14. Bölüm ''Kadınım...Küçük Anne...Aşk Adına Ne Varsa Hepsi Sen...''

5.3K 500 61
                                    

Merhaba küçük ailem...yine ben...:) Çok özledim sizi..öyle ki nefes alamadım desem...:)

Uzatmadan bölümü ekliyorum...medyaya eklediğim şarkıyla dinlemenizi tavsiye ediyorum...Oylarınızı ve yorumlarınızı merakla bekliyorum...Keyifli okumalar...:)))


14.Bölüm

''Kadınım...Küçük Anne...Aşk Adına Ne Varsa Hepsi Sen...''


Bu sefer yetişmiştim...

Geçmişe ait keşkelerim olmadı benim hiç tek 'keşkem' 16 yaşındaki Ünzile'yi tanımamaktı.O anda olup onu bu şerefsizden kurtaramamak belki de...

Yakasından tutup yüzüne vurmaya başladım. Hala mücadele edip bir de Ünzile'ye ulaşmaya çalışmasıyla delirdim. Belinden çekip çıkardığı silahıyla,gözümü korkutmaya çalışmıyor muydu bir de?

Çoktan yakaladığım bileğini döndürüp arkasına aldım...Silah ateşlendiğinde hala deli gibi çırpınıyordu. Böbreğine isabet eden kurşunla sendeledi...Silahı alıp yere savurdum... Geçmiyordu,geçmeyecekti böylelerine ne yaparsam az,eksik kalacaktı.

''Ulan şerefsiz...ulan piç...''

Allah ne verdiyse vurmaya başladım. Ünizle olduğu yerde öylece boş gözlerle bakıyordu...görmüyordu beni... Onun ne hissettiğini ne yaşadığını tahmin bile edemiyordum...

''Bal gözlüm...bana bak...''

Ağlıyordu ve o ağladığında her şey bitiyordu benim için...her şey...Dünya,yaşam,hatta Yakup'dan geriye kalan ne varsa...

Belimden çıkardığım kelepçeyle ellerini kelepçeledim.Sadece bakıyor ve gülüyordu yavşak...Fazla kan kaybetmeye başlamıştı.Cebimden çıkardığı telefondan önce bizimkiler sonra ambulansı aradım.Bu adamın varlığı cinayet yokluğu cennetti...

Ama yapamazdım bu kadar kolay ölmemeliydi...Tecavüz edenler için hapishanede yapılan özel muameleyi o da yaşamalıydı.Bir kaç kez içeri attığımız tecavüzcülerin nelerle karşılaştığını biliyordum ve bu ibneye de yaşadığının çok daha fazlasını yaşatmadan ölüm yoktu.

İçeri giren ekip yerde yatan Süleyman'ı aldılar...

''Seninle işim bittiğinde ölmek için bana yalvaracaksın...yemin ederim yalvaracaksın...''

Hızlı hızlı aldığı nefesinin arasında son gücüyle inatla ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha kanıtlarcasına ilan etti.

''Beni sağ bı-bıraktığına pişman olacaksın...yemin ederim onu senden alacağım...'' Ünzile'nin başının ucuna giderken tek cümle yetti.

''Yaşattığını her ne varsa sana yaşatmadan canını alamayacağım Süleyman keyfini çıkar şu günlerinin...''

Başını dizlerimin üstüne koydum... Nefes alış verişleri normaldi ama yaşadığı ve yüzleştiği şey kolay değildi.Kolay olmasının imkanı da olamazdı...

''Ne olur beni bırakma Ünzile...şimdi olmaz...şimdi gitmek için o kadar erken ki...hem benden böyle kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun...''

Gözlerini açmadığı her an daha fazla yanıyordu ruhum...Sağlık görevlileri sedyeye alıncaya kadar elini bırakmadım.Onlarla çıkacakken kapıda annemlerle karşılaştık...

''Oğlum,Yakup'um ne oldu? Ünzile'nin nesi var?''

Yüzü bembeyaz olmuş,Lale'nin yardımıyla ayakta durmaya çalışıyordu annem.Yanlarına ilerleyip Ünzile'ye yetişmek için aceleyle anlatmaya başladım.

Vesikalı Yarim - Kadın Serisi (II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin