Amacı Neydi? Beni etkilemek mi?

Start from the beginning
                                    

Rehberin yardımıyla çadırları kurmaya başladık. Ben biraz zorlansam da yardım istememiştim. Biri başımda dikiliyordu. Ben de çadırın demirini çakıyordum.

Boğazını temizledi. Sesini duymamla kafamı kaldırdım. İyi birine  benziyordu. Az da olsa eski erkek arkadaşımı andırıyordu. Onu gözüme gelen Güneş dolayısıyla tam inceleyememiştim.

"Ben Demir. Yardıma ihtiyacın var mı? Benim çadırım hemen şurada." dedi. Biraz ileriyi göstermişti. Sonuçta yardım etmek istemişti. O yüzden kabul ettim.

"Fena olmaz." dedim. Güldü ve yardım için eğildi. Bende ayağa kalktım. Elimdeki çekici ona uzattım. Çadırı ustalıkla 5 dakikada kurdu. Hayran kalmıştım adeta. Bunu daha önce defalarca yaptığı belli olmuştu. Ellerimi belime koydum.

"Yardımın için teşekkür ederim." dedim. Kocaman şekilde gülümsedi. Gamzesi vardı. Ona ayrı bir hava katıyordu. Yakışıyordu gamzeler, yüzüne adeta renk katıyordu.

"Önemli değil. Sen ilk kez bu sene mi katılıyorsun?" dedi. Gülümsedim.

"Evet. Daha önce böyle bir kampa gideceğimi hiç düşünmemiştim." dedim. Sesim biraz stresli çıkmıştı. 

"Benim dördüncü senem." dedi. Vay be 4 yıl. 4 kez bu kampa geldiyse demek ki eğlenceli bir yerdi. Ya da Demir tamamen yalnız biriydi.

"İyiymiş." dedim şaşırdığımı yüz ifademden anlayıp gülümsedi.

" Yardıma ihtiyacın olursa beni çağırabilirsin." dedi. Bu nazik teklifini duyunca gülümsedim. İyi insanlar iyi ki varlar.

Elini uzattı. Şaşırmıştım. Tek kaşımı kaldırdım. Elini mi sıkmamı istiyordu. Memnun oldum gibisinden. Ama avucu yukarı bakıyordu. Bir şey istiyordu ama anlayamamıştım.

"Telefon?" dedi. Salak telefonu istiyormuş. Kendime kızdım. Daha fazla bekletmeden telefonu çıkarım ona uzattım. Gülümsedim. Alıp numarasını yazdı. Sonra da bana telefonumu geri uzattı.Telefonumu geri aldıktan sonra bana el salladı ve uzaklaştı. Ben de çantamı ilerden alıp çadırıma girdim.

---------------------------------------------------------------------------------------------

Hava kararmıştı. Herkes çadırlarından çıkıyordu. Ben de köşede durmuş Tuba ile etrafı izliyorduk. Karanlık çökmüştü. Her yer ateş böceği ile sarılmıştı.  Ortaya büyük bir ateş yakılmıştı. Ateş böcekleriyle muhteşem bir ahenk içindeydi. Çekirge sesleri gürültüyü bastırıyordu. Herkes ateş ortada olacak şekilde etrafta toplanmaya başlamıştı. Ay tam tepedeydi. Dolunay vardı bu akşam. Muhteşem bir atmosferdi. Ateşin etrafına insanların oturması için minderler, kayalar, odunlar koyuldu. Biz de yavaşça o kısma doğru ilerledik.

 Demir'i gördüm. Beni yanına çağırmıştı. Onun yanına oturduk. Rüzgâr da karşımızdaydı. Neyse ki ateş yeterince büyüktü de tam göremiyordum. Aramıza ateş girmişti. Ateşten çıkan seslere odaklandım. Odunun yanması sıcaklığın artışı çok güzel hissettiriyordu. Önemli olmadıkça o tarafa bakmamaya çalışıyordum. Rehber sonunda konuşmaya başladı.

"Evet, çocuklar ilk gecemiz. Ateşimiz ve gitarımız var. Ama şarkı söyleyenimiz yok. Şarkı söylemek isteyen var mı?" dedi. İstemsizce gözlerim Rüzgâr'a kaydı. O da bana bakıyordu. Rehber de bana bakıyordu. Almıştım başıma belayı. Adam her gece bana şarkı söyletecekti herhalde. 

Herkes birden alkışlamaya başladı. Gitarı tutan çocuk çalmaya başlamıştı bile. Ne olduğunu anlamamıştım. Kim söylüyordu? Kim şarkı istemişti? Bu şarkıyı biliyordum. Kendimi şarkının ritmine kaptırdım. Rüzgâr söylemeye başlayınca kaşlarım havalandı. Sesiyle adeta beni kendine çekiyordu. Muhteşem bir sesi vardı.  Ne kaybedebilirim ki? Şarkı söylemeyi seviyordum. Etraf karanlıktı kimse yüzümü görmeyecekti. Dayanamadım ve ben de ona katılarak şarkıya eşlik etmeye başladım. Gözlerim kapanmıştı yine.

Sustukların Büyür İçinde

Bencil, ruhsuz ve boş gözlerle

Karşımdasın yabancı halinle

Bu ilk değil ama daha önce

Bu son demen bu kadar koymamıştı niye

Terk ederken yanına al kara kaplı defterini

Akıtırsın kaleminden son sözünü iki yüzünü

Her nereye gidersen

Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle

Terk ettiğin şehirler yarım kalmış şiirler

Sustukların büyür içinde

Her nereye gidersen

Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle

Terk ettiğin şehirler yarım kalmış şiirler

Sustukların büyür içinde

Her nereye gidersen

Neden durur masanın üstünde

Bomboş bir kâğıt sevdiğin kalemle

Erken gelmeseydim

Yazacak mıydın üstüne

Bıraktığım yerde ama mutlu kal diye

Terk ederken yanına al kara kaplı defterini

Akıtırsın kaleminden son sözünü iki yüzünü

Her nereye gidersen

Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle

Terk ettiğin şehirler yarım kalmış şiirler

Sustukların büyür içinde.

Her nereye gidersen

Kendinle yüzleşirken kimse duymaz yalan söyle

Terk ettiğin şehirler yarım kalmış şiirler

Sustukların büyür içinde

Her nereye gidersen

Bencil ruhsuz ve boş gözlerle

Karşımdasın yabancı halinle

GRİPİN- Sustuklarım Büyür İçimde

Şarkı bittiğinde hala gözlerim kapalıydı. Ben nefes nefese kalmıştım. Gözlerimle etrafı izledim bir süre. Kalbim hızlanmıştı. Biraz da utanmıştım. Demir bana bakıyordu. Ona Gülümsedim. Sonra da kafamı yere eğdim. Herkes alkışlıyordu. Kafamı kaldırıp gülümsedim. Rüzgâr bana bakıyordu. Göz ucuyla görmüştüm. Ona bakmamaya çalışıyordum. Niye bana bakıyordu ki sanki. Sahi amacı neydi? Beni etkilemek mi? Ondan etkilenmemeliydim. Etkilenmemeli. Aynı şeyleri tekrar yaşayamazdım. ona güvenemezdim. Onu hayatıma alamazdım. Onun için sadece basit yaz aşkı olarak kalamazdım. Yeterince kalbim yaralıydı. 

CANIN CEHENNEMEWhere stories live. Discover now