gitti. Ares bu adamdan neden nefret ediyordu bilmiyordum ama yine arkasından söylemeyi unutmamıştı. "Siktir git."

Gülmemeye çalışarak diğerlerini takip ettim. Taylan Bey'i benimde gözüm pek tutmamıştı. Simsiyah gözleri ve sarı-beyaz saçlarıyla şeytan gibi görünüyordu. Ellerine taktığı altın yüzükleri söylemiyordum bile. Gösteriş meraklısı.

Salonun siyah ve beyaz uyumuna hayranlıkla bakarken bir yandan da Kuzey'i izliyordum. Onu saatlerce izleyebilirdim. Batuhan imalı bir şekilde boğazını temizleyince oturmam gerektiğini farkederek Ares'in yanına geçtim. İkili beyaz koltukta ben ve Ares, diğer ikili beyaz koltukta ise Batuhan ve Meltem teyze oturmuştu. Tekli siyah koltuğu ise Kuzey kapmıştı.

AMBALAJKde žijí příběhy. Začni objevovat